Rejim değişirse bakın neler olacak? (27 Kasım 2015)

64'üncü hükümet, nasıl bir Tayyip Erdoğan hükümeti sayılıyorsa, program da Tayyip Erdoğan'ın savunduğu "Yeni Türkiye" projesinin tam bir yansıması olarak hazırlandı.

Hükümet programının "Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi" başlıklı bölümünde, "Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz" denildikten sonra "Başkanlık sistemi ile birlikte toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz" ifadesi kullanılıyor.

Ve bu sistemin Türkiye'nin AKP hükümetleri döneminde geçirdiği "demokratik dönüşüm"ün "nihai sonucu" olacağı belirtiliyor.

Yani AKP'nin görevi, rejimi değiştirmekle bitecek! Peki ondan sonra ne olacak?

***

Metinde "eşit vatandaşlık" kavramı üzerinde de duruluyor ve AKP'nin bugüne kadar devletin topluma kimlik biçme, dikte etme hakkının olmadığını dile getirerek, bu vesayetçi zihniyetle mücadele ettiği vurgulanıyor. Bunu "Türk olmaktan kurtulma süreci" olarak ifade eden AKP'li bir milletvekili de var!

Milletin ortak kimliğinin ne olduğu belirtilmeden, "Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz" ifadesi kullanılıyor ki temel değer olarak sadece dinin esas alındığı anlaşılıyor. Devleti dini esaslara göre yönetmek, şimdilik suç olduğu için açıkça yazılamıyor.

Bilindiği gibi "eşit vatandaşlık", Anayasa'da Kürtlerin de zikredilmesi bağlamında PKK'nın birinci talebidir. "Toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademimerkeziyetçi bir idare sistemi" ise etnik özelliklere göre eyaletlere bölünmüş ve federasyona dönüşmüş bir Türkiye demektir ve PKK'nin da talebidir.

***

Türkiye'ye ademimerkeziyet, (merkezin yokluğu) fikri her ne kadar Prens Sabahattin ve Ahrar Fırkası ile girmişse de arkasında 31 Ocak 1896 tarihli Amerikan Kongresi gizli kararı vardır. Üzerinden 100 yıl geçtiği için açıklanan bu kararı, 1996 yılında emekli amiral İlker Güven okumuş ve Türk kamuoyuna duyurmuştur.

Kararda özetle şöyle deniliyordu:

"Uluslararası Hıristiyan Komitesince din, mezhep ve milliyetçi özelliklere bakılmaksızın bir Hıristiyan yöneticinin Türkiye'nin geçici başkanı olarak seçilmesini müteakip, Osmanlı İmparatorluğu'nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hıristiyan eyaletleri kabul edilip, Hıristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adında toplanması, Utah Eyaleti yönetimi örnek alınarak ve çok eşlilik, kılıçla fethetme gibi dini vaazların ve hareketlerin yasaklanması sağlanacaktır...

Geçici hükümet Türkiye Birleşik Devletlerinin sınırlarının içerisindeki etnik özelliklerine uygun olarak oluşacak Ermeni devleti müttefikimize tüm Hıristiyan devletlerinin askeri destek sağlamaları istenecektir."

Prens Sabahattin'in ademimerkeziyetçilik olarak getirdiği ve Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte rafa kaldırılan bu proje, Menderes'e, Demirel'e, Ecevit'e, Kenan Evren'e, Özal'a, Erbakan, Çiller ve Yılmaz'a da dayatılmış, bu liderler zaman zaman Türkiye'nin Ankara'dan yönetilemeyecek kadar büyük olduğunu söylemekle birlikte uygulamaya cesaret edememişlerdir. Özal, "Federasyonu tartışalım, Türk dediğin nedir ki" gibi laflar ediyordu ama ömrü yetmedi!

***

AKP döneminde ise kamu yönetimi reformu ve büyük şehirler adı altında, alt yapı hazırlanmaya başlandı. Bölge idare mahkemeleri kurulmasından sonra, hukuk ve ceza mahkemeleri için de benzer bir yapılanmaya gidilmesi programa alındı. Bu arada, Adalet Bakanlığı personeli ve bazı hâkim ve savcılar Amerika'daki federal sistemi incelemek için gruplar halinde ABD'ye götürüldü. Bütün bu hazırlıkları Yeniçağ'da ve bu sütunda yıllardır inceliyoruz.

Abdullah Öcalan da terör örgütü adına İmralı konuşmalarında ve "Dolmabahçe mutabakatı" olarak yazdığı ve altında AKP'nin de imzası olan metinde, "eşit vatandaşlık, ortak vatan, toplumsal farklılıkların siyasal temsili" gibi kavramlar kullandı.

AKP iktidarı, muhalefetin iktidar alternatifi olmaktan kaçtığı bir dönemde tekrar seçim yaptırarak yüzde 49 oya ulaştıktan sonra, ABD Kongresi'nin istediği gibi etnik özelliklerine göre ama şimdilik "Sünni Müslüman eyaletler"e bölünmüş bir Türkiye tasarlıyor.

O Müslüman eyaletlerin Hıristiyanlaştırılması ise projenin nihai hedefidir! Orada görevi "Uluslararası Hıristiyan Komitesi" AKP'den devralacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları