Rüşvet ve yolsuzluğun tarifi
Rüşvet ve yolsuzluk için bugüne kadar çok farklı yorumlar yapılmıştır. En son yorumlardan birini Başbakan yaptı...
Başbakana göre, “devletin kasasından bir şey çıkmadıysa yolsuzluk yoktur.” Aslında madalyonun tersi, devletin kasasına girmesi gereken bir kaynağın engellenmesi de aynı kapıya çıkmaz mı?
Yolsuzluk konusunda ilginç benzetmeler yapılmıştır. Söz gelimi, kendisini Nazi toplama kampından kurtarmak için oradaki görevlilere rüşvet vermenin yolsuzluk olarak algılanamayacağı örneği verilerek, yolsuzluk davranışının toplumun değer yargılarıyla yakından ilgili olduğu vurgulanmıştır.
Gerçekten de rüşvet ve yolsuzluk anlayışında, öncelikle o toplumdaki normların davranış kalıplarının ve gelenekler ön plana çıkmaktadır. Bazı ülkelerde iş adamlarının seçimlerde bir siyasi partiye maddi anlamda destek vermeleri hukuk kurallarına aykırı iken, bazılarında ise bütünüyle yasal olabilmektedir.
Genel olarak yolsuzluğu; ellerinde kamusal güç bulunduran şahısların özel çıkar ve statü kazanabilmek amacıyla söz konusu yetkilerini ilgili toplumdaki örf, adet, gelenek görenek ve hukuk kurallarına aykırılık gösterecek şekilde belirli kişi ya da gruplar lehine kullanmaları eylemi olarak değerlendirebiliriz.
Toplumlarda yolsuzluk olarak tarif edilebilen uygulamalar şunlardır:
1) Rant kollama
Belirli bir zümrenin kâr elde etmek amacıyla devlet tarafından bazı piyasalara girişte koyulan kısıtlamaları kendi lehlerine aşma girişiminin etkileri olarak tanımlanmaktadır. Rant kollama özellikle devlet ve diğer kamu kuruluşlarının çeşitli sınırlamalar koyarak oluşturduğu tekel niteliğindeki bazı monopollere ait imtiyazlı hakları özelleştirme vb.. süreçler içerisinde özel kesime devretme aşamalarında ortaya çıkmaktadır. Bu süreçlerde çeşitli baskı grupları devletin farklı düzenlenmeleri sonucunda meydana gelen söz konusu imtiyazın kendi veya yandaşı olduğu kesimlerin eline geçebilmesi amacıyla rüşvet ve lobicilik gibi yasal ve yasal olmayan bir takım yollarla rant kollama faaliyeti içerisine girerler.
Aynı kapsamda, bir kişiye veya kuruma doğrudan veya aracılar vasıtasıyla verilen bir söz, öngörülmemiş bir ödeme veya bir fayda ya da bir kamu otoritesinin kişisel veya kurumsal bir çıkar sağlanması amaçlarıyla alacağı bir karardan vazgeçmesinin veyahut da bu kararın yavaşlatmasının sağlanması için etkilenmesi olarak tanımlamakta yarar görmekteyiz.
2) Akraba kayırmacılığı (Nepotizm)
Nepotizm, bir kişin kendi güç ve otoritesini kullanmak suretiyle kendi akraba ve aile bireylerine yeteneklerine bakılmaksızın kamuda istihdam olanağı sağlamasıdır. Başka bir ifade ile halk arasında çokça duyduğumuz işe göre adam değil adama göre iş ayarlamasıdır.
3) Eş-dost kayırmacılığı (Korizm)
Eş-dost kayırmacılığının, akraba kayırmacılığından daha geniş anlamda olduğu açıktır. Benzer bir tanım Clientelism’de, kamuda bulunan mevcut kaynakların ve rant yaratacak zenginliklerin kamu mal ve hizmetlerinin kalitesini arttırmaktansa ihaleler, özelleştirmeler vb.. yolların kullanılmasıyla arkadaş çevresi ve siyasal yandaşlara dağıtılmasıdır.
4) Oy ticareti (Logrolling)
Oy değişimi de denilebilen logrolling, bazı milletvekillerinin belli bir konuda mecliste alınmasını istedikleri karar için diğer milletvekillerinin olumlu oy vermeleri karşılığında, karşı grubun talep ettiği bir karar ile ilgili olarak da aynı şekilde olumlu bir tavır sergileyip tarafların oylarını birbirlerini destekleyecek şekilde kullanmaları biçiminde tarif edilebilir.