Savaş çare olur mu?

Afganistan’da, Irak’ta ve daha pek çok ülkede milyonlarca Müslüman’ın kanını dökmüş, nâmusunu kirletmiş, camilerini postalları ile çiğneyip Haçlı kışlası haline getirmiş ABD ve müttefiklerini Suriye’ye saldırtmak için çırpınırken “Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz” dediğimizde, “Haçlılar gelmesin diye Zalim Esed yüz binlerce mâsumun kanını dökmeye devam etsin, öyle mi?” gerekçesini ileri sürüyorlar.
Velhasıl, “Allah’tan ümidi kesmiş ve umudunu ABD’ye bağlamış” larla “Allah’tan umudunu kesmemiş, ‘Çâresiz iseniz, çâre siz siniz’diyen”lerin Türkiye’sinde yaşıyoruz. Bu tavır karşısında söyleyecek o kadar çok şeyimiz var ki, günlerce sürer. Amma bunu yapmayacağız. Çünkü derdimiz birilerini incitmek değil, üzüm yemek. İsterseniz önce bir durum tespiti yapalım. Suriye’de bir iç savaş yaşanıyor. Bu savaşın taraflarından biri devlet ve rejimin bizzat kendisi. Karşısında silahlı güçler var. Bu silahlı güçlerin arasında Suriyeli olan var, Suudi Arabistanlı olan var, Afganistanlı olan var, ABD’li olan var, İsrailli olan var. Ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti topyekûn Suriye devleti yıkılsın, rejimi çöksün diye bu koalisyonun en şedit destekçisi. “Şedit” diyoruz, çünkü söylemde ve eylemde aşırılığın, hukuksuzluğun alıp başını gittiğini görüyor, edep sınırlarının vızır vızır aşıldığına şahit oluyoruz. “Esed katil, rejimi despot” diyenler daha dün Erdoğan ve ekibinin Esed’le sarmaş dolaş olduğu AKP’nin parti olarak Esad’ın partisi ile “kültür anlaşmaları” yaptığı günlerde, “Siz bu katil ve bu demokrasi düşmanı ile nasıl içli dışlı olursunuz?” demiyor, aksine, “İşte kardeşlik, işte komşuluk bu” türünden alkışlar tutuyorlardı.
Demek ki duruşta “ilke” değil “particilik” geçer akçe.
Bizim bu dostlara sorumuz şu:
“-Kan dökülmesini önlemek istiyorsanız, tek çareniz Müslüman kanı dökme ve Müslüman namusunu kirletmeyi bir ibadet olarak gören Haçlı-Siyonist ittifakı ile kol kola girmekten başka çâremiz yok mu?”
Allah’tan umut kesip umudu Haçlıya bağlamak yerine, Haçlıdan umudu kesip umutsuzluğun yasaklandığı Allah’a iltica etmek niye aklınıza gelmiyor? Başını Türkiye’nin yahut başka bir ülkenin çekeceği bir organizasyonla önce bir ateşkes sağlansa, sonra taraflarla görüşülse ve bu iş intikam ve kan davası haline getirilmemek kaydıyla zamana yayılsa buna Esad mı itiraz edecek? Esad bilmiyor mu, Babasından devraldığı Suriye’yi çocuğuna devredemeyeceğini, dünyanın artık bu dünya olmadığını? Sakın ola ki, Erdoğan ve AKP bunu yapmak için uğraştı, Esad kabul etmeyince iş bu noktaya geldi, demeyiniz. Çünkü bunun aslı astarı yok. Türkiye gibi milletin önüne neredeyse 70 yıldır sandık konulan ve hükümetlerin seçimle tayin edildiği bir ülkede bile siz hala “Bürokratik vesayet”ten bahsederken, Suriye gibi sandığın göstermelik olduğu ve başka partilere hayat hakkı tanınmadığı bir Esat Suriye’sinden nasıl olur da iki senede İngiltere’deki gibi bir demokrasi isteyebilirsiniz?
O günlerde samimi olmayan yöneticilerimiz bugünlerde ise iyi niyetli değil. Suflörün aklı, Müslüman’ın kanına dönüşüyor. BOP, Türkiye’nin başını BOP’a sokmuş bulunuyor.
Rabbim inşallah Müslüman’ı Obama ve füzelerinin merhametine terk etmez.

ÖNEMLİ NOT: Sağ olsun, okurlarımız ve pek çok sivil toplum örgütü hemen her gün Twitter ve Facebook kanalları ile bizimle irtibat kurmak istiyor. Bizim msn dâhil bu tür hiçbir hesabımız olmadığı için bu davetlere icabet edemiyoruz. Özür dileriz.

Yazarın Diğer Yazıları