Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Ne gam, demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak!

Adam profesör olmuş, hem de hatırlı cinsinden edebiyatçı. Milletin önünde; “geçmiş zaman içinde beni haksız yere işimden attıklarında, kızım göz yaşlarını tutamamıştı. İşte bunun için oyum evet olacak” diyormuş. Profesörün nefsinden ibaret şu dünyasına bakın. Bugün akan göz yaşlarına, hem de şehidin kanıyla karışık gözyaşlarına, ateş düşen ocaklara, hukuk adına işlenen cinayetlere, zulümlere, “evet” dediği şeyin ne olduğuna bakmadan ve bütün bunların baş sorumlularına aldırmadan “evet” diyecekmiş.
Ne gam, demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak.
Medyada manşet olmuş, iktidar PKK ile anlaştı diye. AKP’de derin bir sessizlik. Nihayet “Medya ve Tanıtım Başkanlığı” imzasıyla bir açıklama yapılmış: “AK Parti’nin ve AK Parti hükümetinin illegal bir örgütle masaya oturması, müzakere yapması söz konusu değildir ve olamaz.” Altında kişi ismi olmayan bu açıklamayı (!) beğendiniz mi? İdam mahkumu teröristbaşı Abdullah Öcalan, bölücü terör örgütü “illegal bir örgüt” adını almış. Yoksa sayın demediğine şükredelim mi?
Bu acayip açıklama (!) korkunun mu, anlaşma yapıldığının mı, yoksa ikisinin de mi onayı, belli değil. Hükümet cephesi sus-pus. Burnundan kıl aldırmayanların bu kadar hayati önemdeki bir meselede sessizliği, sükut ikrardan gelir sayılmaz mı?
Ne gam, demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak.
1982 Anayasasında bugüne kadar 110 değişiklik yapılmış. Ama “faşist darbe” anayasası ve “darbe ile hesaplaşma” gündemin tepesinde. 1987’den bu yana her meclis anayasayı, hem de AB isteklerine göre ve mutabakatla değiştirmiş de, nedense “faşist ve darbe” yönünü görüp düzeltmeyi akıl edememiş. Buna AKP’nin 2004, 2005, 2006 ve 2007 değişiklikleri de dahil.
Bunun da sebebi var; bu defa işler karışık. Sıra “Açılım” bayrağının burca dikilmesine gelmiş. Yargı da ele geçti mi, kimlikmiş, temellermiş hepsine elveda. Ama “Darbeyle hesaplaşma” sütresine ihtiyaç varmış.
15’inci maddenin “sütre” görevi yaptığını göremeyip, hak arama kapısı sananlar varsa vay onlara. Şahsi bir meseleyi, hayati önemde bir milli meselenin önüne alabiliyorlar. Sonra hukukçuların, değişikliğin hem geriye (makable şamil) işlemeyeceğini, hem de zaman aşımına uğradığını anlattıklarının farkında değiller.
Ne gam, demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak.
Ülkede herkes dinlendiğini düşünüyor. Eşiyle dostuyla, evde ailesiyle konuşurken endişe içinde. Sabah kalkınca medyada kimin özel hayatı teşhir edilecek, piyango kime vuracak belli değil. Aile mahremiyeti kutsalmış, dokunulmazmış aldıran mı var?
İpin ucu öylesine kaçmış ki, dinleme çeteleri, şirketleri kurulmuş; parayı veren düdüğü çalıyor. Siyasetçi, iş adamı, hakim, savcı, asker, sivil hepsi topun ağzında. Şantaj malzemeleri pazara çıkmış. Sonra da suçlu olsun olmasın, yasal veya değil bir yığın dinlemeler, medyada çarşaf çarşaf çıkıyor. Davalar açılsın açılmasın, duruşmalar başlaşın başlamasın fark etmez. Bu pazarda mahkumiyet de olur, hatta infazlar da.
Dahası suçunuzun ne olduğunu bilmeden cezaevlerinde yatarsınız da soran sual eden de olmaz. Aylar yıllar birbirini kovalar, yalnızlık içinde beklerken Azrail ziyarete de gelebilir. Aile düzenleri bozulur, fakr-u zaruret içinde, itibarlar erozyona uğrar mahvolur. Bu çarktan kimler geçmiyor ki. Resmi kurumlar, devletin en önemli makamındakiler, ilim irfan ehli kişiler, tanınmış iş adamları hepsi lif lif edilebilir. Suçlu avında er kişinin başına neler gelir bilinmez.
Ne gam, demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak.
Partide, hükümette, mecliste, sandıkta demokrasi olmazsa, her yerde tek adam iradesi hüküm sürerse, ülke asla demokratikleşemezmiş. Bir kısım yetkililer hain teröristlerle pazarlığa oturup, bölücü terör örgütünün desteğiyle anayasayı değiştirecekmiş, meşruiyet bunun neresindeymiş fark eder mi?
Bir saldırıda 4 polisimiz şehit edilmiş de, sabrı taşan halk galeyana gelerek terörü kınamış, İçişleri Bakanı polisimizi şehit eden katiller ve işbirlikçilerinin değil de, halkı kimlerin tahrik (!) ettiğinin peşine düşüp, en tecrübeli istihbaratçıları oraya göndermiş, vatandaş arasında hafiyelik başlamış. Vatan hainlerine ve cinayetlerine bakış böyleymiş.
Şehitlerin ocağına ve milletin yüreğine bir daha ateş düşmüş...
Ne gam demokratikleşiyoruz ya, sen ona bak.
Soralım, hukukun, egemenliğin ve demokrasinin namusunu kirletenlere ne demeli?

Yazarın Diğer Yazıları