Saltanat yumruklaşmasının unutturdukları!..
AKP iktidarının duyarsızlığının, vurdumduymazlığının en somut örneği!..
Yunanistan'ın, Ege ve Akdeniz'deki topraklarımızı işgalini, tüm ihlallerini belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Hâlâ tık yok, en ufak bir açıklama yok. Meclis'te muhalefet milletvekilleri soruyor. Cevap veren yok. YENİÇAĞ'da çıkan her belgeli haberin arkasından CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, Millî Savunma Bakanlığı'na yazılı soru önergesi yöneltiyor. Bugüne kadar yanıt alamadı.
Yunanistan'ın, İzmir sınırlarımız içinde topraklarımızda tatbikat yaptığına ilişkin haberimiz üzerine Aytun Çıray, "Yunanistan'ın Türk egemenlik sahasına yönelik ihlal haberlerinin gitgide artmasından ciddi şekilde hem rahatsız oluyor, hem de endişeleniyorum" dedi. Çıray, Yunanistan'ın tarihsel olarak her zaman Türkiye'nin zor durumlarından faydalanmayı başardığına dikkat çekti.
Aytun Çıray, AKP iktidarlarının dış politikamızı tam anlamıyla çöküşe götürdüğünü, Türkiye'nin IŞİD çapulcularıyla bile baş edemeyen bir pozisyona düşüren mutlak iflas halinden Yunanistan'ın yeni fırsatlar çıkarmasının bu ülkenin tarihini bilenler için hiç şaşırtıcı olmadığının da altını çizdi. Yunan Silahlı Kuvvetlerinin Yunanistan Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanının katılımıyla yaptığı İzmir Koyun Adası tatbikatının bu çerçevede değerlendirdiğini belirten Çıray "tam bir meydan okuma olarak" nitelediği bu tatbikatın, Türk Milleti adına bazı soruların acilen cevaplandırılmasını gerektirdiğini ifade etti. Çıray, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'dan cevaplandırmasını istediği yazılı soru önergesi şöyle;
"-İzmir açıklarındaki Koyun Adası Türkiye'ye mi aittir? Dolayısıyla bu ada Türk egemenlik alanı içinde midir?
-Eğer Koyun Adası Türkiye'ye ait bir kara parçası ise, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri bu kadar yüksek katılımlı bir tatbikatı orada nasıl olup da yapabilmektedir?
-Türk Dışişleri Bakanlığı bu egemenlik ihlalinin Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın talebiyle Yunanistan nezdinde protesto edilmesi için herhangi bir girişimde bulunmuş mudur?
-Olay, Millî Savunma Bakanlığı'nın ve Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi internet sitelerinde neden yer almamış; Türkiye'nin egemenlik haklarını ihlal eden bu tatbikata katılan Yunanistan Genelkurmay Başkanı, Savunma Bakanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı bu sitelerde neden ciddi bir şekilde uyarılıp kınanmamıştır?"
Aytun Çıray'ın sorularına yine cevap alamayacağını biliyorum. AKP'nin millî menfaatlerimizden daha ulvî (!) hedefleri var. Saltanat uğruna yumruklaşmaktan vakit bulamıyorlar ki!..
************************************
Adım adım Suriye Kürt Federasyonu!..
CHP Genel Başkan baş danışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın "Haftalık Değerlendirmeler" raporunda yine oldukça ilginç bir başlık dikkatimi çekti. Şöyle diyor Toprak;
"Bazı başkentlerde PYD temsilciliği, bazılarında ise Rojava Federasyonu temsilciliği olarak yapılan açılışlar, şu anda herhangi bir resmi diplomatik statüsü olmasa da yakın gelecekte, Suriye Kürt Federasyonu'nun uluslararası tanınırlığının gündeme geleceği şeklinde anlaşılmalı."
Erdoğan Toprak'ın dikkat çekici tespitleri şunlar;
"PYD-YPG'yi, PKK bağlantılı ve terör örgütü olarak tanımlayan Türkiye'nin bu tezinin, AB başkentlerinde karşılık bulmadığı görülüyor.
*Avrupa Parlamentosu'ndan sonra, Prag, Stockholm, temsilciliklerini açan, yakında Kopenhag, Paris, Berlin temsilciliklerini açacağını ilan eden PYD'nin uluslararası düzeyde, siyasi ve diplomatik tanınırlığı hızla yaygınlaşıyor.
*Rusya'nın geçtiğimiz Şubat ayında PYD'nin Moskova temsilciliğinin açılışına onay vermesi ve temsilciliğin, "Rojava Federasyonu Moskova Temsilciliği" olarak, açılması, Suriye'de kurulduğu açıklanan Kürt Federasyonu'na da Rusya'nın desteğini ve onayını somutlaştırıyor.
*PYD'nin ve silahlı kolları YPG ile YPJ'nin Avrupa başkentlerinde hızla yayılan, siyasi-askeri-diplomatik temsilcilik ağı genişlerken, açılışlarda Prag ve İsveç'te Savunma Bakanlarının hükümeti temsilen resmi olarak yer alması da anlamlı. Bu tablo, PYD'nin siyasi destek yanında, YPG ve YPJ'nin de AB ve NATO üyesi ülkelerden, askeri, silah, mühimmat vb. konusunda, destekleneceğini gösteriyor.
*Kürt Federasyonu ilanından sonra, Rusya'nın buna destek vermesi, ABD'nin cılız bir tepkiyle yetinmesi, Batılı başkentlerin, Rojava Federasyon Temsilciliği açılışlarına hükümet düzeyinde, bakan düzeyinde resmi katılım sağlaması, bu gidişin öncü göstergeleri.
*Bu durum, hükümetin Suriye'de Kürtlerle ilgili yaklaşımlarının, terör uyarılarının ve ithamlarının, federasyonun tanınmayacağı, kırmızı çizgi ilanlarının, etkisinin sınırlı kaldığını ya da kimseyi etkileyemediğini gösteriyor. ABD ve AB'nin, son olarak açıkladığı Türkiye Raporu'nda, AP'nin, hükümeti Güneydoğu'da operasyonlara son vermeye ve yeniden müzakerelere başlamaya çağırmaları da bu çerçevede değerlendirilmeli.