Sağlıklı karar için bilinmesi gerekenler...
Bana mı öyle geliyor acaba?.. 30 Mart mahalli seçim heyecanını yitiriyoruz gibi.. Liderler en üst perdeden konuşuyor, dinleme tapelerinin ardı arkası kesilmiyor ama hâlâ kafalarda aydınlatılmayan bazı sorular yüzünden durağanlık yaşanıyor.
Siyasiler de bu durağanlığı fark etmişler herhalde mahalli seçimin gündemi olmayan Cumhurbaşkanı aday adayları medya üzerinden tekrar servis edilmeye, tartışılmaya başlandı. Adı geçenlerin hepsi daha önce kulislerde konuşulanlar.
Şu bir gerçek; 31 Mart’tan itibaren, Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve belki de birlikte gelecek erken genel seçime kilitleneceğiz.
Cumhurbaşkanlığı için isimleri bugün tartışmak ne kadar doğru?..
30 Mart seçimlerine biraz renk katsın
diye mi?..
Yoksa, vatandaşın kafasını biraz daha karıştırmak için mi?
Türkiye’nin sandık yoluyla geçilecek en kritik sürecini herkesin daha iyi değerlendirebilmesi ve gerçek sorulara yanıt alınabilmesi için hâlâ karanlıkta kalan çok önemli kırılma noktaları var. En az hırsızlığın, talanın, soygunun aydınlatılması kadar..
Sıralayalım;
27 Nisan 2007 e-muhtırası; dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bizzat kendinin kaleme aldığını açıklamıştı. Acaba doğru mu?.. e-muhtıra öncesinde hangi karanlık dehlizlerde ne görüşmeler yapılmıştı. Muhtıra ile gerçekten Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasının önünün kesilmesi mi hedefleniyordu?.. Recep Erdoğan, muhtırayı haber alır almaz kimlerle ne konuştu, ne pazarlıklar yaptı? MİT’ten ve Genelkurmay içinden kendine hangi bilgiler servis edildi?..
4 Mayıs 2007 meşhur Dolmabahçe görüşmesi; karanlıkta kalan sırların en önemlisi. Yaşar Büyükanıt Paşa ile Recep Erdoğan bu görüşmeyi hangi ihtiyaçtan dolayı yaptı?.. Bu görüşme de kim kime ne ve neler gösterdi?.. Yaşar Büyükanıt’a zırhlı araç neden verildi? O görüşmenin hemen ardından Ümraniye’de bir gecekondunun basılmasıyla başlayan Ergenekon ve sonra Balyoz operasyonları tamamen tesadüf mü?.. “e-muhtırayı yazdım” diyen Yaşar Büyükanıt neden hiçbir darbe dosyasının içinde yer almadı?.. Büyükanıt ismi hâlâ neden ısrarla unutturuluyor?..
Eylül 2008 Oslo görüşmelerinin başlangıcı; güya “tutanaklar”dan, PKK ile AKP iktidarının masa başı görüşmelerinin sadece kıytırık bir bölümünden haberdar olabildik. 12 Haziran 2011 seçimlerinin hemen öncesine kadar o görüşmelerdeki gerçeklerin tümü neydi?.. Oslo görüşmelerine sadece Hakan Fidan ile bazı devlet yetkilileri mi katıldı?.. Gerçekler ortaya çıktığında; ezber bozacak siyasi veya siyasilerden o masaya oturanlar oldu mu?..
29 Temmuz 2011; dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ile birlikte 3 kuvvet komutanının istifa etmesi. O günlerde olup bitenlerin gerçek perde arkası ne(ler)?.. Koşaner Paşa ile Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül arasında ne pazarlıklar ne tartışmalar geçti neler konuşuldu?.. Erdoğan, Abdullah Gül’e neler dayattı?.. Gül, Recep Erdoğan’dan neler istedi?.. Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel ile Işık Koşaner arasında neler yaşandı?.. 2 komutan o gün ne karar aldı?.. 1 günlük Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ardından Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel, gerçekten Recep Erdoğan’ın tercihi miydi?.. Özel, o dönemde nelere direndi?..
Tarihlerini buraya sığdıramayacağımız kadar Recep Erdoğan’ın “tatil” gerekçeleriyle ortadan yok olmaları. Hiçbir ülkede örneğine rastlanmayacak kadar nerede olduğu bilinmeyen Başbakan günleri. Recep Erdoğan’ın sık sık Katar’a yaptığı özel ve resmi ziyaretler. Erdoğan’ın Barzani sülalesiyle özel-resmi yaptığı tüm görüşmelerin gerçek gündemi..
Eğer, bu noktalarda yasal ve gerçek bilgilendirmeler yapılabilirse Türk milleti Ağustos ayına daha salim ve net bir kafa ile girer. 30 Mart sonrası için Recep Erdoğan’ın yaptığı “Cumhurbaşkanını seçme yetkisini tekrar TBMM’ye aldırabilir miyim” dahil tüm hesaplar alabora olur!..