Deprem yaklaşıyor diye sevinen müteahhite benziyor 81 ilde genel seçim anketi yaptıran Başbakan Erdoğan:
“-Barış süreci oylarımızı artırdı. Güneydoğuda AKP’nin seçim süreci öncesi yüzde 35 olan oy oranı yüzde 55’e çıktı..”
Diye âdeta göbek atıyor.
Partisi için iyi olanın Türkiye için de iyi olduğuna o kadar inanmış ki... Kızmasınlar amma tam burada biz “siyasetçi” ile “devlet adamı” arasındaki farkı hissediyoruz.
Niye böyle söylediğimizi izah edelim...
Bu haberin göbekten yayımlandığı gazetenin etek sayfasında PKK, yani “çözüm süreci” ile ilgili bir başka haber daha vardı. Haberde, PYD öncülüğünde bir araya gelen 15 Kürt siyasi partisinin Suriye’nin Kuzey’inde geçici yönetim komitesi kurma kararı aldıkları bildiriliyordu.
Yani...
Tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin Kuzeyinde de bir “Özerk Kürt Bölgesi” oluşuyordu. Yine gazeteler, “PKK’nın çekilmediğini, aksine ‘paralel devlet’ konumundaki KCK’nın ‘çözüm süreci’ denilen süreçte şehirlere indiğini” çarşaf çarşaf belgeliyordu.
Güneydoğu’da “PKK şehitlikleri” kuruluyor, ölen teröristler ayrı bir mezarlıkta bir araya getiriliyor, daha sonra ise bu mezarlıklara ölen teröristlerle birlikte silah ve tahrip gücü yüksek patlayıcıların da gömüldüğü MİT tarafından hükümete iletiliyordu.
İşte böyle bir Türkiye’de bir siyasetçi “Güneydoğuda oylarımız artıyor” diye sevinebilir amma bir devlet adamı herhalde, “Benim oylarım bu bölgede niye artıyor?” sorusunu sorar, sormalıdır.
Bu soruyu sorduğunda görür ki, “PKK’nın silah zoruyla yapamadığını AKP ‘sandıkla’ pek de güzel yapıyor. Öyleyse, ‘sandık yoluyla’ alınabilecek ne varsa hepsi alınana kadar AKP’nin arkasında durmak, ‘Artık yeter’ dediklerinde ise, tekrar silaha davranmak” stratejisi güdülüyor.
Yani PKK, “Devletin deprem kuşağı üzerine kurduğu konutlardan köşeyi dönerken, işlerim bittiğinde beklenen deprem olsa da, deprem kuşağı dışındaki bölgelerin ihalesini de alsam” hesabı yapan müteahhit âdeta...
İşte Sayın Erdoğan’ın sevindiği tablo bu. Oysa PKK devletle savaşa hazırlanıyor. Eş Başkan Selahattin Demirtaş, “Mezarlıklarımıza dokunanın canını alırız” tehdidi savuruyor. Yani, gömdüğümüz silahlara dokunmayın, bir suikasta uğrarsınız diye Başbakanı tehdit ediyor. Sırrı Süreyya Önder, “Türk ordusu Suriye’ye saldırırsa bu onun sonu olur” diyor ve gerekçe olarak da, “TSK’nın savaşma kabiliyeti yok” diyor. Yani Süreyya Önder efendi, savaşa hazırlanan PKK’ya moral veriyor, korkmayın, savaş kabiliyetini yitirmiş bir TSK’ya karşı savaşacaksınız diyor.
Zaten PKK da, “Günde 100 eylem” yaparak bu savaşı başlatacağını deklare etmiş bulunuyor.
Olsun..
Başbakan mutlu.
“Oylarımız Güneydoğu’da yüzde 35’ten yüzde 55’e çıktı” diyor. “Partim için iyi olsun, yeter” mantığı içersinde âdeta, “Ülke, partiden sonra gelir” demeye getiriyor.
Ne diyelim...
Biz ne diyeceğimiz bilemedik, siz söyleyin.
