Orams davası sonuçlandı, şimdi ne olacak?
Orams davası nedir? Bu önemli konu üzerinde daha önce de yazmıştık. Ancak aradan zaman geçtiği için hatırlatılmasında yarar vardır.
Bu davanın özeti şöyledir. İngiliz Orams ailesi 2004 yılında Lapta’da (KKTC) aldığı arsaya bir bina inşa ediyor. Arsanın eski sahibi olduğunu iddia eden Rum bayan Meletis Apostolides, Rum Mahkemesi’nde dava açıyor. Mahkeme Oramsların savunmasını bile almadan, binanın yıkılmasına ve Apostolides’e yüklü bir tazminat ödenmesine karar veriyor. Oramslar’ın, Rum mahkemesine yaptığı itiraz da reddediliyor.
Bu defa İngiliz Yüksek Mahkemesine götürülen bu karar, duruşma yapılmadan otomatik olarak tanınıyor. Bunun üzerine Oramslar, İngiliz temyiz mahkemesine başvuruyor ve 2006’da haklı bulunarak davayı kazanıyor.
AB’nin, 2002 Aralık Kopenhag zirvesinde Rumların üyeliğine karar verirken, KKTC için “AB müktesebatının geçerli olmadığı bölge” şeklindeki belirlemesi karara gerekçe yapılıyor. Kısaca, Kıbrıs’ın kuzeyinde AB hukuku geçerli değildir deniliyor.
Rum Apostolides de bu karara, Eylül 2006’da İngiliz İstinaf Mahkemesine itiraz ederek, AB Adalet Divanı (ABAD)’dan görüş alınmasını istiyor. Mahkeme de bu talebe uyarak, yorumunu almak üzere dosyayı ABAD’a gönderiyor.
İşte ne olduysa bu noktada oluyor. Anlaşılmaz bir şekilde, KKTC yönetimi tarafından Orams ailesinin avukatı, İngiliz eski Başbakanı Tony Blair’in eşi Cherie Booth Blair’den, İstinaf Mahkemesine Rumların yaptığı bu talebe itiraz etmemesi isteniyor. Aynı talimat, davayı KKTC adına takip eden avukatlara da veriliyor. Gerekçe ise, “Biz gerekli tedbirleri aldık” şeklinde ifade ediliyor.
Nitekim, KKTC tarafından derin bir endişeyle takip edilen bu gelişme üzerine Cumhurbaşkanı Talat, “Oramslar adına en iyi savunma yapılmıştır ve dava çok iyi gitmektedir” açıklamasını yapıyor.
Meydan Rumlara kalmıştır. ABAD’da KKTC’nin karşısına başka bir sürpriz daha çıkıyor. Bakılıyor ki, ABAD başkanı Yunanlı Yargıç Vassillios Skouris, görevli yargıç ise Yorgos Arestis. Hatırlanmalıdır, Yorgos, AİHM’de Türkiye’yi tazminata mahkûm eden bayan Arestis’in eşidir.
Bu olup bitenlere, göre göre tuzağa düşmek denmezse ne denebilir?
Evet safahat böyle gelişiyor. l Eylül 2008’de başlayan duruşmalara, Rum bayan Apostolides, Avrupa Birliği Komisyonu, Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve Polonya taraf olarak katılıp görüş bildiriyor. Ama ne KKTC’den, ne de Orams ailesinden duruşmalara katılan ve görüş bildiren olmuyor. Duruşmalar sonunda ABAD kararını veriyor. Bu karar tavsiye niteliğinde de olsa, Rum kadın Apostolides lehine olacak şekilde sonuçlanıyor.
ABAD’ın bu yorumuna göre konuyu ele alan İngiliz İstinaf Mahkemesi, 6 yıl süren davanın 19.01.2010 günkü duruşmasında, Oramslar aleyhine kararını veriyor. Bu duruşmada Meletis Apostolides avukatlarıyla birlikte hazır bulunurken, Linda-David Oram çifti yer almıyor. Kararın açıklandığı mahkeme salonunun oldukça kalabalık olduğu dikkati çekiyor.
Kararın, benzer konulara emsal oluşturabileceği ve KKTC’de emlak sahibi olan çok sayıda yabancıyı etkileyebileceği, Rum Mahkemelerinin kararlarının bütün AB ülkelerinde geçerli olacağı belirtiliyor.
Aslında bu sonuç; AB üyesi “Kıbrıs Cumhuriyeti” nin Adanın bütününe egemen olduğu, KKTC üzerinde, mülkiyet dahil, ekonomik, sosyal bütün konularda tasarruf yetkisine sahip bulunduğu şeklinde yorumlanmaya müsaittir. Kısaca Rumlar KKTC’ye “Korsan devlet” diyorlardı, bunu başarmış görünüyorlar.
“Bir adım önde gitmek”, “Çözümsüzlük çözüm değil”, “Kazan kazan” gibi boş sloganlara hapsedilen Kıbrıs milli davamızın, getirildiği nokta burası.
2002 Aralık Zirvesi’nde Kopenhag’da Rumların AB’ye üye olmasına onay verilmesi, Annan Planı’na evet denilmesi, Rumların Adanın egemeni olduğunu belgeleyen Ek Protokol’ün 29 Eylül 2005’te imzalanması, KKTC’nin tanıtılmaması için akıl almaz engellemelerin yapılması gibi derin taviz ve hataların sonucu, kocaman bir çıkmaz olarak karşımızda duruyor.
Herhalde buna da “Rum açılımı” diyeceğiz!..