Rapordaki 'Irkçılık' ve 'PKK Açılımı'nı anlamak
RP İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1991 yılında, Genel Başkan Erbakan’a verdiği “Kürt Raporu” nun, “Bizim görüşümüz ve tavrımız ne olmalıdır?” başlıklı bölümünün önemli maddeleri aşağıya aynen alınmıştır.* “PKK Açılımı” na ve toplumu geren tartışmalara bu açıdan bakıldığında, ne yapılmak istendiği, herhalde daha açık bir şekilde görülecektir.
Raporun önemli maddeleri şöyle;
1-Resmi ideolojiyi sorgulayalım
Türkiye’de 75 yıldan beridir resmi ideolojinin Kürt meselesinde inkârcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığını açık seçik söylemeli ve resmi ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.
2-Kültürel hakları tanıyalım
Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi için engelleyici tüm yasaların kaldırılması gerektiğini, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtçe’nin öğrenilmesi ve öğretilmesi için yasal imkânların hazırlanması gerektiğini... Türkiye’nin kültürel bir çoğulculuğa sahip olması gerektiğini savunmak.
3-Ana dilde eğitim haklarını verelim
Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araçlarından yararlanmasını savunmak.
4-Gönüllü kardeşliği sağlayalım
Türkiye’de resmi ideolojisi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayan, Türkiye’de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde gönüllü bir birlikteliğini esas alan yeni bir hukuk devleti anlayışını ön plana çıkartmak.
5-Devlet terörünü kınayalım
PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; “Bölücü”, “Terörist”, “Ayrılıkçı” vs...
* * *
Değerlendirme
Raporun hareket noktası; Türkiye Cumhuriyeti’nin, bir millet-eşit vatandaş (milli/ulus devlet) esasına göre kurulmuş olmasına itiraza dayanıyor. Osmanlı’da da var olan bu milli kuruluş; inkarcı, asimilasyoncu ve baskıcı olarak niteleniyor. Yani enik/ırkçı çok kimlikli bir rejimin kurulmayışı sorgulanıyor. Aslında bu husus; Türkiye’deki bütün tartışmaların, akan kanın, bölücülüğün, terörün ve her türlü iç/dış dayatmanın esasını teşkil ediyor.
PKK da bu noktadan hareket etmiyor mu?
-2’nci maddedeki, “Kürt kimliğinin tanınması, Kürtçe’nin öğrenilmesi ve öğretilmesi, kültürel çoğulculuğun kabulü, ile bunların diğer halklara da... tanınması” nı, PKK da istiyor. Kısaca, paralel dil, kültür ve kimlik icat etmek suretiyle ayrışmayı haklı ve meşru kılmak.
-3’üncü maddedeki, “kendi anadilinde eğitim-öğretim yapılması,” PKK’nın da temel isteklerinden değil mi? Sanki dünyada, 2 dilli devlet (Irak hariç) varmış gibi.
-4’üncü madedeki, “resmi ideolojisi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayan, Türkiye’de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde... yeni bir hukuk devleti”ni PKK da istiyor.
Buradaki “resmi ideoloji...” den kastın, etnik kesimlerin devlete ortak edilmesidir. Bu bakış, bir kültür ve medeniyeti ifade eden milleti değil, ırkı esas almaktadır. Böyle bir rejime de ancak, “Yeni bir hukuk devleti” değil, ırkçı bir devlet denebilir.
5’inci madedeki; devleti de terörist olarak görmek, PKK ile çatışmasında tarafsız kalmak, Devletin kullandığı “Bölücü”, “Terörist”, “Ayrılıkçı” vs... şeklindeki ifadeleri benimsememek, dehşet verici bir ruh hali. Milletimize, ne gibi duygu ve düşünceler besleniyor, açıkça ortada.
Karşımızda; milli kimliğimize, bin yıllık egemenliğimize ve insanımızın canına kast eden terörizm ile, meşru görevini yapan devleti aynı kefeye koyan bir zihniyet vardır. Değiştiğine dair de, en ufak bir bilgimiz yoktur.
“PKK açılımı” nın ne olduğunu, tehdidin neden büyüdüğünü bilmem anlatabildik mi?