Rus’un yemediğini yemek!
Son 10 gündür bir şeyi fark ediyor musunuz? İstanbul’da hiç olmadığı kadar çok çilek bollaştı ve ucuzladı.
Daha 10 gün önce çileğin kilosu 9 ile12 lira arasında satılırken bir anda neredeyse her sokak başında kilolarca çilek satılmaya başlandı. Kilosu ise markette 3 liraya, pazar tezgâhlarında ise 2 liraya kadar düştü.
Her şeyin fiyatı; yok yağmur yağdı, dolu yağdı, sis vardı gerekçeleriyle tavan yaparken, ucuzlayan tek şeyin çilek olduğunu görünce adeta saldırdık. Çoluğuna çocuğuna ucuz çileği yedirenden tutun da reçel yapana kadar herkes hücum etti.
Peki çilek mevsimi mi Nisan ayı?
Türkiye için çilek mevsimi Mayıs-Haziran ayları arası. Bu ayların dışında satılan ya sera ürünü ya da ithaldir. Ve onlar da oldukça pahalıdır. O halde bir anda piyasaya çıkan tonlarca çilek, ne anlama geliyor.
Bu soruya yanıt vermek için arama motoru Google “Rusya çilek” yazmanız yeterli.
Rusya, Türkiye’den ithal edilen 40 ton domates ve 20 ton çileğin; insan sağlığına zararlı haşerat bulunduğu gerekçesiyle, ülkesine girişine izin vermedi.
Bu haberin yayın tarihi 17 Nisan 2015 ve çileğin İstanbul’da bollaşmaya başladığı tarih ise sadece 2 gün sonraya denk geliyor.
İstanbul’da bir anda satılmaya başlanan tonlarca çileğin Rusya tarafından zararlı haşerat bulunduğu gerekçesiyle iade edilen olup olmadığını bilemiyoruz. Bunu tespit etmek bizim değil, devletin görevi. Ancak yine geçmişe dönüp baktığımızda Rusya sınır kapısından dönen binlerce ton domatesin, biberin ve salatalığın iç piyasaya sürüldüğünü resmi ağızlardan duyduk.
Türk domatesi, dikkat edin!
Geçen yıl yaşadığım bir olay beni şaşkına çevirmişti. Rusya’nınÖzerk Cumhuriyeti Kazan’da bir marketten alış veriş yaparken dikkatimi çeken bir olay, beni çok üzmüştü. Kazan’ın en büyük süpermarketinde sebze bölümünde oldukça güzel kırmızı domatesler, ayrı bir köşede duruyordu ve kimse almıyordu. Üzerinde Rusça bir şey yazıyordu. Neden insanların bu domatesi almadığını sorduğumuzda o ilginç yanıtı aldık:
Onlar Türk domatesi!
Tüm Rus topraklarında Türk ürünlerine zararlı gözle bakılıyor ve halk elini bile sürmek istemiyordu. O ürünü satmak için ancak Türk malı olduğunu gizlemek zorundasınız yani.
Dev tarım ülkesi Türkiye’nin son 10 yılda geldiği duruma bakar mısınız?
Bir kaç gün sonra ihracat rakamları Bayburt’ta açıklanacak.
İhracat son 4 aydır sürekli düşüyor. Büyük bir ihtimalle bu ay da düşük çıkacak.
Domatesi, biberi ve çileği sınır kapılarından zararlı olduğu gerekçesiyle kovulan bir ülkenin ihracatı nasıl artar ki?
Deveye sormuşlar neden boynun eğri diye.
Yanıtı net olmuş: Nerem doğru ki?
İşte bizim olayımız da böyle. İhracat ürünlerin zararlı diye sınır kapılarından geri gönderiliyor ve sen de bunu, heder olmasın diye iç piyasaya sunulmasına izin veriyorsun.
Sonra soruyorsun “neden” diye?
İyi de neyimiz doğru ki!