O zaman biz ya kâfiriz ya münafık!

Seçimleri aldıktan sonra yapılan balkon konuşmalarındaki, “Milletin tamamının Cumhurbaşkanı” olacağına dair verdiği sözü Erdoğan bari hiç olmazsa bir hafta olsun tutabilseydi. Tarafsızlığı iki gün bile sürmedi.
Bunun böyle olduğunu, AKP’nin ulaştığı oy oranının beklentilerin altında kaldığı eleştirilerine “Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler olmuştur. Bizi de yüzde 52 destekledi” dediğini Cumhuriyet’in manşetinden okuyunca anladık. “Bu kadar da olamaz” dedik ve AKP cenahından hatta bizzat Erdoğan’ın ağzından, “Biz hiç böyle bir şey söyler miyiz?” demesi için boşuna bekledik. Neredeye bir hafta geçti, tık yok.
Biz de bu yazıyı yazmak zorunda kaldık.
Yazmak zorunda kaldık çünkü hedef doğrudan biziz.
Yani seçimlerde Erdoğan’a oy vermeyen herkes.
Malûm, Peygamberimiz(s.a.v.)’in “Mekke” ve “Medine” olmak üzere iki dönemi var.
Mekke döneminde Peygamberimizi desteklemeyenler Ebu Cehil ve hempaları. Erdoğan bizi şimdi Ebu Cehil ve onun yanında saf tutanlardan olarak mı görüyor?
Yani bize kâfir mi diyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı AKP’nin diyaneti değil, milletin ve İslâm’ın diyaneti ise bu sözlere bir açıklık getirmeli.
Ve Erdoğan da bir Müslüman’a kâfir diyenin İslâm’daki durumu nedir, İmam Hatip Lisesi bilgilerine güvenmeden, fıkıh kitaplarına müracaat etmeli. Bu iş, danışmanlara ve havuz medyası yazarlarına bırakılamayacak kadar hayatî bir iştir çünkü.
Diyelim ki, “Biz kimseye kâfir demedik” şeklinde bir düzeltme yapıldı, bir özür beyan edildi, içten de tövbe yapıldı.
O zaman mesele Peygamberimizin “Medine dönemine” uzanıyor. Mekke’de bunalıp Medine’ye hicret edenlere Muhacir, onları bağrına basıp, malını mülkünü Muhacir din kardeşleri ile paylaşanlara da Ensar dendiğini Erdoğan çok iyi bilir.
Muhacir’in de Ensar’ın da tamamı Peygamberimizi destekleyenlerdir.
Yalnız bir istisna vardır.
Ensar’dan bazıları “destekliyormuş gibi” görünüp İslâm’ın, Resulullah’ın aleyhinde çalışıyordu.
İşte bunlar “münafık” lardı. İslâm’da münafıkın konumu kâfirden daha aşağıdır.
“Peygamber Efendimizi bile desteklemeyenler olmuştur” diyen Erdoğan’ın cümlesini ne taraftan şerh ederseniz ediniz karşımıza yukarıdaki sonuçlardan biri yahut her ikisi çıkacaktır. Bu beyan, tevil götürmeyen ve söyleyeni ahrette çok çetin sıkıntılara sokacak olan talihsiz bir ifadedir.
Dahası...
Bir insan, bir Müslüman ahlak olarak Peygamberimize benzemeye çalışır. Mesela hırsızlık yapan kendi evladı da olsa kolunu kesmekten kaçınmaz. Bir Müslüman’ın Peygamber ahlakı ile ahlâklanması gerekirken, dünya ve liderlik bahislerinde kendini Hz. Muhammed(s.a.v.)’le mukayese etmesi, düşünülmesi, akıldan geçirilmesi dahi tehlikeli bir husus değil midir?
Gelin görün ki, biz bunlara alıştık.
Çünkü bu hükümetin içerisinde, “Mekke’nin fethinde Peygamber gururlandı, biz o kadar iş yaptık gururlanmadık” diyen Bakanlar ve o Bakanlara ses çıkartmayan o kişileri atamış olanlar var...
Son söz olarak diyoruz ki...
AKP severler, bir kendisini desteklemedikleri için muhalifleri kâfir yahut münafıklıkla itham kokan Erdoğan’ı, bir de bu sözler karşısında kendini bu şekilde savunan muhalifleri dinlesin ve İslâm’ın terazisinde tartsın ve safını ondan sonra belli etsin; bu bizim onlara kardeş tavsiyemizdir...

Yazarın Diğer Yazıları