Neyi Oylayacağız?
Ne tuhaf.. Çok değil bir iki seçim öncesine kadar MHP, Kılıçdaroğlu ile birlikte AKP'ye karşı kampanya yürütüyordu.
Karşı rakip iktidardı. İktidar yani AKP!
Dün CHP iyiydi, vatanseverdi. Bahçeli'nin yol arkadaşıydı.
Her ikisi Türkiye'yi kurtarmaktaydılar.
MHP bugün de Türkiye'yi kurtarıyor; ancak saflar farklı.
Burada değişen CHP ve AKP değil.
MHP!.
MHP, 2002'den 7 Haziran seçimlerine kadar AKP'nin yenilir yutulur değil, amansız düşmanı imajını vermekteydi.
Sonra ani bir dönüş yaşandı.
Aynısını 2001'den sonra da yapmıştı.
Rahmetli Ecevit'in önünde düğme iliklemekle eleştirilen, sadık dost imajı veren Bahçeli'den, Koç Yaylasından Türkiye'ye seçim çağrısı yapan Bahçeli'ye dönüştüğünde hiç birimiz anlam verememiştik.
O tarihten sonra Ecevit öteki oldu.
Şimdi de CHP..
Diyorlar ki, AKP ile uyum sağlanamadı.
Nasıl sağlansın?
MHP lideri, yıllar içinde hepimizin zihnine öyle bir AKP çizdi ki, bilinçaltımız, bilincimizi zorluyor: "Gidemezsin" diye.
Eğer Cumhur ittifakı milliyetçileri tabanda kendi arasına katamıyorsa sebebi bellidir.
Düşmanlaştırma siyasetinin faturası karşılarında duruyor.
***
VATANSEVERLİK Mİ OYLANACAK?
Şimdi yaptıkları konuşmaları vatanseverliğe bağlıyorlar.
CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi vatan karşıtı. Hatta düşman, bunlar da onlara karşı vatanı koruyan kahramanlar. Ortada bir beka (gelecek) meselesi var ve bunlar düşmanla savaşarak bekamızı kurtarmağa çalışıyorlar.
Peki, seçmen neyi oylayacak?
Vatanseverliği mi?
Elbette hayır..
Seçmen şehirleri, beldeleri, köy ve kasabaları yönetecek adayları ile partilerinin politikalarını oylayacaklar. Üstüne biraz da ekonominin yıkımını koyabilirsiniz.
***
İNANÇLAR AKIL TUTULMASI.
İster ideolojiler olsun isterse dini inançlar, kitle kontrol aracı olarak kullanılıyor. Bunun en büyük ve kapsamlı örneği FETÖ'dür.
Ordudan atılan ve tutuklananlara bakın.
Generallerden en alt subaylara kadar yüzlerce insan..
Bunların akıllarını, düşüncelerini ve davranışlarını kısaca zihinlerini kim yönetiyor?
Sadece ve sadece bir kişi: FETÖ!
Önce onları din üzerinden kendi ruhaniyetine inandırıyor sonra neredeyse bir ülkenin ordusunu kontrol edecek hale geliyor.
Sadece ordu da değil.
Emniyet ve Adalet sistemini de.
Eğitimi ve diğerlerini saymıyorum bile.
Bunun bir benzerini DHKP/C yapıyor. Marksizm üzerinden devşirilen militarist sürüye dönüştürüyor..
Onlar da ideoloji üzerinden bağlılarına istediklerini yaptırıyor.
Bunun bir başka örneğini milliyetçiler üzerinden yapmak istiyorlar. Ancak, ülkücü-milliyetçiler, sürü olmadıklarını her fırsatta haykırıyor.
Bu durum, Türk milliyetçilerinin belirli siyasi merkezler tarafından istenildiği gibi kullanılamayacağının göstergesi.
Peki, milliyetçiler neden tek kişinin kullanacağı bir sürüye dönüşmedi? Bunun irdelemesi ayrıntılı bir analizi gerektiriyor.
Ancak Cumhur ittifakının tam "konsolide" edemediği ülkücü irade, bir zamanlar ayaklar altına alınan kutsallarının acısını halâ tüm tazeliği ile hissediyor.