Otokratik yönetim ekonomiyi tehdit ediyor
Bu sene küresel ekonomik sorunlar ile Türkiye’nin iç siyasi sorunları üst üste geldi. Ekonomi her zamankinden daha sorunlu oldu ve kritik eşiğe daha çok yaklaştı.
İç siyasi sorunlar, özellikle demokrasi ve insan hakları ihlalleri, otoriter yönetime gidiş, ekonomi için de risk oluşturuyor.
Geçmişte yaşanan ekonomik krizlerde siyasi sorunlar da etkili ve tetikleyici olmuştur. 2014 yılını tehdit eden siyasi sorunların başında, hükümetin üst üste Meclis’ten geçirdiği ve demokratik olmayan yasalar gelmektedir. HSYK, İnternet yasaları ve MİT yasa tasarısı, yalnızca Türkiye’de değil dünyada da tepki görmektedir.
Küresel dünyada, ekonomi kadar siyaset de küreselleşti. Artık küçük de olsa bir ülkede ortaya çıkan siyasi ve sosyal olaylar, diğer ülkelerdeki insanlar tarafından yakından takip ediliyor. Özellikle demokrasi ve insan hakları ihlalleri, ülke farkı gözetmeden tüm dünyayı rahatsız ediyor.
Uluslararası kurumlar, bu konularda Türkiye’yi dünya kamuoyunda zor duruma düşüren kararlar aldılar.. Bu kararlar, diğer ülkelerin Türkiye’ye bakış açısını etkiliyor... Uluslararası sermayenin Türkiye’ye olan güvenini sarsıyor. Türkiye’i riskli bir ülke haline getiriyor.
Amerikan düşünce kuruluşu, Özgürlük Evi (Freedom House), yıllık raporunda Türkiye, 24 Batı Avrupa ülkesi arasında, siyasi haklar ve medeni özgürlükler alanında tek “yarı özgür” ülke olarak tanımlandı.
Özgür ülkeler grubunda, siyasi rekabetin açık olduğu, insan haklarının gelişmiş olduğu ve medyanın özgür olduğu ülkeler yer alıyor. Kısmen özgür ülkeler içinde, yargı tarafsızlığının tartışmalı olduğu, inanç hürriyetinin sınırlı olduğu, bir partinin hükümran olduğu ülkeler yer alıyor. Özgür olmayan ülkeler grubunda ise politik hakların, sivil özgürlüklerin olmadığı dikta rejimlerinin olduğu ülkeler yer alıyor. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Çin, Rusya, Kuzey Kore, Vietnam, İran, Irak, özgür olmayan ülkeler grubunda yer almaktadır.
Yakın geçmişte Paris’te gerçekleştirilen OECD Mali Eylem Görev Gücü (FATF) toplantılarında, Tanzanya ve Kenya gibi ülkeler koyu gri listeden çıkarken Türkiye kara para ve terörün finansmanı açısından “Koyu gri liste” de kaldı. Koyu gri liste OECD’ye üye ülkelerin girebileceği en kötü listedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün hazırladığı raporda, Türkiye, 180 ülke arasında, Afganistan, Ürdün gibi ülkelerin de gerisinde kalarak 154. oldu. Türkiye’den raporda, “problem ülke” olarak bahsedilirken Gezi Parkı eylemlerinde 153 gazetecinin yaralandığı, 39’unın gözaltına alındığı hatırlatıldı. En son HSYK düzenlemesi de Avrupa Birliği tarafından incelemeye alındı. AB’de Türkiye ile üyelik görüşmelerinin askıya alınabileceği tartışılıyor.
Söz gelimi, İngiltere’de yayımlanan Times Gazetesi, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle müzakereleri askıya alabileceği yorumunu yaptı. Bu yorumda gerekçe olarak Başbakanın otokratik yönetime kaymaya başladığına dair kaygılar gösterildi. Hatta, uzun bir süredir Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen Avrupa Parlamentosu’nun İngiliz üyelerinden Andrew Duff, “Şu anda gerçek bir katılım süreci varmış gibi yapmak maskaralıktan başka bir şey değil. Bu süreç Sonbaharda askıya alınmazsa sürpriz olur, Türkiye Kopenhag Kriterleri’ni bizim bir sonuca varmamızı sağlayacak kadar bir süre ve derecede ihlal etti” dedi. Bu gibi uluslararası olumsuz kararlar ekonomide riskleri artırdı. Türkiye’nin kredibilitesini olumsuz etkiledi.