Önce MHP'yi kurtarmak!
MHP'de yeni bir sayfa açılacak. Bu kesin. Çünkü artık ok yaydan çıktı, geri dönülemez bir aşamaya gelindi. Bilindiği gibi Meral Akşener, Koray Aydın ve Sinan Oğan'ın kurultay çağrısını dinlemeyen mevcut yönetim, mahkemenin kararını da beklemeden il teşkilâtlarını kapatmakla bu süreci kesmeye çalışıyordu. Son olarak üç il teşkilatı daha kapatıldı!
Böyle bir anda, MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın da genel başkana kurultay çağrısı yaparak genel başkan yardımcılığından ayrılması, çağrıyı kendisi ile birlikte partinin ideolojik yapısını varlıklarıyla ve birikimleriyle temsil eden isimlerden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ile birlikte yapması, MHP ve Türkiye için önemli bir adımdır...
***
Özdağ, "Bu, genel başkanımıza karşı bir tavır değildir. Sadece Türkiye'nin ağır şartlardan geçtiği bir dönemde MHP'ye çok ihtiyaç duyulan bir dönemde, güçlü bir MHP'nin genel başkanımızın partimizi olağanüstü kongreye götürerek inşa etme çabasına destek için yapılan bir açıklamadır" diyerek önceki gün parti kurucularının yaptığı benzer çağrıyı da kuvvetlendirmiş oldu.
Aslında süreci başlatan, MHP içindeki "genç politikacılar" oldu. Meral Akşener, Yeniçağ'ı ziyaretinde bu konuya işaret etti ve "Anadolu'da bizim çok ilginç bir örgütlenmemiz var. Çok genç il ve ilçe başkanlarımız var. Yaş ortalaması 35'in altında. Bu arkadaşlar ülkeyi yönetmek istiyor. Bu çocuklar son derece net. Çok net sorular sorarak, yapılacakları kayıt altına alarak imza verdiler" dedi.
İşte o süreci başlatanlardan biri olan Tokat MHP İl Başkanı Fatih Demirkol, teşkilatının kapatılmasından sonra "İlkokul çağlarından beri Ülkü Ocaklarına gittiğini ve davaya hizmet etmenin makamların en güzeli olduğunu" söyledi.
MHP Çorum İl Başkanı Bekir Çetin, "Türkiye zor günlerden geçiyor. Bu sorunlardan kurtulmak ancak güçlü bir MHP iktidarıyla mümkün olabilir. Bu amaçla kurultay talep ettik" dedi.
Ümit Özdağ, Yusuf Halaçaoğlu ve Özcan Yeniçeri de ortak açıklamalarında MHP'nin "millî sınırlar tehdit altındayken" mahkeme kapılarına sürüklenmesini kabullenmenin mümkün olmadığını ifade ettiler ve "MHP'nin 1 Kasım seçimlerinin ortaya çıkardığı ağır üzüntü ve derin hayal kırıklığını hızla aşarak bütün gücünü Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunların çözümüne harcaması ve Türk Milleti'ne güven verebilecek bir mücadeleye ve çalışmaya başlaması gerekmekte ve beklenmektedir" dediler...
***
Şimdi Türkiye'nin önünde şöyle bir süreç var: MHP, kaynağı meçhul emirlerle değil, ülkücüler tarafından yönetilebilirse, Türkiye de kaynağı bilinen dayatmalara boyun eğilerek değil, "milletin azmi ve kararı" ile yönetilebilir.
Aslında aynı ilke, AKP, CHP ve HDP için de geçerlidir. CHP'de genel başkan değişikliğini yaptıran bir dış irade var! Yine Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'ndaki Türkiye'nin çekinceleri kaldırmak, CHP tabanının talebi değil bir dış dayatmadır!
AKP, zaten kuruluşunda, küresel sistem sahiplerinin "özerklik" dayatmasını kabul ederek kurulmuş bir partidir. Türk kimliğini Anayasa'dan çıkarmak istemeleri AKP'ye oy verenlerin talebi değildir.
Yine HDP'ye oy verenler, Türkiye'nin terör eylemleriyle kana bulanmasını istemiyor. Ama milletvekili adaylarını, Kandil'deki terör yuvası belirliyor!
Milletin bağrına dayanmak, bir siyasi hareket için en büyük güçtür. Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletin bağrından doğmuş Kuvayı Milliye hareketinin devletidir. Millet, kendi kaderine el koymak istiyorsa, öncelikle kendi partilerini demokratikleştirmelidir.