O savcı ben gazeteci

Fenerbahçe Alanyaspor maçından sonra Feneryolu Mahallesi'ndeki bir restoranın otopark çıkışında arkasındaki aracın korna çalmasına sinirlenen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen aracından inerek tepki gösteriyor.

Korna çalan araçtaki iki kişi de inince kavga ediyorlar.

İşçimen'e yumruklu saldırıda bulunan Erol Gök ile araçta bulunan ve önceki gün gözaltına alınıp adli kontrolle serbest bırakılan Tayfun Tahsin İlgün tutuklanarak cezaevine gönderiliyor.

Önce şunu vurgulamak lazım:

Türkiye’de trafikte her gün belki yüzlerce belki de binlerce benzer kavga yaşanıyor.

Sonra şunu sorgulamak lazım:

Erol Gök ve Tayfun Tahsin İlgün adlı şahıslar tartışıp yumrukladıkları kişinin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olduğunu nasıl bilebilirlerdi?

Medyadan hesap da sormam gerekiyor:

Tüm haberlerde Yargıtay Cumhuriyet Savcısının “saldırıya uğradığı” yer alıyor.

Bu tam bir dezenformasyon.

Çünkü adı saldırı değil kavga.

Çünkü İşçimen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olduğu için saldırıya uğramıyor.

Soruyorum:

Hangi sokak kavgasında attıkları yumruk ya da yumruklar nedeniyle tutuklamalar yapılıyor mu?

Kanuni boyutu:

Kavgaya karışan hakim ya da savcı olunca yumruklayan kişi ya da kişiler tutuklanır diye bir hüküm mü var Türk Ceza Kanunu’nda?

Gelelim sözün özüne.

15 Ocak 2021’de Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan eski AKP milletvekili Selçuk Özdağ ile aynı gün siyasi suikasta uğradık.

Çünkü; Özdağ söyleminde Devlet Bahçeli’yi eleştirmiş ben de yayınlamıştım.

Ülkü Ocakları Ankara Şubesi’nin eğitim sekreteri liderliğindeki 5 kişilik ekip Özdağ’ın kafasına demir çubukla vurarak öldürmek istedi.

Ülkü Ocakları Ankara Şubesi’nin il sekreteri liderliğindeki 4 kişilik ekipten üçü evimin önünde bana arkadan saldırdı ve boynuma odunla vurup yere düşürdü.

Pazar arabası ile kendimi savununca üç kişi arkalarına bakmadan kaçtılar.

Şoför koltuğunda oturan il sekreteri ise aracı hızla kaldırıp bana çarparak öldürmek istedi.

Kendimi yana çekmeme rağmen sağ yanımdan çarpasından kurtulamadım ve yerde yuvarlandım.

Sol kulağımda ve daha sonra da sağ kulağımda çınlamaya neden oldu odunlu vuruş.

Ayrıca sol omuzumda da hala acısını çektiğim yırtık meydana geldi.

Şunu da vurgulayayım ki defalarca muayene eden adli tıp ve mahkemeye heyeti beni Ankara Üniversitesi İbni Sina hastanesine sevk etti.

Kulak Burun Boğaz doktoru dedi ki;

  • “Saldırıdan önce yapılan işitme testiniz var mı?”

Dedim ki; Hocam kulak çınlamam hiç yoktu. Saldırıya uğrayacağımı bilseydim elbette yaptırırdım.

Omuzumdaki yırtık ise tam bir trajikomik.

Omuzumdaki yırtığın tespiti için Ortopedi uzmanı teşhis koymalıydı.

Beni Fizik tedavi ve rehabilitasyon servisine sevk ettiler.

Oradaki uzmanlar da “biz teşhis koyamayız, tedavi ederiz” diye şaşırdılar.

“Ortopediye gidin onlar teşhis koysun” dediler.

Mahkemenin sevk evrağı ile Ortopedi uzmanına gittim durumumu anlatınca dedi ki;

  • “Bizim servisimize sevk yok. Muayene etmem.”

Aradan 3,5 yıl geçti dosyam hala adli tıp raporunun kesinleşmesini bekliyor.

Gelelim sonuca:

53 yaşındaki Necip Cem İşçimen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı.

Ben de 55 yıllık gazeteciyim.

Her ikimiz de eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.

Kavgada yumruk atanlara tutuklama var.

Öldürmek kastı ile bana saldıranlara tutuklama yok.

Şunu da vurgulayayım:

Korna çalan ve kavgada vatandaş İşçimen’e yumruk atan magandaları da şiddetle, nefretle kınıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları