Osmanlı, Osmanlıcılık, Türkiyelilik.. II
Kanuni Esasi’sindeki devletin kuruluş esasları, Cumhuriyet dönemi anayaslarında da aynen korunarak, “milli” ve “üniter” devlet yapısı devam ettirilmiştir. Sadece, 1924 Anayasasında önce yer aldığı halde, sonra laiklik ilkesi gereğince kaldırılan, Devletin dininin İslâm olduğuna dair hüküm hariç.
Aslında “laiklik” ilkesinin hukukumuza girişi Osmanlı döneminde başlamıştır. Devletin tüm dinlere karşı aynı mesafede duruşu, etnik gruplar arasında eşitlik hukukunun geliştirilmesi, nihayet ilk cildi hazırlanabilen Mecellenin de laik hukuka göre olması, bize bir sürecin varlığını göstermektedir. Bu süreç dikkate alındığında, 1924 Anayasası’na “laiklik” ilkesinin girmesi normal görülebilir.
1839 sonrasına genel olarak Tanzimat dönemi diyoruz. Bu dönemde büyük ve yıkıcı bir kargaşa yaşanmasına rağmen, devlet egemenliğini hiçbir millet veya etnik grupla paylaşmamıştır. Egemen tek güç yine Sultandır. Kanunların ve meclis kararlarının yürürlüğe girmesi, O’nun onayına bağlıdır.
1876 Anayasası herkes “Osmanlı mebusudur” demekle, tek millet esasını korumuştur. Bu gerçek Cumhuriyet anayasalarında da “herkes Türkiye milletvekili şeklinde ifadesini bulmuştur.
Devletlerimize, Selçuklu ve Osmanlı hanedan isimlerinin verilmesi, geleneğin icabı olarak görülmelidir. Bunların ortağı yoktur, Türk Milleti’nin egemen devletidirler. Aynen Türkiye Cumhuriyeti Devletinde olduğu gibi.
Türkiyelilik nedir?
Sosyolojik bütünlüğü ve egemenliği ifade eden Türk Milleti yerine, “Türkiye Milleti” veya “Türkiyelilik” gibi coğrafi kavramların kullanılması, ülke bütünlüğüne yönelik projenin bir parçası olarak görülmelidir. Bir coğrafyada, birden çok millet ve egemenlik olabilir, ama bir milletin egemen olduğu yerde, başka bir egemenlik olamaz. Anadolumuzda, biz 80 milyon bir milletiz dediğimizde, boy-soy-aşiret gibi parçalara bölünmenin mantığı ve meşru bir temeli kalmaz.
Bu söylemlerin, milli-üniter devlet yapısını tasfiyesi ederek, yerine çok ortaklı ırkçı bir rejim getirmek isteyen emperyalist güçlerin icadı olduğundan şüphemiz yoktur. Egemenlik iffet gibi, namus gibi ortaklık kabul etmediği için, bir millete ait olmak zorundadır ve böyle kaldıkça da yıkılması mümkün değildir. İşe buradan başlanmasının anlamı budur. Eğer çeşitli oyunlarla, mesela Irak’ta olduğu gibi devlet iki ortaklı hale sokulabilirse, ülkede yaygın bir iç çatışma başlayacak demektir.
Türk Milli kimliğinin zayıflatılarak, egemenliğimizin parçalanması için, açık-gizli pek çok çalışma yapılmaktadır. Bunun en somut örneklerinden biri bölünmüş Türkiye haritalarıdır. Diğeri de, Büyük Ortadoğu Projesi ve bunun Türkiye bölümü için hazırlanan “Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat taraması)” adı verilen proje kitapta tüm ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
Bu 320 sayfalık Proje Kitapta; Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl feshedileceği, yerine ortaklık devletinin nasıl kurulacağı; Ermeni soykırım yalanının kabulü, Patrikhanenin ve Ruhban Okulunun bağımsızlığı, Ege’nin Yunan’a, Kıbrıs’ın Rum’a verilmesi, Hıristiyan cemaatlere tarihte kalmış malların iadesi, kaynaklarımızın kullanımı gibi tüm konulara yer verilmiştir.
Sonuç
Osmanlıcılık ve Yeni Osmanlıcılık dönemleriyle bugünü kıyaslarsak: Osmanlının son nefesini verdiği, Müslüman-Türk’ün nüfusca daha az olduğu şartlarda bile, devletin dilinin Türkçe olduğu, egemenliğin Osmanlı-Türk milletine ait olduğu, kararlılıkla vurgulanmıştı.
Şimdi ise bir milletten olduğumuz halde, devletin kuruluş esaslarını korumakta zorlanıyoruz. Hatta yer yer yıkımları yaşıyoruz. Asırlardır var olan Türk Milleti inkar edilip, bünyesindeki etnik gruplardan biri gibi gösteriliyor, buna göre düzenlemeler yapılıyor. Türk kimliği yerine vatandaş kimliği getiriliyor. Okullarda Türküm demek yasaklanıyor, Türklüğe hakaret serbest bırakılıyor. Anayasa devletin dili Türkçe dediği halde, devletin televizyonu bir etnik lehçeden yayın yapabiliyor, okullarda ve açılacak pek çok kursta yerel lehçelerden dil inşasına çalışılıyor. Osmanlı adem-i merkeziyet idaresi kabul edilmediği halde, şimdi yerinden yönetime gidiliyor. Cezaevlerinde ve yurt dışında bulunan bölücü teröristler affediliyor. vb.
Hasılı, “Türkiye” ve “Türkiyelilik”, “Osmanlıcılık” gibi, Türk Milletinin inkarı ve egemenliğinin yıkılması demektir.