Özelleştirme, kendi yasasına uymadı

Özelleştirme Kanunu’nda, işsiz kalacak olanlarla ilgili önlemler ve bunlara verilecek tazminatlar ağırlıklı olarak yer alıyor. Özelleştirme Kanunu ilkeler kısmında da “Doğabilecek istihdam azalmaları ile ilgili olarak mevcut kanunlarda ve/veya toplu iş sözleşmelerinde öngörülen tazminatlara ek olarak İş Kaybı Tazminatı’nın verilmesi” yer alıyor.
Bugüne kadar özelleştirme gelirleri, temettü gelirleri ve faizler dahil 54,9 milyar dolar oldu. Maliye Bakanı Şimşek, bu yıl da özelleştirmelerden 12.7 milyar dolar gelir olacağını ifade ediyor. Bu gelire rağmen, bugüne kadar yapılan istihdam ödemeleri toplamı 501 milyon dolar oldu.

Yine kanunda özelleştirme ilkeleri içinde, mülkiyetin yaygınlığından söz ediliyor. Gerçekte ise, mülkiyetin yaygınlaştırılması gözetilmedi. Siyasi iktidar özelleştirmeyi bütçe açıklarını kapamak için kullandı. Özelleştirmeyi blok satış yoluyla yaptı.

Özelleştirmeyi ilk başlatan İngiltere oldu. Tony Blair, paydaş toplum kavramı getirdi. Özelleştirmenin önemli kısmını, yüzde 90’ını halka arz yoluyla yaptı. Eğer toplumu yatırımlara ortak ederseniz halk da o yatırıma sahip çıkar, kendini o yatırımın koruyucusu olarak görür. Ayrıca, sermaye piyasası, borsa daha derinlik kazanır, ekonomide kırılganlık azalır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2013 performans raporunda Maliye Bakanı, özelleştirme hizmet kalitesinin artırılmasına ve hizmet veya mal ve fiyatının ucuzlamasına neden oldu.
Et Balık Kurumu’nda devlet çark etmek zorunda kaldı. Çünkü et fiyatları arttı. Kaldı ki, SEKA özelleşti, kağıt fiyatları düştü mü? Tekel özelleşti içki fiyatları katlandı. Maliye Bakanı neyin ucuzladığını da söylese herkes meraktan kurtulur.
İstanbul’un birçok yerinde, Telekom hizmeti alınamıyor. Söz gelimi Ömerli’de telefonlar sık, sık kesiliyor. İnternet çok sorunlu çalışıyor. Nedeni nüfusun az olmasıdır. Telekom eğer devlette olsaydı, kar amacı düşünmeden her yere hizmet götürürdü. Özel sektör neden zararına iş yapsın?
Aslında 1980’li yıllarda başlayan “Ekonomiyi tamamıyla piyasanın yönlendirmesine bırakmak” şeklindeki felsefe, gelişmekte olan ekonomilerde piyasanın oligopol yapı kazanmasına neden olmuştur. Özelleştirme de devlet tekelini özel sektör tekeline bırakma şeklinde sonuç vermiştir.
Piyasada tam rekabet koşullarının çalışmıyor olması ve neticede kartelleşme, oligopol yapıların oluşması tüketicinin zararlı çıkmasına yol açmıştır. Ayrıca devletin dışlanması, devletin toplumun refahı için kullanabileceği iktisat politikası araçlarını da sınırlamıştır. Küresel ekonomide devletin elinde yalnızca para ve maliye politikasının araçları kalmıştır. Ancak spekülatif sermaye hareketleri bu politikaları da çoğu zaman pasifize etmiştir. Kısa vadeli sermaye hareketleri ile finansal balonlar merkez bankalarını zor duruma bırakmış ve bu bankaların daha fazla müdahale etmelerine neden olmuştur. Yalnızca gelir getirmesi amacıyla yapılan özelleştirme uygulamaları da işin tuzu biberi olmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları