O iş öyle kolay değil!

Türkiye'yi politikasızlaştıracaksın…

Türkiye'yi ordusuzlaştıracaksın…

Türkiye'yi yargısızlaştıracaksın…

Türkiye'yi itibarsızlaştıracaksın…

Türkiye'yi vicdansızlaştıracaksın…

Türkiye'yi sadakatsizleştireceksin…

Türkiye'yi liyakatsizleştireceksin…

Türkiye'yi kültürsüzleştireceksin…

Türkiye'yi eğitimsizleştireceksin…

Türkiye'yi umutsuzlaştıracaksın…

Türkiye'yi kahramansızlaştıracaksın…

Türkiye'yi milliyetsizleştirmeye baş koyacaksın…

Sonra da çıkıp, "Dostlarım dün bitti, geçti gitti" diyeceksin;

Yok öyle yağma!

Dün bitti ama "bugün" üzerindeki etkisi geçip gitmedi, "yarın"ımız bile bir oranda bedel ödemeye rezerveli.

"Açılım"la bitme noktasından alıp Türkiye'yi bitirme hayali kurabileceği bir noktaya taşıdığınız PKK'nın akıttığı kan sıcak hâlâ; yakıp kavuruyor değdiği bütün yürekleri.

"Analar"ın boşalan kucaklarını dolduracak bir "yeni gün" yok; kundakta babasız kalmış çocuklara gökten "baba" indirecek bir "gün" de doğmayacak asla;

Eksik kalacak bu ülke hep bir parça!

Keza, devleti ele geçirmeyi hedeflediğini ancak devleti ele geçirmesinden sonra anladığınız yahut "suç ortaklığı"ndan yırtmak için öyle olmuş gibi yaptığınız şu "FETÖ"..

Tasfiye mi ediliyor sahiden yoksa tasfiye mi ediyor sessiz ve derinden, o bile belli değilken elbet kevgire dönen "kurumlar"ın bazısı dayanamayıp yıkılacak bir gün üzerimize…

Durdurabilecek misiniz, iktidar aşkına ancak geciktirebildiğiniz o yıkımı "Bugün yeni bir gün" deyince?

Dün bitti ama dünün yanlışları belirliyor biraz da "yeni bir gün"de başımıza neyin gelip, neyin gelmeyeceğini…

Eh malum yanlış varsa bir de o yanlışı yapan(lar) olmalı değil mi; hıh işte, onlar o yanlışlarının sorumluluğunu üstlenmediği müddetçe "dün" kapanmamış bir hesap defteri olarak duracak önümüzde.

Bile bile lades…

Yanlış duymadım, yanlış anlamadım değil mi! Suriye'nin Türkiye sınırında kurulması planlanan kimine göre "güvenli", kimine göre "tampon" bölgeyle ilgili olarak aynen şöyle diyor iktidar sahipleri:

- ABD, bizi oyaladı.

- ABD, bize verdiği sözleri tutmadı.

Meali: ABD, bizi aldattı, kandırdı.

- ABD, terör örgütlerine silah yardımını devam ettiriyor. Meali: ABD, bize ihanet ediyor, sırtımızdan vuruyor, Türkiye için tehdit oluşturmaya devam ediyor.

Ve bütün bunlara rağmen…

Biz, "komşumuz Suriye"ye karşı, "ABD'yle müşterek hareket/harekat" kararı aldık.

***

Bu açıklama, "Bile bile lades" demektir.

Ve sen, seni aldattığını ve kandırdığını bildiğin bir sözde müttefikle, kendi güvenliğini riske atacak bir ittifaka "bile bile lades" dersen, "aldatıldık, kandırıldık" diyerek kurtulamazsın bu defa bunun siyasi bedellerini ödemekten!

ENKAZ…

Romandan uyarlanmış film deyince hemen hepimiz birkaç eser sıralayabiliriz sanıyorum, peki ya tam tersi?

Bugün örneğine pek rastlanmayan, benim hiç rastlamadığım biçimde, film senaryosundan uyarlanmış bir romandan bahsedeceğim size;

Enkaz.

Vural Çavuşoğlu'na, İstanbul Kısa Filmciler Derneği'nin, 2018 Yılı En İyi Senaryo Ödülü'nü kazandıran Enkaz, maliyet ve dağıtım sorunları aşılamadığı, daha doğrusu konusundan dolayı çekmeye cesaret edecek bir yatırımcı/yapımcı bulunamadığı için -şimdilik- romanlaştırılarak sunuldu kamuoyuna.

Bu özelliğinden ziyade, yarına hazırlık babında "büyük depremin izleri" haberleri ufak ufak yer almaya başlamışken bültenlerde, "günün anlam ve önemine uygun"luğundan dolayı konu etmek istedim köşeme. Zira, "Enkaz", 17 Ağustos 1999'da, Gölcük'te başlayan bir hikaye…

Donanmanın hem kendini, hem sivil halkı kurtarma gayreti, günler sonra yıkıntılar altından sağ kurtarılan 3 aylık bir bebek, onu sahiplenen pırıl pırıl bir çift, ruhunu şeytana satmış bir gazeteci, "özel yetkili" bir hakim… Bir afet, bir mucize, bir dava, bir ölüm…

Dram, aksiyon, macera, gerilim…

Derken…

Finalini Silivri'de yapıyor kitap kötü bir sürprizle.

"Sürprizler" içermesi, okuyucu tek başına roman olabilecek bir hikayeden alıp, keskin virajlarla bambaşka bir hikayeye sürüklemesi ayrı, ilhamlarını gerçek hayattaki emsallerinden aldığı aşikar kahramanlar arasındaki bağların, bağlantıların örgüsü ayrı ustalıklı…

Senaryodan dönüştürüldüğü için bol diyaloglu, travmatik ama kolay okumalı…

Roman olarak da tavsiye ederim ama galiba filminin çekildiğini görmeyi daha çok isterim.

Yazarın Diğer Yazıları