Önünüze sandık gelirse!

Gökçeada’yı bilir misiniz, bilmem.
Ben bilirim. 5. Jandarma Komando Alayı pentatlon sahasında az tüfek çatmadık. Bu vesile ile şimdilerde emekliliğinin tadını çıkarmaya çalışan değerli silah arkadaşım Şükrü Tombak’a selamlarımı sunarım.
Gökçeada’nın Alayımızla sınır olan Zeytinli köyünde, 1964 yılında kurucusunun isteği üzerine kapatılan Rum Okulu, Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı’nın isteği üzerine yeniden açılmış. Bu okulun sadece 4 öğrencisi varmış.
Devletler arasında mütekabiliyet diye bir şey vardır. AKP döneminde Türkiye tek taraflı olarak mütekabiliyet hukukunu ortadan kaldırdı. Başkası bize her şey yapabilir, Türkiye, kendisine yapılan o her ne ise, karşılık vermek gibi bir yetki kullanmaz. Çuval olayında olduğu gibi özür dilenmesini bile beklemez. Sadece “Ey falankes, ey yalankes” diye meydanlarda nutuk atılır, vatandaşın gazı alınır, “Dünya lideri” olunur.
Türkiye’nin 4 Rum için Ruhban Okulu açtığı Gökçeada’sı varsa, Yunanistan’ın da bir Rodos adası var. Rodos’ta Gökçeada’da olduğu gibi iki elin parmakları kadar değil tam 4 bin Müslüman yaşıyor. Yani Rodos’ta bir Türk okulu açılsa Gökçeada’daki gibi 4 değil en az 400 öğrencisi olur.
Gelin görün ki Rodos’ta bırakınız okul açmayı, Süleymaniye Camii ve külliyesinin bahçesine girmeye bile izin verilmiyor. Kapısı zincirlerle kilitli. Yahu ne olur gelen Türk yahut başka turistler veya Rodos’taki Müslümanlar Süleymaniye Camii ve külliyesinin bahçesine girip otursalar, hadi ibadet ettirmiyorsunuz, ne olur içerisine girip meraklarını giderse ve yapanların ruhlarına bir Fatiha okusalar!
Yunan buna izin vermiyor.
Daha da çirkini...
Bir yüzük kaşı gibi güzellik olan Sultan Mustafa Camii, cami olarak değil, nikâh salonu olarak kullanılıyor. Evlenen çiftler ve şahitleri cami mihrabının önüne yerleştirilen masada nikâhlarını kıyıyorlar.
Rodos ki, 1912 yılına kadar bizimdi. 1453’ten beri Türk’ün olan İstanbul’da Patrikhane, 10 tane öğrenci bulamayacağı Ruban Okulu’nu açtırıyor, Ekümeniklik yani “devlet içinde devlet” olma yolunda sağlam bir adımı daha, Erdoğan desteği ile atıyor, Rodos’ta Türkler atalarının yaptırdığı caminin bahçesine bile giremiyor..
Bunlar, Ermenilerin Türk kadınlarına tecavüz ettikleri Akdamar Adası’ndaki kiliseyi de imar edip, ibadete açmışlardı.
Türkiye’yi kiliselerle doldurdukları yetmemiş gibi, “Anayasa paketi” içerisine “Ruhban Okulu’nun açılışını” da dâhil ederek, “Akdamar ihanetini” katmerleyerek ne yapmak istiyorlar, doğrusu anlamak gerçekten güç.
İnsan hiç olmazsa Bartholomeos’tan, “Bari şu kin kapısını aç” ricasında bulunur, açmayınca da “Kusura bakma, sen Diyanet İşleri Başkanını asma hayalleri kurarken, ben bu hayaline destek olacak bir adım atamam” der..
Amma nerde onlarda bu yürek..
Onların bir şey yapmaları ancak ABD’nin “Yap” demesi, yapmamaları için de, “Yapma” demesi icap ediyor.
Milletin hisleri ve geleceği daha sonra gelmekte, “Dünya Lideri” için..
“Sandık” diyen başka bir şey demeyen Erdoğan, İstanbul’da hizmete girecek trenler için, “Hangi renk olsun” diye oylama yaptırıyor. Çok mu önemli bineceği trenin rengi İstanbullu için. Siz gerçekten “Sandık namusu” diyorsanız, hadi, Akdamar Kilisesi ve Heybeliada Ruhban Okulu için milletin önüne sandık koyun da görelim...
Yüreğiniz var mı?
Doğrusunu söylemek gerekirse milletimin hislerini ben de merak ediyorum. Ermeni Kilisesi ve Ruhban Okulu için önlerine sandık konsa, ne derler acaba?

Yazarın Diğer Yazıları