Particilik yapmıyormuş!
Gazetecilerin sorusu üzerine...
“-Ben particilik yapmıyorum, 400 milletvekilini hangi parti çıkarırsa çıkarsın, anayasa değişsin, başkanlık sistemine geçilsin...”
Diyor...
O zaman “AK-saray müştemilatına yaptırılacak hamamın altın kaplama olması” da israf değildir. Eğer “israf” olarak görseydi, Erdoğan, hamamın altın kaplama olmasını ister miydi?
Yani bizler gözümüzün gördüğüne değil, Sayın Erdoğan’ın dediğine inanacağız, öyle mi?
İsterseniz hafızalarımızı hep birlikte yoklayalım, bakalım tarafsız olması gereken Erdoğan sahiden particilik yapıyor mu yapmıyor mu?
“Particilik yapmayan” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nisan’ın 15’inde Saray’ında İstanbul’un belediye başkanlarını ağırladı... Bakınız kimler vardı çağrılanlar arasında. Gayet tabii ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Kadir Topbaş... AKP’li Sultanbeyli Belediye Başkanı, AKP’li Esenler Belediye Başkanı, AKP’li Ümraniye Belediye Başkanı, AKP’li Zeytinburnu Belediye Başkanı, AKP’li Güngören Belediye Başkanı...
Çağırılmayanlar arasında kimler vardı derseniz, Bakırköy Belediye Başkanı CHP’li Bülent Kerimoğlu, Şişli Belediye Başkanı CHP’li Hasan Hayri İnönü, Beşiktaş Belediye Başkanı CHP’li Murat Hazinedar, Maltepe Belediye Başkanı CHP’li Ali Kılıç, Silivri Belediye Başkanı CHP’li Özcan Işıklar... Hürriyet’ten Ahmet Hakan’ın da dikkatini çektiği bu ayrımcılık, particilik değilse, nedir?
Sonra, AKP’den başka, “Seçimler olsun da, Başkanlık sistemine geçelim” diyen bir tek parti var mı, 2015 seçimlerine katılan partiler arasında?
Yok...
Erdoğan’ın oy isterken “Particilik yapmadığına” bizzat inanan kendileri dâhil bir kişi bile var mıdır?
Zatıalilerinin seçimlere kadar açılışlar yapacağını 30’a yakın yerde konuşacağını, gündemi değerlendireceğini söylemesi bir bakınma, “Kusura bakmayın, seçimlere kadar particilik yapmıyorum diye diye particilik yapmaya devam edeceğim” anlamına gelir dersek, abartmış yahut yalan söylemiş olur muyuz?
Göreceğiz...
Nasıl göreceğiz?
Eğer Sayın Erdoğan yapacağı toplantıların gündem değerlendirmelerinde AKP dışındaki bütün partileri eleştirecek, asla AKP’ye oy vermeyeceği bilinen sivil toplum kuruluşlarına ortada fol yok, yumurta yokken en ağır suçlamalar yapacaksa, bal gibi particilik, AKP’cilik yapmış olacaktır...
Zaten...
AKP’yi eleştiren gazetecileri saray toplantılarına çağırmamak ve yurt dışı gezilere davet etmemek particilik değildir de nedir?
Müslüman Kur’an’a bile böyle yaklaşmaz.
Bir örnek verelim...
Hucurat Suresi “zan” nı eleştirir. Bazı müfessirler surenin bu ayetini “Zannın çoğundan sakının” şeklinde, bazı müfessirler ise “Çoğundan sakınalım da zannın azı helâl ve doğru mu olsun” diyerek, “Zan’dan çokça sakının” olarak tefsir ederler...
Ve bizler de bu tefsirlerin kendi vicdanımızla örtüşen kısmı ile amel ederiz. Her iki tefsirde de, çeşitli hikmetler ve rahmetler vardır. Her iki tefsir de “Kur’an içi” dir, her ikisi ile de amel eden dışlanmaz.
Kur’an’a bile yaklaşım bu iken AKP’ye biat etmeyen gazeteci, sivil toplum örgütü mensuplarını ve hakikatte halkın yüzde 50’sini dışlamak, nasıl bir iştir?
Particilik, fırkacılık değil midir?
Hoş mudur?