Şantajcı bankalar
Japon sermayeli bir banka 2016 yılında Türkiye'de Rekabet Kurumu'na başvurarak 8 banka ile birlikte ortak hareket ederek yüksek faizle kredi verdiklerini beyan eder ve pişmanlık duyduğunu bildirir.
Rekabet Kurumu bu pişmanlıktan yola çıkarak soruşturma açar ve 13 bankanın 2008-2014 yılları arasında Türkiye'de Türkcell, Türk Telekom, Vestel, Avea, TÜPRAŞ, Net Holding ve Ülker gibi büyük şirketlere verdikleri sendikasyon kredilerini yüksek faiz ve vade yönünden mercek altına alır.
Soruşturma sonucunda 13 bankadan 7'sinin anlaşarak yüksek faiz ile kredi kullandırdıkları belirlenir. Yani bankalar kendi aralarında anlaşıyorlar ve bu şirketler hangi bankadan kredi istese aynı oranı veriyor. Tabii ki bu oran düşük değil.
Şimdi Rekabet Kurumu bu bankalar ile ilgili vereceği cezayı açıklayacak. Cezalar bankaların ciroları üzerinden olacak. Yüzde 2 ile yüzde 4 arasında ciddi bir ceza gelebilir.
Bu ceza ile Türkiye, finans dünyasına herkesin istediği gibi at koşturacağı bir ülke olmadığını gösterebilir.
Çünkü bankalar, şu ana kadar hep ülkemizde istedikleri gibi at koşturdular. Koskoca Türkiye'yi adeta soyup soğana çevirdiler. Bu ülke yüzde 3 büyürken bankalar yüzde 30 büyüdü. Sanayi şirketleri zarar açıklarken banka bilançoları yüzde 100 artan kârlarla doldu taştı.
Şimdi de şantaj
İşte Türkiye'nin kanını emen bazı yabancı bankalar, Japonların itirafı ile suçüstü yakalandı.
Türkiye için tarihi bir fırsat ama bankalar halen burnundan kıl aldırmıyor, üstüne üstlük koskoca Türkiye'yi tehdit ediyor, "Bu cezayı verirseniz kredi bulamazsınız" diye şantaj yapıyor.
Rekabet Kurumu'ndan sızan ilk bilgilere göre, bankaların sözlü savunmalarından şantaj çıktı. Bazı bankaların Rekabet Kurumu'ndaki savunmalarında açık açık tehdit var. Avukatlar ve banka yöneticileri tarafından yapılan savunmada, bu soruşturmanın kapatılması istenmiş.
Gerekçesi Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz. Bankalara eğer böyle bir ceza verilirse onlar da bir daha büyük şirketlere sendikasyon kredisi vermeyeceklerini söylemişler.
Rekabet Kurumu'nun kararı 20 gün sonra açıklanacak. Bu karar Türkiye için çok önemli. Türkiye'yi sömürge gibi kullanmaya kalkan bu bankalara hak ettikleri cezaları verecek mi yoksa şantaja boyun mu eğecek?
AKP yarattı bu canavarı
Bankacılık sektörü şu anda canavara dönüşmüş durumda. Doymak bilmeyen bir canavar. Türkiye'nin kaynaklarının ve halkının kanını, kontrolsüz bir şekilde emen canavar. Hükümet sessiz. Çünkü kriz çıkmasından korkuyor. Dahası var olan krizi bankaların kârları ile üstünü kapatıyor. Hükümete göre, borsa yükseliyorsa ve bankaların kârı artıyorsa kriz yok demek.
Bankaların kârları en önemli gösterge. Bunu bilen bankalar istediğini yapıyor.
Buradan yıllardır yazıyorum bankaların sigorta poliçeleriyle yaptığı vurgunu. Hiç ses çıktı mı? Hayır. Vatandaş artık banka şubelerine gitmeye korkuyor. Neredeyse yaptığı her işlemde sigorta poliçesi kesiliyor ve bu zorla yapılıyor.
Banka şubeleri sanki sigorta acentaları gibi çalışıyor. Bunun nedeni ise saçma sapan poliçelerdeki yüzde 50'ye varan kâr marjı. Yine yabancı sigorta şirketleri öyle saçma ürünler çıkartıyor ki, bankalara bunu kampanya adı altında sunuyor.
Yurt dışı tatilleri, hediye çekleri ve daha birçok hediye ile personele sattırılmaya çalışılıyor. Satmayanlara ise bu defa hedef baskısı ile yaptırılıyor.
Sözün kısası Türkiye'de, kontrolden çıkan ve başına buyruk bir bankacılık sektörü var. Sendikaların bile işe yaramadığı bir sektör. Sendikalı bankalarda toplu iş sözleşme görüşmeleri adeta reste dönüşüyor. Bankalar biliyor ki, nasıl olsa grev kararı hükümet tarafından daha ilk dakikada ertelenecek. Bir de üstüne yayın yasağı geliyor.
Geçen yıl olmadı mı?
BANKSİS'in aldığı grev kararı, ekonomik istikrar gerekçesiyle Bakanlar Kurulu tarafından daha ilk dakikasında ertelendi. Banka da mahkemeye başvurarak grev ile ilgili her türlü haber hakkında yayın yasağı aldı. Öyle komik bir durum oldu ki, grevin ertelendiğini bile haber yapmak yasak oldu. Böyle bir hükümetin olduğu yerde ne sendikal ne de işçi hakkı olur!
Böyle bir kafa ve böyle bankalar.
Bu nedenle Rekabet Kurumu'nun kararı çok önemli.