Paçozluk da güzelmiş...
Sabah evden çıktığımda ilk olarak spotify uygulamasını açar ve müzik dinlerim yol boyunca, daha doğrusu arabaya bindiğim gibi marşa basmadan evvel elim ilk olarak spotify uygulamasına gider. Kendime özel listelerim vardır uygulamada, o ânki hâlet-i ruhiyeme göre birini açar ve dinlerim, müziksiz bir yol çekilmez bir yoldur, müziksiz ve şiirsiz...
Bazen Cihat Aşkın listemi açarım, kemanın tüm güzellikleriyle dolar kulaklarım, bazen türkülere vururum kendimi, Erkan Oğur, Aysun Gültekin dinlerim. Bazen cazz, bazen blues, bazen de klasik Batı müziği ve piyanoya kaptırırım kendimi. Gecenin ilerleyen saatlerindeki yolculuklarda Attilâ İlhan seslenir, "Cinayeti kör bir balıkçı gördü / ben gördüm kulaklarım gördü / vapur kudurdu / kuduz gibi böğürdü / hiç biriniz orada yoktunuz"... Zaman zaman Doğu'nun büyüsüne kaptırırım kendimi, Farabi'nin Ferahfezâ âyinini dinlerim yüksek sesle, ya da Kuzey Afrika kıyılarında dolanır ve Lorena mc Kennit'e kulak kabartırım...
Yüzlerce, binlerce şarkı, şiir dinlerim yol boyunca, yollar uzunluğunca...
Bu sabah radyo açıktı, arabanın içini bir gürültü kapladı... Hemen kapattım radyoyu... Birkaç dakika sessizce yol aldıktan sonra, dinlemeğe karar verdim bir ân ve yine açtım, aynı ses, "Lahmacuuun" diye bağıran bir seyyar satıcı sesiydi, şarkı diye söylediği şeyin sözlerine takıldım…
"Saçma sapan cümlelerden / Hayatımı mahveden gülmelerden / inandığım bu onca yeminlerden / Elimden kayıp gidenlerden..."
Her satırın sonundaki -den- ekini uzatan o sese kulak verdim... Son günlerin çok dinlenen şarkılarındanmış...
Ve ardından proGramı sunan şahsın anonsu geldi, "Şimdi yaz mevsimi, Bodrum mevsimi, kopmaya hazır mıyız Hande Yener'den geliyor..."
"Bodrum'a da gittik beraaaaaber / İstanbul'da da yaşaaaadık / Sorun şehirlerde değildiiii / Biz tam yalaaaandık..."
"Hadi bakalım, Demet Akalın" diyerek karar verdim, yol bitene kadar hepsini dinleyecektim ve dinledim de...
Bir şeyi fark ettim; paçozluk da güzel bir şeymiş...
Ruhumuz, eğitimimiz, terbiyemiz, kişiliğimiz kaldırmasa da bu ülkenin kâhir ekseriyeti paçozluğa meftun, baya baya da eğlendiriyor insanı müziğin ritmi...
Baksanıza sözlere; "Sorun şehirlerde değildi, biz tam yalandık."
Böylesine derinlikli bir felsefeyi nerede bulacaksınız?
Daha neler var, neler neler...
"Acıları tatmam gerek / Açığı kapatmam gerek / Kopunca senden, en hoş yerinden / İki göbek atmam gerek / Ne tende duygu ne de biraz uyku / Yürek de lazım çok / Nazara inandım, büyüye inancım yok."
Gördünüz mü şarkı sözü nasıl yazılırmış?
Galiba paçozluğu biraz ciddiye almamız gerek...
Sahte kahkahaları, sahte gülüşleri, sahte sözleri, sahte raconları, kolpaları, sahte bir hayatı galiba ciddiye almamız gerekiyor. Ülkede bu kadar sahtelik hükümfermâ iken bu sahtelikten kurtulmanın yolu, kalite, derinlik, asalet, ahlak, terbiye, sözün ve kelâmın haysiyeti, duruş, tavır ve benzerî hasletlerde çok da ısrar etmemek gerekiyor galiba, biraz paçozluğa prim mi vermek gerekiyor ne?