Sandıkta bomba mı var, umut mu?..

Klasik tartışma giderek büyüyor... Kulisler binbir çeşit iddiayla kaynıyor ve toplumdaki merak da iyice artıyor...

Hükümet, kitlelerin dikkatini çekecek bazı adımları sıklaştırınca da, aynı soruyu herkes daha çok birbirine soruyor; "Erken seçim olur mu?.."

Hiç kuşkunuz olmasın; şu kaos ortamında, erken seçim "olur mu" ya da "olmaz mı" seçeneklerinde yanıtların ihtimali yüzde ellidir...

O halde tartışmayı daha mantıklı bir ortama çekebilmek için iki seçeneğin yükselen sinyallerini de sıralamak gerekiyor... Neden mi "olur" erken seçim sorusundan başlayalım;

Erdoğan ve Başbakan Yıldırım muhalefet liderlerine daha fazla taarruz etmeye başladılar, hem de çok sert bir üslupla, hem de tribünlere oynayarak...

AKP cenahı cumhurbaşkanından milletvekillerine kadar özellikle CHP'yi yıpratmak için her fırsatta, her şeyi yapıyor...

Ana muhalefetin iktidara daha sert karşı durması gerektiği konusundaki beklentiler ise ne yazık ki karşılanamıyor...

Böylesi bir ortam AKP'yi daha da pervasız hale getirirken, yandaş medya tesiri altındaki kitleler, son olarak Man Adası skandalında olduğu gibi, sanki iktidar "haklı"ymış gibi absürd bir algının kıskacında uyutuluyor...

Hükümetin yıllardır oyalanan yüzbinlerce taşeron işçiye tam da erken seçim tartışmalarının büyüdüğü dönemde "kadro" vereceğini açıklaması da seçmeni saflara çekme manevrası olarak gösteriliyor...

Son haftalarda gündeme gelen Kudüs sorunu uğruna İstanbulda zirve toplanması, "ulusalcı dalgayı aşacağız" diyenlerle ortaklık unutulmamışken, "millicilik" tartışmalarının öne çıkartılması ve Atatürk'ün kurumlarını yıpratan AKP'nin Gazi'yi bile savunur hale gelmesi de erken seçim belirtisi olarak öne çıkartılıyor...

Çıkmazda yüzen tartışma!..

Peki, ülkenin bütün meseleleri taşeron işçiler, Kudüs ve "milli"cilik mi sizce?.. Bunlara mı güvenerek sandığı "erken" çıkartacakmış AKP?..

Yani; bunlar ve benzeri bazı konularda göstermelik takiye adımları atıldı, klasik söylemler arttırıldı ve bazı zayıf siyasi ve diplomatik taarruzlar yapıldı diye, AKP kendine zafer dayanağı bulmuş da, seçim zeminine mi kavuşmuş acaba?..

Özetle; AKP, seçimi çantada keklik olarak mı görüyor ki?.. İşte bu yüzden "erken sandık" beklentisi konusunda ikinci seçeneği sormak daha önemli bence; "neden mi seçim olmaz?.."

AKP'nin gönül rahatlığıyla sandığı milletin önüne getirmesini gerektirecek umut verici bir ortam yok bu ülkede...

Sokaklar yıllardır huzursuz, evler huzursuz, ülke sınırları huzursuz, çiftçi, esnaf, sanayici, ithalatçı-ihracatçı huzursuz, emekli huzursuz, iş arayan gençlik huzursuz... Velhasıl, AKP'lisi de olmak üzere topyekun ulus huzursuz...

Unutmayınız ki; "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin kurbanı olmuş, özellikle de "seçenek"sizlik yüzünden AKP'ye mahkum edilmiş, sorgulamayan bir kitlenin dışında, gönül rahatlığıyla sandığa giderek iktidarı destekleyecek mutlu bir çoğunluk yok aslında bu ülkede...

Cemaatle çatışırken başka tarikatların devlette yuvalanmasına izin veren, PKK konusunu gündemden düşüremeyen, mafya ve uyuştucu çetelerinin önünü kesemeyen iktidar mı gönül rahatlığı içinde?..

Sokaklarda "şeriat" beklentisiyle toplumu zapturapt altına almaya çalışan işgüzar pervasızları cesaretlendiren iktidar, ülkedeki sosyo-ekonomik huzursuzluğu bile giderememişken, neden gidecekmiş ki erken seçime?..

Peki; memura, işçiye ve milyonlarca emekliye verilen "yüzde 3" gibi utanç verici orandaki sözde maaş artışını, ekmekten suya, elektrikten doğalgaza kadar yapılan fahiş zamlarla, misliyle geri alan bir hükümet sandığa atılacak pusula ve zarfla mı karnını doyuracak milletin?..

Hele de bu iktidar, dövizin tavan yaptığı, sanayi ve tarımın çöktüğü bir büyük erozyon ortamında yüz güldüren hangi icraatını anlatacak köylüye, işçiye, yüzde 16'yı aşan işsizlere, eğitimdeki gerici manevralarla bunalıma sürüklenen anne-babalara?..

Herşey iyi olacak mı?..

Parti içindeki "cemaatçi" tartışmaları ve kendi belediyelerine yönelik istifa baskıları AKP içinde bile huzur bırakmamışken hükümeti "erken seçim" konusunda frenleyecek yeni "siyasal" gelişmeler de gözardı edilmemeli bu ülkede...

Söyler misiniz; merkez siyasette 15 yıldır giderilemeyen boşluk da ayakta tutmadı mı AKP'yi?..

Yoksulla-varsıl arasındaki farkın uçuruma dönüştüğü, cumhuriyetin tüm kurumlarının yıkıma uğratıldığı, ülkenin bağnaz icraatlar ve kanunlarla karanlığa sürüklendiği bir dönemde AKP'yi neredeyse "Atatürkçü" çizgiye gitmeye zorlayan yeni siyasal "seçenek"ler iktidara rahat adım attıracak mı sanıyorsunuz?..

Evet; AKP kendi içindeki belediye savaşını durdurmadan, ekonomik, diplomatik ve güvenlik sorunlarını biraz olsun gündemden düşürmeden, milletin üzerinde karabasana dönüşen sosyo-ekonomik karanlığı en azından bir süreliğine dağıtmadan seçime gitmez diye düşünüyorum...

Ve de "merkezdeki bir parti AKP'yi frenler" tezinin iyice güçlendiği, yeni siyasal muhalefetin toplumda "iyi" şeyler de olacak diye beklenti yarattığı bir dönemde, AKP yeni stratejiler geliştirmeden, mücadele planlarını sağlama almadan alelacele piste çıkmaz diye tahmin ediyorum...

Muhalefet, "erken seçim olur mu, olmaz mı" tartışmalarıyla iktidarın boş gündem takiyelerine kilitlenerek oyalanma tuzağına düşeceğine, yarın seçim olacakmış gibi acilen sokaklara inmeli, kitleleri safına çekmeli ve halkı kazanmanın etkili yollarını aramalı... Gerisi cumhuriyetin bekaası için zaman kaybıdır...

Yazarın Diğer Yazıları