O gün herkes AKP’li olacak!
Başbakan Erdoğan, kafasındaki gelecekle ilgili taşları öylesine ustaca döşüyor ki o gün geldiğinde herkes AKP’li olacak. Ülkücüler de mi demeyiniz. Erdoğan’ın girdiği bütün seçimlerde ve son referandumda olduğu gibi en çok AKP’li de ülkücülerden olacak! Hatta daha da ileri gideyim bu gidişle kala kala Türkiye’de üç parti kalacak.
Biri AKP, ötekisi CHP.
Üçüncü parti ise ne a) MHP, ne b) BDP olacak.
Üçüncü parti; c) “Hepsi” yani bu iki partinin dışında kaç parti varsa onlar olacak.
Ya seçime giremeyecekler ya seçime girseler de bir varlık gösteremeyecekler.
Şu söylenenler, görünen Türkiye tablosu karşısında ne kadar “uçuk şeyler” öyle değil mi?
Amma biz daha dün dile getirilen daha beter nice “uçuk şeylerin” bugün birer Türkiye gerçeği haline geldiğinin ve hatta öteye bile geçtiğinin şahitleri olarak bugünlere geldik.
Hani bir zamanlar ANAP diye bir parti vardı. Trilyonlar ondaydı, en modern parti binası onlarındı. Bütün zenginler ANAP’lıların çevresinde pervane oluyor, Semra Hanım’ın “Papatyaları” iş âleminde, Efe’cikleri borsada köşe dönmeceler oynuyorlardı.
Bıçaklarının tersi de kesiyordu, yüzü de. Şimdi ne ANAP var, ne ANAP Genel Merkezi. Her şey sıfırlandı, haczedildi, hatta bu tantananın mimarı Özal bile muhtemelen zehirlendi. Velhasıl, ne oldum dememeli, ne olacağım diye de düşünmelidir.
Bunca lafı niye ettik?
Yani nasıl olacak da herkes AKP’li olacak?
Dostlar, bunun saklısı gizlisi yok, Erdoğan açıkladı. Türkiye tıpkı ABD’deki gibi başkanlık sistemine hazırlanıyor. Başkanlık sistemine karşı çıkanları ise Erdoğan, “Ben onların korkusunu anladım. Başkanlık sistemi geldiğinde Türkiye’de iki parti kalacak, karşı çıkış bundan” diyor. Burada “Anladım” demesi “ustalığından”! Çünkü “anladığı” için değil, taşları zaten “iki partiye göre döşediği için” bunun böyle olacağını görüyor, biliyor. Ne diyor parti kurmayları, başkanlık seçimlerinde en az yüzde 65 oy alırız. Doğru söylüyorlar. Demek ki düşünülmüş, ince ince hesaplanmış organize işler bu işler...
Birlikte düşünelim...
Başkanlık sisteminde kaç parti aday gösterirse göstersin ve bu adayların sayısı ne kadar fazla olursa olsun, son turda iki aday yarışmayacak mı? Yarışacak! Bu turlar sonunda son ikiye AKP adayı ile CHP adayı kalmayacak mı? Kalacak! O zaman ülkücü, CHP adayına mı oy verecek, AKP adayına mı? Hiç şüpheniz olmasın kendini sağcı, muhafazakâr ve İslâmcı kabul eden yüz kişiden en az 95’i AKP’nin adayına oy verecek. Yani o gün herkes AKP’li olacak.
Bu bir seçim böyle, iki seçim böyle, diğer partililer AKP’nin safına katacak.
Türkiye’de hâlâ devlet imkânları ile doyma ve zengin olma geçer akçe olduğu için, işin içine çıkar girecek, mücahitler nasıl müteahhit oldu ise ülkücüler de müteahhit, müteahhit olamasalar bile taşeron olarak ayakta durmaya çalışacaklar.
Ayrıca...
Başkanlık sistemi geldiğinde bir gün, hiç tahmin etmediğiniz bir partinin genel başkanının AKP ve CHP listelerinden Meclise girdiğine şahit olursanız, şaşırmayınız. Ayrılıkçı tabanın yüzde 5-6, ülkücü hareketin yüzde 12-13 oyunu almak için ne pazarlıklar yapılacak şimdiden bilemezsiniz.
Geçmişte olmadı mı, bölücüler de ülkücüler de Erbakan’ın partisinden Meclis’e girmediler mi? Bir kere olan yine olur! Efendim o gün şartlar öyleydi, şöyle bir mecburiyet vardı, falan-filân...
Gelecekte de şartlar dolayısıyla öyle yapılması gerektiği söylenir, bu böyle devam eder.
Nereye kadar...
Türkiye’nin maddi ve manevî imkânları tükenene, insanımızın dayanma gücü sıfırlanana kadar...
Bunları niye yazdık?
Devlet Bey, yeni anayasa çalışmaları için ziyaret eden Meclis Başkanı’na, “Masada kalacağız!” taahhüdünde bulunmuş. Bütün bu gelişmeler olurken MHP kurmayları, Erdoğan’ın Öcalan’la görüşüyoruz sözüne kafayı takmış, bağırıp çağırıyor. Amma aynı Erdoğan’ın “Başkanlık sistemi Türkiye’de iki parti bırakacak!” demesine dişe dokunur hiç ses çıkarmıyorlar.
Ya tehlikeyi görmediler ya Devlet Bey’in, “Masada kalacağız!” sözü, tıbbi bir ifadenin siyasete yansıması, yani, olacağı gördük, kabul ettik itirafı da, biz anlayamadık...