Papaz gitti dava bitmedi!
Her ne hikmetse Pastör Brunson'la ilgili iddialarda bulunan tanıklar ifadelerini şöyle değiştiriyorlar.
Tanıklar daha önce 15 Temmuz darbe girişimine katılan darbecilerin Alsancak'taki dua evinde saklandıklarını iddia etmişlerdi. Bu defa tanıklar "Bu evde sadece Korelileri gördüm" bir başkası "Ben böyle bir şey söylemedim, beni yanlış anlamışsınız" diye ifade veriyor.
Bir başka tanık daha önce PKK'nın bombacısı olduğunu, dağda eylemlere katıldığını öne sürmüştü. Tanıklar bu iddiayı birbirlerine yönelik olarak "Ben aslında ondan duymuştum bu iddiayı" derken bir başkası "Ben bombacı, bomba, terörist falan görmedim" diyor.
Bir kilise derneğinin başkanı. Gizli tanık 'Brunson'ın Manisa'da cemaat oluşturup para topladığını, bu paraların PKK'lılara, FETÖ'cülere dağıtıldığını' iddia etmişti. Son duruşmada "Böyle bir şey yok, ben şahit olmadım" diye ifade değiştirmiş.
Bu ifade değiştirmeler hiç de normal gelmiyor. Bunlar nasıl tanık ki hepsi birden Rahip Brunson lehine ifade değiştiriyor?
Tanık ifadelerinin değişmesiyle Pastör hakkındaki casusluk suçlaması düştü. Yattığı süre hapis cezasına sayıldığı için de serbest bırakıldı.
Trump'ın sevincine diyecek yok. Türkiye'de ciddi bir baskıdan kurtulmuş oldu.
Hukuki ya da siyasi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı aynen şunu söyledi: "Bugün Andrew Brunson hakkında verilen mahkeme kararı, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu, Türkiye'de yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu ortaya koymuştur."
Türkiye'de yargının tarafsız ve bağımsızlığı siyasilerin yargılama yapılan davalarla ilgili hüküm vermeleriyle yakından ilişkilidir. Şu sözler bizzat Cumhurbaşkanı tarafından söylenmeseydi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı'nın söyledikleri sözlerin çok ciddi karşılığı olurdu. Ancak daha önce bu konuda verilen fotoğraf çok sorunluydu.
Nitekim Brunson Davası görülürken papazın terörist olduğunu savunan Erdoğan, "Ver papazı al papazı" diyerek ABD'nin FETÖ ele başı Fethullah Gülen'i iade etmesi çağrısında bulunmuştu. Erdoğan, "Bir papaz da sizde var. Üstelik bizdeki yargılanıyor, sizdeki yargılanmıyor."
Yargı söz konusu olduğunda konu "ver-al" sorunu olmaktan çıkar. Sorun bu şekilde konuşulursa bu, davayı hukuki olmaktan çıkartır, siyasileştirir. Ondan sonra hukuki anlamda söylenen her söz anlamını yitirir. Nitekim öyle de oldu.
Sonuçta bu karar ile Başkan Erdoğan ve Trump arasındaki lider diplomasisini tıkayan bir gerilim kaynağı aradan çıktı. Ama Pastör gitti dava bitmedi.
ABD'nin Türkiye'ye baskısı sonucu dolar dava öncesi dört lira civarındayken altı liraya yükseldi. Tepeden tırnağa her şey zamlandı. Papaz gitti zamlı bir hayatla karşı karşıya kaldık.
Türk/ABD ilişkileri ne olacak?
Aslında Rahip Brunson, Amerika'nın Türkiye'nin ekonomik reflekslerini test etmek için bahaneydi. Brunson olmasa başka bahanelerle ABD, Türkiye'ye saldıracaktı. Çünkü ABD ile Türkiye arasında son zamanlarda iki müttefik ülke için asla yaşanması mümkün olmayan krizler gerçekleşiyor.
Türkiye'de istikrarsızlık yaratmayı amaçlayan PKK terör örgütüne ABD açıktan destek veriyor. Suriye'de bu örgütün uzantısı olan PYD'ye ABD binlerce TIR silah taşıyor. Türkiye/Suriye sınırına SDG adını verdiği terörist unsurlardan ordu yığıyor. Fırat'ın doğusunda TSK'ya karşı elektronik radar üssü inşa ediyor. Suriye'nin içinde yirminin üzerinde üs kurmuş bulunuyor. Münbiç'te ABD sözünde durmuyor ve sürekli Türkiye'yi oyalıyor.
Kısacası ABD ile Türkiye arasında düne kadar birçoğu olmayan; YPG, F-35, Hakan Atilla, İran'a ambargo gibi sorunlar var.
ABD, 15 Temmuz darbe girişiminin bir numaralı failini Türkiye'ye vermiyor. Dahası Türkiye'yi ekonomik yönden kıskaca almak, her anlamda köşeye sıkıştırmak için, her yola başvuruyor.
Ürettiği sorunları geride bırakarak Rahip Brunson gitti. Brunson ihtilafının bedelini Türk halkı zam olarak ödeyecektir.