Şehir hastaneleri projesi neymiş şimdi anlaşıldı mı?
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, bir şehir hastanesinin satışı için Körfez'den bir yatırımcıyla görüşmelerin sürdüğünü, diğer kamu özel işbirliği projelerinin bu satışı takip edebileceğini söyledi.
Bloomberg'e konuşan Dağlıoğlu, kamu özel işbirliği yöntemiyle yapılan projelerde satışın masada olduğunu, 22 şehir hastanesinden biri için Körfez'den bir Arap yatırımcıyla görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.
Bu açıklamadan sadece şehir hastanelerinin değil, aynı modelle yaptırılan otoyolların da satılacağı anlaşılıyor...
***
Tayyip Erdoğan, 2022 yılında Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi’nin açılışını yaparken “Dünyada bu hastanelerimiz örnek. Türkiye yıllar yılı buna hasretti. Hayalim olarak gördüğüm şehir hastanelerinin her birini ve her aşamasını bizzat takip ettim. Milletimizin her hayali gibi bu ortak hayalimizin 20'nci eserini bugün hizmete sunmaktan büyük bir bahtiyarlık ve gurur duyuyorum." demişti.
Erdoğan, Etlik Şehir Hastanesi ile birlikte Türkiye'nin 20'nci şehir hastanesine kavuştuğunu, inşası süren 13 ve proje aşamasındaki 2 şehir hastanesiyle bu sayıyı 35 çıkartacaklarını bildirmişti.
***
Peki, şehir hastaneleri nasıl kurulmuştu?
Prof. Dr. Raşit Tükel’in ifade ettiği gibi "şehir hastaneleri projesi" zaten Sağlık Bakanlığı ile "İngiliz Hazinesi Kamu Özel Ortaklığı Tanıtım Birimi"nin yaptığı toplantılar sonrasında başlatılmıştı! Yalnız Tükel’e göre Recep Akdağ döneminde "entegre sağlık yerleşkeleri" kurulmaya başlanırken, İngiltere’de 2017 yılında hazırlanan bir raporda kamu-özel ortaklığı uygulamalarının İngiliz sağlık sistemini çökerttiğinden söz ediliyordu.
Sözde devlet tek kuruş harcamayacaktı. Şehir hastanesi kurma ve işletme işi şirketlere verilmişti. Halkın vergileriyle yapılan devlet hastanelerinin doktorları ve cihazları yeni hastanelere yönlendirilmişti. Hastalar, şehir içinde hizmet veren devlet hastaneleri yerine “şehir dışındaki şehir hastaneleri”ne gitmeye mecbur bırakılıyordu. Devlet de bu hastanelere kira ödüyordu! Nitekim Sağlık Bakanlığı'nın 2024 yılı bütçesine, şehir hastaneleri için kira ve hizmet alımı kapsamında 83,7 milyar TL'lik ödeme konuldu.
***
Emekli genel cerrah Uğur Yılmaz, uygulanan sağlık sistemini “Sağlığın Karanlık Yüzü” adlı 700 sayfalık kitabında anlatmış, ben de 26 Mayıs 2020'de "Asıl tehdit, virüs değil, uygulanan sağlık sistemidir!" başlıklı geniş bir özetle kamuoyuna duyurmuştum...
Uğur Yılmaz şöyle diyordu:
*Türkiye’de uygulanan sağlık sistemi, arkasında Dünya Bankası gibi ABD'nin küresel egemenlik örgütlerinin olduğu, her seviyede ilgili kişilerin ve çalışanların bu kirli ilişkilerde kendilerine verilen rolleri oynadıkları, kirli, mafyatik, nitelikli dolandırıcılık ve soygun sistemidir.
*Sağlıkta Dönüşüm sistemi, ABD’nin kurmak istediği yeni dünya düzeninin sağlık alanında uygulamasıdır. Bu uygulama devletin sağlık alanından tasfiyesi, ABD emperyalizmi tarafından düzenlenen işletim sistemi ile tıp kartelinin çıkarlarına uygun bir sağlık piyasası oluşturulması, sağlık kuruluşlarının özelleştirilmesi ve bu iş tamamlanıncaya kadar mülkiyeti devlete ait olan sağlık tesislerinin işletmesinin SGK sistemi vasıtası ile oluşturulan sağlık piyasasına dâhil edilmesidir.
*Devletin elinde gibi görülen sağlık tesislerine de kartelin ürünlerinin daha fazla satılması ve pazarlanması görevi verilmiştir. Bu amaca ulaşmak için tıbbi hizmet, tedavi, girişim, ürün ve cihazların satılması ve pazarlanmasında diğer komisyonculuk işlerinde olduğu gibi kâr payı dağıtılmaktadır.
*Şehir hastaneleri devlet hastanesi ve yatırımı değildir. Şehir hastanelerine gelir ve kâr garantisi verilmektedir. Hastane belirlenen geliri sağlayamazsa aradaki fark Orhangazi Köprüsü’nde ve benzerlerinde olduğu gibi devlet tarafından ödenmektedir.
*Bu sistem bir saat gibi düzenli işleyen bir ticari soygun sistemidir. Bu bozulup yozlaşmanın sebebi hekimlerden değil, sistemden kaynaklanıyor.
*Üniversite öğretim üyeleri, tıp kartelinin bilimini bir dogma veya din gibi kabul etmektedir. Günümüzde hastalıkların başlıca nedeni, gereksiz ve zararlı tedavilerin uygulanmasıdır.
*Veterinerlikte ve tarımda kullanılan ilaçlar da kartelin etki alanındadır. Bu alanlarda da tıpkı insanlarda olduğu gibi pazarlanan ilaçlar gereksiz bir biçimde kullanılmaktadır.
***
Devlet hastanelerini çökertip, yerine şehir hastaneleri kurdular, şimdi de Körfez ülkelerindeki İngiliz sermayesine satmaya çalışıyorlar. Hani Sinan Oğan “plana sadık kal” diyordu ya, şehir hastaneleri kurulurken sadık kalınacak plan buydu işte...