Seçmen muhtıra verdi!
Yerel seçimler seçmene var olma yok olma sorunu olarak pazarlandı. Bölücü, yıkıcı, terör yandaşlarıyla vatan severler arasındaki mücadele olarak sunuldu. Muhalif adaylar seçimi kazanırsa ülkenin bekasının tehdit altına gireceği milletin gözlerinin içine baka baka söylendi.
Halkın zaruri ihtiyaçlarını daha açıkcası patlıcanı, biberi, patatesi soğanı tedarik edemeyenler ülkenin geleceği için kendilerini adres gösterdiler.
Enflasyonun, işsizliğin, faizin başını alıp gittiği yerde çözüm olarak ancak Tanzim Satış Mağazalarını gösterebildiler.
Muhalif adaylara yapılmadık hakaret, tehdit ve şantaj kalmadı.
Televizyonlar, yorumcular, bürokratlar yüzde yüz iktidara çalıştı. Muhalefete yapılmadık hakaret, atılmadık iftira, edilmedik tehdit bırakılmadı.
Sonuçta halk oyunu kullandı.
Şartlar eşit değildi
31 Mart seçimi kadar sert, yıkıcı, suçlayıcı bir seçimi Türkiye daha önce hiç yaşamadı.
Seçimi kazanmak için yapılmadık manevra, atılmadık iftira, edilmedik söz kalmadı.
Muhalifleri alabildiğince ötekileştirici, kamplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı bir dil kullanıldı.
Devlet dahil herşeye hakim ve sahip olan iktidarla kendisini ifade etmek imkanı dahi bulamayan muhalefet karşı karşıya geldi.
Bu seçimde devamlı konuşan, vaat eden, tepeden bakan bir anlayışla her şeye karşın var olmaya çalışan bir anlayış karşı karşıya geldi.
Bu seçimde miting alanlarına sokulmadık hiç bir kavram ve değer kalmadı.
İktidar hesabına algı yönetmek, beyin yıkamak adına ne varsa o yapıldı.
Din, devlet, bürokrasi, burjuvazi, medya iktidar yanında seçime sokuldu.
Muhalefete oy vermenin yalnızca yasak olduğu ilan edilmedi.
Seçimde her şey iktidar lehineydi.
Halbuki demokrasi, şartların eşit kılınmasıdır.
31 Mart seçimlerinde şartlar eşit değildi. Buna karşın muhalefet ittifakı büyük kentlerde büyük bir atılım gerçekleştirmiş oldu.
İktidara muhtıra!
Sonuçlar ne olursa olsun Türkiye'de siyasi partiler seçimlerde hiç kaybetmez. Aksine iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partiler sonuçlar açıklanır açıklanmaz hep kazandığını ilan eder. Yine öyle oldu iktidar birinci parti çıktığı için muhalefet ise bazı belediye başkanlıklarını aldığı için zafer ilan etmiştir.
Nitekim AK Parti Genel Başkanı Tayip Erdoğan, "Büyük şehri kaybetsek bile ilçelerde kazandık" dedi.
Siyasi partiler her seçimi bir biçimde kazanıyor.
Bu bakımdan seçimin gerçek galibi siyasi partiler değil seçmendir, halktır.
Bu kadar yıkıcı bir seçim kampanyası sonucunda halk hem sandığa gitmiş hem de sağduyuyla oyunu kullanmış, siyasilere de ciddi bir ders vermiştir.
Siyasilerin ürettiği onca gerilime karşın seçmen kazasız, kavgasız ve belasız denilecek biçimde bu seçim dönemini kapatmıştır.
Seçmen bu tavrıyla ve kullandığı oylarla hem iktidara hem de muhalefete gerçek bir muhtıra vermiştir.
Muhtıranın adı iktidara "Sana mecbur değilim", muhalefete ise "Bu halinle seni tercih etmekte zorlanıyorum" muhtırasıdır.
Seçmen Ankara'da, İstanbul'da iktidara "Benim seçtiğimi 'metal yorgunu' diye bana sormadan görevden aldın. Ben de seni 'iktidar yorgunu' diye yerel yönetimlerde görevden alıyorum" demiş oldu.
Halk bu seçim sonuçlarıyla iktidarı, "Ben temel ihtiyaçlarımı karşılamakta dahi zorlanıyorum, diyorum sen bana "beka...beka" diye bağırıyorsun" diye eleştirmiş oldu.
Seçmenler siyasal iktidara davranışlarını sosyoekonomik faktörlerin yönettiği mesajın vermiş oldu.
Midesel yönden bağımlı olan kitlelerin zihinsel yönden bağımsız olamayacağını halk kullandığı oylarla ortaya koymuştur.
Seçim sonuçları yaşanan ekonomik krizin sosyal ve ekonomik dokuda meydana getirdiği tahribatın ne denli büyük olduğunu gösterir niteliktedir.
31 Mart yerel yönetim seçimlerinin galibi yoktur, kaybettiğinin farkında olamayan siyasileri vardır.
Seçmenin verdiği mesajı almayan siyasi partiler gelecek seçimde mevcudu muhafaza stratejisi izlemek zorunda kalacaktır.