Odatv'yi kapatmak...
Türkiye ve dünyadaki gelişmelere kafa yoranların günde en az üç kez ziyaret ettiği sadece özel haber ve yorumları okuduğu Odatv, kısa sürede Türkiye'nin bir numarası oldu. Günde 3 milyon tıklanıyor... Bağımsız, tarafsız, gerçek anlamda gazetecilik, habercilik yapan Odatv bundan 9 yıl önce de "Kumpas"a uğramıştı. FETÖ'nün akla hayale sığmayan tezgahı ile başta Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu tutuklanmışlardı. 19 ay hapis yattılar. Müyesser Yıldız da, 15,5 hapsin 13 ayını yalnız başına hücrede geçirdi. Kaşif Kozinoğlu, Ahmet Şık, Nedim Şener, Hanefi Avcı, Yalçın Küçük gibi isimler aynı kumpasa uğradılar. Aradan 9 yıl geçti... Geçtiğimiz gün Barış Terkoğlu tutuklandı. Bir gün sonra Müyesser Yıldız'a, Hulusi Akar'a hakaret davasında 7 bin 80 TL tazminat cezası verildi. "Hükmün geri bırakılması" bir nevi başında demoklesin kılıcını sallamak. "Bir başka davadan içeri girersin" demek. Ve Odatv'ye erişim yasaklandı. Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan sorguya çağırıldı ve tutuklandı. İki Barış'ı da tanıyorum. Gazetecilik mesleğinin yüz aklarıdır. Birlikte kaleme aldıkları kitaplar yüzbinler sattı. Onlarca ödül aldılar. Olağanüstü kibar bir o kadar mütevazı bu gençleri yıldırmaya çalışmak nafile çabadır. Hapiste bile boş durmayıp çalıştılar, kitap yazdılar. Silivri zindanı kendi tabirleri ile onları olgunlaştırdı. Zaman zaman fikir ayrılığına düşmüş olsak da Soner Yalçın ile dostluğun, arkadaşlığın onurunu ömrümün sonuna kadar yaşayacağım. Yeni nesil örnek gazetecilerden söz etmişken, Yeniçağ'dan Murat Ağırel'in hakkını teslim etmeliyim. Sağlık sorunları yüzünden yeni kitabını okuyamadım. Kısa sürede Türkiye'yi sallayacak.
Dönelim yeniden Odatv'ye... Sözcü Gazetesi'ni susturmak için don lastiği gibi sürdürülen dava kamu vicdanını kanattı. Doğrusu Odatv'ye "Operasyon"u bekliyorduk. Ard arda açılan davalar kapatmanın ayak sesleri idi. Peki kapatılınca ya da internet erişimi yasaklanınca her şey süt liman mı olacak? Kararın hemen ardından Odatv "Hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz" açıklaması yaptı. Yasaklar, toplumla inatlaşmalar her zaman geri tepmiştir. Odatv yarın bir başka isimle yayına geçtiğinde yine Türkiye'nin bir numarası olur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!..
Canım memleketimde gazetecilik yapmanın bedeli ağırdır. Malumunuz Yeniçağ'ın binasına saldırdılar. Yazarlarına operasyon yapıp gözaltına aldılar. Yetmedi bu satırların yazarı dahil evlerimizin önünde saldırıya uğradık. Ağır yaralar aldık. Korkutup, sindirebildiler mi? Susturabildiler mi? Aksine okuyucularımızla bütünleştik. Yeniçağ'ın internet sitesi kısa sürede Türkiye'nin gündemini belirleyen, en çok takip edilenlerin önüne geçti. Youtube kanalının da atılım yaparak ilk sıralara yükseleceğinden eminim.
Değerli okuyucularımız yazıların seyrekliğinden şikayet ediyor. Haklılar! Sağlık sorunlarının yanında uzun süredir titizlikle çalıştığım kitabı yeni tamamladım. Hatta geç bile kaldı. Ankara Kitap Fuarı'nda imza günüm yok. Ve Murat Ağırel yaşadıklarının ardından programında bir değişiklik olmadıysa yeni kitabını bugün Ankara'da imzalayacağını daha önceden duyurmuştu. Gazi Üsteğmen Bahaddin Seçgin'in "Hendeklerde Vurulduk" kitabını mutlaka okuyun. Hatta fuar organizasyonları bu kahraman kardeşimizi "Onur konuğu" olarak davet etmeli. Ve geçtiğimiz yıl bu günlerde "Sırbende"yi yazmıştım. Özlem Binel ismini bir kenera kaydetmenizi önermiştim. "Kulu sevmekle başlar, hakikate ulaşan yol" diyen Özlem Hoca, İnkilap Yayınlarından "Ay Işığım"ı çıkardı. Müthiş bir roman... Tasavvuftan, vatan aşkına... Aşka dair öyle güzel betimlemeler var ki; "Aşka aşık olursunuz!"
Önümüzdeki günlerde "Ay Işığım"ı detaylı yazacağım. Cumartesi 13.00'den itibaren imzası var Binel'in... Pazar günü 17:00'de söyleşisi... Sıkıntılı, zor günler yaşarken "Ay Işığım" ile rahat bir nefes almanın tam zamanı...