Reklam arası bitti!
Türkiye'de artık herkes gerçeklerle yüz yüze gelmek zorunda.
Her şey bitti artık...
Başarılı ekonomik model olarak gösterilen, insanların "aman istikrar bozulmasın" diye oy verdiği politikanın bittiği bir gün.
Maliye Bakanı'nın zoraki gülümseme ile açıkladığı yeni zamlar pardon düzenlemeler, 80 milyonluk Türk halkının gerçeklerle yüzleşmesine neden oldu.
Bu zamlar daha başlangıç.
Daha çok zam yapılması gerekiyor.
Köprülerin, tünellerin ve çılgın(!) projelerin müteahhitte verilen taahhüdün yerine getirilmesi için…
Bol keseden devletin harcamalarının karşılanması için… Ve aklınıza gelecek akla ziyan her türlü proje için.
Türkiye'de artık harç bitti. Dolaysıyla yapı da paydos oldu.
Türkiye'de hiçbir zaman bir ekonomik başarı olmadı.
Türkiye'de AKP iktidarının en büyük şansı Amerikan Merkez Bankası FED'in parasal genişlemesine rast gelmesiydi. Hani işsiz adam boynunu büküp çaresiz olarak yürürken ayağı ile vurduğu taşın dev bir elmas olduğunu görmesi gibi bir şeydi.
Türkiye gerçekten FED'in parasal genişlemesi ile bir anda Amerikan dolarına boğuldu. Yurtdışından tabiri caiz ise TIR dolusu para geliyordu.
Biz ne yaptık bu para ile?
Kredi ile ev aldık. Lüks tatil yaptık. Bir ailenin 1 haftalık pazar parası ile 'Pazar kahvaltısı' yaptık. AVM'lerde çılgınca alışveriş yaptık.
Hükümet bunu bize kendi başarısı gibi gösterdi.
Paraları saçtı ha saçtı.
Aslında FED'in bu politikasından vazgeçmesi Gezi olaylarından 3 ay öncesine rastlıyor. Balayı o dönem bitti. Hükümet dövizdeki hareketi ve faizlerdeki yükselişi Gezi olaylarına bağladı.
Oysa harç aslında o dönem bitmişti.
Hükümet elde avuçta ne varsa sattı. Satacak bir şey kalmadı borç aldı.
Hayırsız hovarda evlat gibi elde avuçta ne varsa sattı.
Hükümetin o bol harcaması bazı kişileri kör etti. Bunu ekonomik bir mucize olarak gördü.
27 Eylül tarihi bir gündür. Maliye Bakanı'nın açıkladı zamlar bir devrin kapandığını gösteriyor.
Türkiye artık dışardan borç bulamıyor. Çünkü biten sadece mal mülk değildi. Aynı zamanda itibardı.
Türkiye dış borçlanmasını genelde Avrupa bankalarından yapıyor.
Avrupa ile ilişkinin bir önemi yok. Avrupa kazancına bakar. Ama Türkiye'de artık kazanç görmüyor. Tıpkı Osmanlı'nın son dönemindeki gibi yani hasta adam olarak görüyor.
Hükümet için devasa harcamalarını finanse etmenin bir tek yolu kaldı:
Halkın cebine el atmak.
Artık hükümet bu harcamalarını bizim cebimizden karşılayacak. MTV ve daha birçok vergi artışı çok uzun bir yolun ilk santimetresi. Bunaltıcı vergiler ve zamlar gelmek zorunda.
Son iki yıldır bu köşede en az 10 kez yazdım. Harcamayın, ev almayın ve tatil yapmayın. Kötü günler için cebinizdeki 100 lirayı bile tasarruf edin diye.
İşte o kötü günler başlıyor. Tıpkı ağustos böceği ile karınca misali bir olay yaşayacağız.
Allah sonumuzu hayretsin. Çünkü bu politikanın çökmesi, Türkiye'ye dev bir tsunami yaşatacaktır. Yani iflaslar ve işsizlik.