Sabır taşı bile çatlardı

AKP’de yıllardır uygulanan “Parti aleyhine konuşan” modelinde “eden bulur” hükmü geçerlidir.

Örneğin; Bülent Arınç, Şamil Tayyar, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve arkadaşları “Doğru söyleyeni AKP’den kovarlar” anlayışının hedefleridir...

MHP’de durum çok daha farklı.

Bunlarda MHP ve lider aleyhine konuşanlara da Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’a yönelik eleştirilerini yapan siyasilere de gazetecilere de yandaşlarını saldırtıyorlar…

İYİ Parti’de de konuşanlar ise ya görevden istifa ettiriliyor ya da ihraç ediliyorlar.

CHP’de Genel Başkanı olmasından bu yana tüm ağır eleştirilere karşı hoşgörü abidesi olarak sineye çeken, demokrasiyi içselleştiren Kemal Kılıçdaroğlu’nu da sonunda çıldırttılar.

Çok ağır eleştirilerin partiye zarar verecek boyuta ulaşması üzerine Kılıçdaroğlu dedi ki;

  • “Kim, kongrelerden sonra parti aleyhine konuşursa partiyi televizyonlarda tartışılır hale getirirse kimse kusura bakmasın onu partiden ayıracağım...”

Yandaş medya ve ilaveten Kılıçdaroğlu muhalifleri, “kongrelerden sonra” kelimelerini atıp CHP liderine saldırdılar…

Eleştiri yapmak elbette haktır, hakaret etmek hak değildir.

Genel Başkanlık yarışı haktır, Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine hakaret etmek hak değildir.

CHP milletvekili İlhan Kesici ile CHP Meclis Grup toplantısında Kemal Beyi izliyoruz.

Baktım ki parti politikalarını mecliste savunan, iktidar temsilcileri ile yıllarca mücadele eden CHP’nin önceki Meclis Grup Başkanvekili Engin Altay seyircilerin arasında ayakta kaldı.

Yerimi vermek isteyince Altay, “Hayır olmaz. Teşekkür ederim ama milletin arasında olmam daha uygun olur” dedi.

Şöyle düşündüm; Siyasette makamın varsa el üstünde tutulur, baş tacı edilirsin ama o sandalyeden kalkarsan işte böyle ilgi görmezsin.

resim-1.jpg

Meslek hayatımda bu durumun o kadar çok örneğini siyaset arenasında gördüm…

resim2.jpg

Neyse ki görevliler fark ederek bir sandalye getirip Kesici’nin yanına koridora koydular.

Kılıçdaroğlu’nu izlerken Kesici ile sohbet de ediyoruz.

Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını destekliyor musun diye sorunca Kesici dedi ki;

  • “Yerel Seçim öncesi genel başkan değişimini zamansız buluyorum. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu diyorum…”

Kesici’nin CHP’de kurultay öncesi anlattıklarından esinlenerek dedim ki;

Eğer CHP teşkilatları genel başkan değişimi konusunda yaptıkları bu yoğun çalışmaları 14 Mayıs seçimi öncesi yapsalardı, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, CHP’de mecliste çoğunlukta olurdu.

Kesici dedi ki;

  • “İlhan, ilham verdi diye yazarsın…”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına gelince tekraren söylediği şu sözlere katılmamak mümkün değil:

  • “Terör bir insanlık suçudur; her yerde, her zaman, her ortamda ifade ettim.

Terörle mücadele kaçınılmazdır. Terörle mücadele için ne gerekiyorsa, bizden ne isteniyorsa eyvallah, hiç itirazımız yok. Terörle mücadele konusuna bir tezkere getirdiler, güzel destekleriz. Ancak;

Cumhuriyeti kuran bir parti, kökleri Kuvayı Milliye’de olan bir parti nasıl olur da yabancı askerlerin Türkiye’ye gelmesine izin verir?

Akıl tutulması gibi bir şey...

Söyledim, bir daha söylüyorum: Ben kendi ülkemde, biz kendi ülkemizde kadınıyla erkeğiyle, vatanseveriyle, bayrağını sevenle kendi ülkemizin mübarek topraklarında yabancı asker postalı istemiyoruz.

Kendi topraklarına yabancı askerleri davet edip, terörle mücadele ayağı altında burada onların bazı müdahalelerde bulunmalarına izin vermek açık ve net söylüyorum, vatana ihanettir.”

Biliyorum ki teskeredeki bu iznin amacı şudur:

  • CHP’yi de HDP gibi (Yeşil Sol Partiyi) terörle ve teröristlerle mücadeleye karşı olduğu algısını yaratmak.
  • Önceki seçimlerden önce yaptıkları gibi bu konuyu 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde kumpas videolar eşliğinde kullanmaktır.

CHP bu algı kumpasına 14 Mayıs öncesinde olduğu gibi düşmemek için bugünden terörle mücadele tavrını ortaya koymalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları