Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Seçim bitti ama...

Son seçimlerle birlikte siyasi iktidar değişikliğinin ötesinde, devletin yapısının da değişeceği bir sonuç ortaya çıktı. 16 Nisan referandumuyla kabul edilen "Yeni Anayasa"nın bu seçimler sonrasında taşları konularak duvarları örülecek ve "Tek Adam Rejimi" parlamenter demokrasinin yerine geçecektir. Ülkemiz siyaset alanında yaşamadığı bir tablo ile karşılaşacaktır. Bazı ilim adamları bu anayasanın Türkiye'yi yönetmeye yetmeyeceğini ısrarla ifade ediyorlar. Bu uzmanların görüşüne göre Türkiye yeni bir seçime gidecek, bünyesine uymayan bu anayasa ve getirdiği sistemden kurtulacaktır.

Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı tablo çok düşündürücüdür. R. Tayyip Erdoğan'ın partisi AKP %42 oy almıştır. Sistem bu oya karşılık %100'e varan mutlak bir güç vermektedir. Bütün yasama, yürütme ve yargı gücünü elde eden Erdoğan bunu %52 oy alarak sağlamıştır. Partisi son seçimlerden bugüne %8 gibi küçümsenmeyecek oranda oy kaybetmiştir. Ulaşılan sonuç, parlamenter düzenin ortadan kalkması daha doğrusu Meclis'in etkisinin son derece azalmasıdır.

Yakınlaşma bitti

Seçim süreci pek çok gerçeği ortaya çıkarmıştır. Bunların başında Türkiye hiç küçümsenemeyecek bir muhalefet potansiyeline sahiptir. Bu muhalefetin çok çeşitli oluşu da ihmal edilmemelidir. Muhalif kesimlerden kadınlar ve gençler fevkalade önemli bir güç oluşturmuştur.

MHP'nin desteği ve devletin "bekasını" koruma misyonunu üstlenen ve yine devletin içinde belli köşeleri tutmuş kesimlerin verdiği destekle R.T. Erdoğan bu güçlü konuma yükseldi. Çözüm sürecinin bitişiyle birlikte D. Bahçeli'nin AKP'ye destek vererek iktidarın tükenmesini önlediğini bugün çok net görüyoruz. Bugünkü iktidar bir AKP-MHP koalisyonudur demek gerçeğin ifadesidir.

"Çözüm süreci" günlerinde AKP ile HDP arasında görülen yakınlaşma artık bitmiştir. Bu yakınlaşma şimdi yerini HDP'nin imha edilmesi hedefine bırakmış görünüyor. Sorunların uzlaşarak çözülmesini isteyen bütün kesimler HDP'ye oy desteği vermiştir. Bu sayede HDP, barajı geçmiştir. Kurulacak hükümetin geleceğini, Erdoğan'ın başarısını büyük ölçüde ekonomik krizin aşılması ve dış politikada akılcılığın benimsenmesi tayin edecektir. Sayın Erdoğan bütün peşin hükümlerini bir tarafa bırakarak Suriye ile anlaşmalı, başta göçmen sorunu olmak üzere bütün ihtilaflı konular çözüme kavuşturulmalıdır. Hiç unutulmaması gereken gerçek, Suriye sınırının Türkiye devletinin zayıf karnı olduğudur. İktidar 16 yılın sonunda dış politikanın ve ekonominin bağırarak yönetilemeyeceğini anlamış olmalıdır. Ekonomi ve dış politika uzmanlık isteyen, iyi yetişmiş ekiplerle görüşerek, tartışarak yönetilmesi mümkün alanlardır..

Öfkenin kazancı olmaz

Seçim gecesi yaşananları ihmal edemeyiz. Muhalefetin bütün gayretlerine rağmen OHAL'in iktidara sağladığı sınırsız güç ve avantajlar muhalefetin yeterince başarılı olmamasında etkin bir rol oynadı. Seçim gecesi beklediğini bulamamış olan CHP liderinin ve Cumhurbaşkanı adayının tutumlarını basiretli bir akıl ve soğukkanlı politika ile anlamak ve açıklamak mümkün değildir. Bütün geceyi CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan omuzlamaya çalıştı. Halbuki TV ekranlarına çıkıp yüksek katılım oranı sebebiyle vatandaşlara teşekkür ettikten sonra sandıkların tamamının açılmasını beklediklerini belirtip, kesinleşen sonuçlara göre değerlendirme yapacaklarını ifade edebilirlerdi. Bu panik havasına hiç gerek yoktu. İYİ Parti de bu noktada suskundu. İttifak kanadından sadece Karamollaoğlu sükunetle genel bir açıklama yapma başarısını gösterdi. AKP tabanının bir bölümünün pompalı tüfeklerine sarılması ise çok düşündürücüdür. Hükümetin bu konuda dirayetli tedbirler alması kendisinin de hayrına olacaktır.

Ana Muhalefet Partisi'nde endişe verici gelişmelerin yaşanabileceğini görüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun eşiyle birlikte M. İnce'yi ve hanımını ağırlaması ne kadar güzel bir gelişme ise, hemen akabinde yaşananlar o ölçüde üzücüdür. İnce'nin kavgacı denebilecek bir üslupla konuşmaları gerçekten CHP'nin geleceği açısından endişe ve üzüntü vericidir. Dileğimiz CHP'nin içine girebileceği kavgaların bu partiyi yıpratmamasıdır.

Görüldüğü gibi Türkiye, iktidar ve muhalefet olarak soğukkanlı, yapıcı iradeye dayanan çalışmalara ve üsluba muhtaçtır. Aksi halde öfkenin öfke sahiplerine hiç bir şey kazandırmadığı bütün acılığıyla görülecektir.

Yazarın Diğer Yazıları