Sapla/samanı kim karıştırıyor?
Arayanlar, soranlar ve mesaj yollayanlardaki büyük değişimi fark ediyorum. Yakın zamana kadar futbol ve Beşiktaş'tan söz edenlerin hepsi topluca Man Adası'ndaki şirketten ve Sarraf'tan bahseder hale geldiler. En fazla tuhafıma giden bu akşamki Leipzig maçından söz eden bile yok. Kartal işi bitirdiğinden mi yoksa Kılıçdaroğlu-Erdoğan atışması ve Amerika'daki davanın ilginçliğinden mi?
Kerim Baykarael'in kaleme aldıklarını aktarsam soluğu birlikte adliyede alırız. Onun kimilerinin mal varlıkları için yazdıklarından Kılıçdaroğlu'nun bile haberi olduğunu sanmıyorum. Coşkun Telciler ve diğerleri de aynı konuları dillendirmekte.
***
Mantığın sesi
e-postalar arasında Yaşar Usluer'inkini, yarıya indirip yayınlayacağım. Eski dostun yolladığı güzel bir harman. CHP'nin kriz yönetmekte ve eline geçen fırsatları değerlendirmekteki başarısızlıktan örnekler veriyor. Ardından da ekliyor:
"17-25 Aralık Ak Parti iktidarına bir darbe olmakla birlikte yolsuzluk da olduğu aşikârdı. Eğer yolsuzluk yoksa 4 bakan neden istifa ettirildi? Daha sonra milletvekili bile yapılmayıp, neden dışlandılar? İktidar darbe tarafını işlerken, muhalefet sadece yolsuzluğu gündemde tuttuğundan başarılı olunamadı. Muhalefet iki konuyu birden çalışsa idi sonuç alınırdı.
Doğrular
2012 yılında MİT, Rıza Sarraf'ın Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış ile ilişkilerini iktidara rapor etti. Bunlar dikkate alınmayıp Sarraf'a ihracatçı ödülü verilmesi 17-25 Aralık'tan sonra tutuklanmasına rağmen sonradan içeriden çıkarılıp yargılanmasını önlemek yanlıştı. Ayrıca 4 bakan hakkındaki gensorunun reddi, Sarraf'ın ABD'ye gidişini görmezden gelmek iktidarın eksiği değil miydi? Daha 20 gün önce ABD'ye iki nota verip, sonra da itirafçı olmasına 'tiyatro" demesi çelişki değil midir?
Kılıçdaroğlu/CHP, Man Adası'na para gönderenlerin belgesini açıkladı. İktidar sözcüleri/yandaşları 'sahte' dediler. Sayın Erdoğan ve yakınları iki ayrı 1.5 milyonluk tazminat davası açtılar. Ama aynı Erdoğan '5 isim para göndermiş değil. Aksine mevcut şirketleri satmaları sebebiyle onlara para geldi. Yurt dışına giden tek kuruş yok' şeklinde konuştu. İyi de bu durumda siz bile 'haydi bulaşmayalım' diyorsunuz. Ama bunları öğrenince içiniz içinize sığmıyor. -Sayın Erdoğan'ın yakınları için 'Bunlar benim belediye başkanlığımdan önce de ticaret yapıyorlardı' sözünü kabul ettik diyelim. Kılıçdaroğlu'nun elindeki belgeleri de FETÖ organizasyonu sayalım. 'Paralar çıkmadı, girdi'ye de inanalım. Bu zatı muhteremlerin Man Adası Devleti'nde ne işleri var? Şirket kuracak başka yer mi yoktu? Bakın Malta'daki organizasyondan hiç söz etmiyorum- demenizi haklı çıkarmıyor mu?
Neyin ticareti?
Kaldı ki 1 Sterlin sermaye ile kurulan şirketi kim, milyon dolarlarla alır ki? Bu şirketle kim ne ticareti yapmış, kaç milyon dolar kazanmış? Bunların belgeleriyle açıklanması gerekmez mi? Biz de vatandaş olarak kimin doğruları söylediğine inanalım. Ki ona göre karar verelim. Sapla/samanı kim karıştırıyor bilelim!"
***
İşlem tamam
Tarafsız Bölge'yi izledikten sonra kesin fikre vardım; "Ekranlar artık İYİ Parti'yi benimsedi." Hatta bir temsilcisini çağırmayı prensip edindiler. Bu defa Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ konuktu. Aynı zamanda bir öğretim üyesi Prof. Dr. olan Özdağ gecenin yıldızı idi. Yanına oturan CHP milletvekili Muharrem Erkek ile uyum sağladılar. O kadar sağlam, yere basan konuşmalar yaptılar ki, "Av. Mehmet Sarı'yı yeniden eski tavrına soktular. Sarı hırçınlaştı, saygı boyutunu unuttu." karşısındaki Özdağ'ın suratına baka baka "hemen zıplıyorlar" diyebildi. Tabii gerekli cevabı alıp "size demedim" özrünü dilemek zorunda kaldı.
Diğer hükümet sözcüsü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu değişik taktik uyguladı. Muhalefete "Birlikte dik durmalıyız" çağrısı yaptı. Bir yerde gel-gellerde bulundu. Anlaması biraz müsait olan bunun "siz de MHP'lileşin çağrısı" olduğunu anladılar.
Saatler süren konuşmalar arasında en önemli tespit Ümit Özdağ'dan geldi; "Sarraf Davası'nın sonunda, Türkiye'ye mutlaka ekonomik yaptırım çıkacaktır". Korkarım bu durum kesinleşmek üzere. Bakalım faturanın boyut kaç milyar dolar olacak?
***
Alışkanlık yaptı
Yeni farkına vardım. TRT Spor tutkum haline geldi. Önce Basın Tribünü'nü izledim. Galatasaray'ın eski yöneticilerinden Abdürrahim Albayrak'la söyleşi güzeldi. Bunda tavrının etkili olduğu kesin.
Yüz Yüze Futbol'da Ömer Üründül-Erdoğan Arıkan ikilisinin uyumu için artık oturdu diyebilirim. Üründül'ün bir tespiti çarpıcı idi. Igor Tudor'a devre bitene kadar dokunulmaması gerektiğini ifade etti. Galatasaray'ın ikinci yarı üç önemli maçını da kendi sahasında oynayacağını hatırlattı. Gerçekten bu önemli bir avantaj. Bekleyip göreceğiz.