Peki ama terörist kim?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkındaki çirkin sözleri üzerine, “PKK’ya terörist diyemeyenler bugün Genelkurmay Başkanımıza onbaşı demeye başladılar” dedi.
Yıldız, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması konusundaki soruya ise “Hukuka intikal etmiş bir konuda benim yorum yapmam doğru değil” diye cevap verdi.
İyi de eski Genelkurmay Başkanı’na da özel yetkili savcılar “terörist” dedi! Mahkeme de bu suçlamayı “kuvvetli” bularak Başbuğ’u tutukladı. Üstelik bu tutuklama, şimdiki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in dağa çıkanlar için terörist kelimesini kullanmak istemediklerini belirterek, “Bize göre bunlar çeşitli sebeplerle kandırılmış kişilerdir” demesi ile aynı güne denk geldi!

***


Şimdi bir daha bakalım? Genelkurmay Başkanı dağa çıkanlara terörist demek istemiyor ama soruşturmayı yapan savcılar ve polisler, eski Genelkurmay Başkanı ve silah arkadaşlarına, Hırant Dink cinayetini bütün yönleriyle araştırırken bazı polis müdürlerini suçlamak durumunda kalan gazeteci Nedim Şener’e, kitap yazarak yaşadıklarını ve gördüklerini anlatan Emniyet müdürü Hanefi Avcı’ya, bilgisayarında yazmakta olduğu bir kitap taslağı ele geçirilen gazeteci Ahmet Şık’a, kişisel bilgilerini açıkladığı için bir savcıyı tazminata mahkûm ettiren gazeteci Müyesser Yıldız’a, odaTV ve Aydınlık gazetesi çalışanlarına, Mustafa Balbay’a, Tuncay Özkan’a, bir siyasi parti genel başkanı olan Doğu Perinçek’e, hatta Ermeni iddialarını Rus arşivlerindeki belgelerle çürüten oğlu Mehmet Perinçek’e ve Cumhuriyet mitinglerini destekleyen rektörlere “terörist” diyorlar.

***


Üstelik Türkiye Barolar Birliği Başkanı Coşar, “Başbuğ aleyhinde ceza soruşturması açılmasında kanuna aykırı bir durum yoktur. Zira Sayın Başbuğ’a atfedilen suç niteliği itibarı ile bir görev suçudur ve bu sebeple Sayın Başbuğ hakkında soruşturma yapmak görevi-yetkisi yargı yolu açısından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına, kovuşturma-yargılama yapmak, bu bağlamda tutuklama kararı vermek görevi-yetkisi ise Anayasa Mahkemesine aittir” diyor.
O halde mevcut tutuklama kararı, Anayasa’yı çiğneyip geçmek olmuyor mu?
Coşar, açıklamasında “kaçma, sağlanma, delilleri yok etme gibi ihtimali bulunmadığı düşünülmeden Başbuğ hakkında tutuklama kararı verildiğini, bunun da adil yargılanma hakkına açıkça aykırı olmasının yanı sıra kamu vicdanını da son derece rahatsız ettiğini” de belirtiyor.

***


Şimdi şöyle bir durum çıkıyor ortaya: Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet komutanlarının, görevleriyle ilgili suçlara Anayasa Mahkemesi’nin bakması ile ilgili son Anayasa değişikliğini AKP iktidarı yaptı ve herkesin bildiği gibi Türk halkı da bu değişikliği referandumda onayladı.
Daha yeni maddenin Resmi Gazete’de mürekkebi bile kurumadan yetkisi olmayan savcılar eliyle ihlal edilmesi üzerine, Başbakan’ın Adalet Bakanı’nın, bir çift söz söylemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun devreye girmesi gerekmez mi?
Veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, kendi görev ve yetki alanına girildiği için re’sen duruma müdahale etmesi gerekmez mi?
Bunların hiçbiri yapılmadığı halde eski bir Genelkurmay Başkanı, terörist suçlaması ile tutuklanabiliyor ama şimdiki Genelkurmay Başkanı, teröriste terörist demek istemediklerini söylüyor. Aslında Necdet Özel’in sözlerinde bir yanlışlık yok. Kandırılmış ve 15-18 yaşlarında dağa çıkarılmış çocuklar, elbette millet için, ülke için kayıptır.
Fakat, bir ömür devlete hizmet etmenin karşılığı da “terörist” olarak suçlanmak olmamalı değil mi?
Sahi, terörist kim o halde?

Yazarın Diğer Yazıları