Ne yaptın sen Kılıçdaroğlu!..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu MHP’nin “çatı aday” önerisine destek vererek aslında düşman denize döküldükten sonra Atatürk’ün
yaptığını yaptı.
Mustafa Kemal’in Türkiye’nin geleceğinde (o yıllarda temelleri atılmakta olan) Siyonizm’in Türkiye uzantılarının değil, Mehmet Akif ve arkadaşlarının olmasını istemesi gibi Türkiye’nin geleceğinde Erdoğan’ın değil Ekmeleddin İhsanoğlu’nun olmasını istedi.
13 Kasım 2012 tarihinde bu sütunlarda sizlerle paylaşmıştık..
Şeyhülislam Sabri Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır ve Mehmet Akif, Ömer Nasuhi Bilmen ve Hasan Basri Çantay’ların sohbet arkadaşı Prof. Dr. Ali Özek’in hatıralarından İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Ramazan Yıldızoğlu nakletmişti:
Mustafa Kemal’i ilk zamanlarda hocalar, müftüler destekledi. Savaşı beraber kazandılar. O da onlara bir değer veriyordu. Sabataistler o zaman Mustafa Kemal’e Hasan Basri Çantay grubu bu işi başaramaz telkininde bulunuyorlardı. Sanki kendisi de o kanaatte olan Mustafa Kemal bütün bunlara rağmen bu gruba “hükümeti kurma görevi” verdi. Bahsi geçen hatıraların kaleme alındığı kitapta yazılanlara göre Mustafa Kemal bu beceriksizliğe çok üzülüyor ve kızıyor. Çantay, “Bu işi başaramadık” der dururmuş.
Ömer Nasuhi Bilmen Hoca da eski dönem mevzuları açıldığında, ‘Kabahat bizdedir’ dermiş.
Dr. Yıldırım’ın eserinden Yenişafak gazetesinden yapılan alıntıya devam edelim:
‘Ömer Nasuhi Hoca, her zaman eski dönem mevzuları açıldığında, -Kabahat bizdedir- derdi.
O senelerde, 1921’den sonra galiba, Mustafa Kemal iyice güçleniyor. Birçok olay baş gösteriyor. Oralarda çok sert davranıyor ve başarıyor. Sabataistler o sırada Mustafa Kemal’in etrafında yerlerini almış zaten. O dönemde üç tane grup var.
* Biri Dr. Rıza Nur grubu. Şamanist olmak istiyorlar. Onlar ırkçıydı, Türklerin dini Şamanizm diye bir yola giriyorlar.
* Mustafa Necati o zaman Milli Eğitim Bakanı’ydı. O da Hıristiyan olalım diyor.
Mustafa Kemal ve arkadaşları da biz ne Hıristiyan’ız ne de Şamanistiz. Biz Müslüman’ız ama reform yapacağız diyorlardı.
Mustafa Kemal, Rıfat Börekçi’yi Diyanet İşleri Başkanı yapıyor. Protokoldeki yeri de Başbakan’dan önceydi. (..) Bu bana göre bir mana ifade ediyor.’
Ali Özek Hoca anlatmaya devam ediyor:
‘Mustafa Kemal, Mehmet Akif’in de bulunduğu dindar gruba hükümeti kurma yetkisi veriyor. Yani o günün muhafazakâr milletvekillerine hükümeti kurun diyor. Başbakan olarak kimi düşünüyorlardı, onu bilmiyorum ama herhalde Hasan Basri Çantay’ı düşünüyorlardı. -Bu görev bize verildi. Biz de toplandık fakat hiç kimse görev kabul etmedi. Mehmet Akif’e Milli Eğitim Bakanlığı’nı teklif ettik, kabul etmedi. Bir gün, sabah ezanı okununcaya kadar yalvardık. Gene de kabul etmedi. O yüzden kabahat bizdeydi. Eğer hükümeti kurabilseydik bu işler böyle olmazdı.’
Kılıçdaroğlu ve MHP de Yahudilerden Cesaret Ödülü almış, soyu haham dolu Barzani’yi Diyarbakır’da “Kürdistan’a hoş geldiniz” diye karşılamış ve onunla gurur duymuş, 800 kilometrelik Suriye-Türkiye sınırını mayınları temizleme bahanesiyle İsrail’e devretmek istemiş Erdoğan’ın karşısına Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkardı, İhsanoğlu da, “Ben bu adamla baş edemem” diyerek Akif ve arkadaşlarının pozisyonuna düşmedi...
Ve yarış başladı...
Takdir milletin.
Bakalım millet Akif’in yaptığı gibi yapıp meydanı Yahudi Cesaret Ödüllü Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı’na mı bırakacak, yoksa “Buraya kadar” deyip, Türkiye’nin 36 etnik yapıya bölünmesinin önüne geçecek bir duruş mu sergileyecek?