Tartışmayı bile tartışmadığımız paralel günler yaşıyoruz. İzler bir birine öylesine karışmış ki kimin nereye gidip, nereden geldiği belli değil. Hukuksuzluk had safhada. Lafa gelince "FETÖ ile mücadele" icraatta fiyasko. Geçtiğimiz gün İstanbul'da devam eden davada Nazlı Ilıcak için müebbet hapis cezası istendiğine tanık olduk. Nazlı Hanım 72 yaşında, doğal olarak refleksleri yavaşlamış. Koku alma, çark etme konusunda ağır kalması hayatın olağan akışı içinde normal. Bir dönem ekranlardaki ortağı Nagehan Alçı ise yaş itibarıyla Ilıcak'tan hayli genç. 17-25 Aralık'tan sonra vaziyetin vahametini kavrayıp ani bir U dönüşü ile safını değiştirdi. Aksi halde Nazlı Ablasının koğuş arkadaşı olabilirdi. Ilıcak'ın içeride olması Nagehan Alçı'nın dışarıda olması ile iş bitmiyor.
***
Darbe girişimi davalarının bir bütün olarak görülmesi üzerine bu sütundan defalarca örnekler vererek yazdım. Nazlı Ilıcak, Ahmet-Mehmet Altan, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtaz'er Türköne, Şahin Alpay gibi isimlerin yargılandığı "Medya Yapılanması" davası bana hiç de inandırıcı gelmiyor. Kimileri "milat" olarak 17-25 Aralık'tan dem vuruyor. Suçun tarihi olmaz. Hele de söz konusu terör ve insanlık suçu ise zaman aşımı kavramı ortadan kalkar. FETÖ'nün en eskilerinden Nurettin Veren'in itirafları daha önce yaptıklarını ortadan kaldırır mı? Peki ya Hüseyin Gülerce... Şimdileri bilirkişi edalarıyla fetösavar kesiliyor. Nazlı Ilıcak'tan daha mı masum?.. Latif Erdoğan diye bir isim var ki, sümüklü şarlatanın yıldızını parlatanlardan... FETÖ tescilli bir terör örgütü ise, en masumu yardım ve yataklık suçunu bunlar işlemedi mi? On yıldan fazla "Emniyet İmamı" olan Kemalettin Özdemir özgürce geziyor dışarıda. Tayyip Erdoğan'ın deyimi ile "akıllıları kaçtı aptalları yatıyor" anlayışına dair bir sürü örnek var. Madem örgütün medya yapılanması yargılanıyor. Peki öyle ise Zaman'ın yıllarca Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ekrem Dumanlı nerede? Zaman'dan önce Radikal'e terfi ettirilip, ardından Hürriyet ile taçlandırılan Eyüp Can nereye kayboldu? Önder Aytaç, Emrullah Uslu, Adem Yavuz Arslan, Tuncay Opçin gibi örgütün beyin takımı dışarıdayken Nazlı Ilıcak ile Mehmet Baransu'nun hapiste tutulması ne kadar vicdani bilmem. Bildiğim ve bir türlü anlamlandıramadığım hususlardan biri de Fehmi Koru meselesi... Koru'nun yıllarca Zaman'daki yazar ve yöneticiliğini hatırlatmanın anlamı yok. Madem 17-25 milat... 17-25'ten sonra Abdullah Gül'ün mektubunu Pensilvanya'ya götüren Fehmi Koru gayet rahat. O mektubu Nazlı Ilıcak götürmüş olsaydı yine içeri girer miydi sorusunun cevabını muhatapları versin.
***
FETÖ ile mücadele yapılıyormuş gibi yapanlara bazı tavsiyelerim olacak. FETÖ'nün gazete ve televizyonlarında yıllarca ballı maaşlarla yazıp, program yapanlar soruşturuldu mu? Bankadan kredi alanlarla ilgili durum ortada iken sembolik miktarda para yatıranların başına gelenler de malum. Bu kuruluşlara reklam verenler incelendi mi? En önemlisi bir dönem bir milyonu aştığı iddia edilen abonelerin kaçı belirlendi. Bu abone listesi nerede? Toplu alımları yapanlar, abone adına para yatıranlar belirlendi mi? Elbette tüm abonelerin suçlu olduğunu kimse iddia edemez. Ancak Türkiye'nin en ücra köşesine kadar yayılan dağıtım organizasyonunun henüz çözülmediğini, bu konuda ucu birilerine dayanır diye çekince konduğunu biliyoruz.
Sonuç olarak kokuyu alanlar, refleksleri daha hızlı olanların maşallahı var. Her kaba sığıyorlar. Akılları, uyanıkları da yurt dışına kaçıyor. Burada kalıp kuzu kuzu sıranın kendilerine geleceğini bekleyenlerin yönetici kadrosunda olmadığı açık. Kullanılmış olabilirler ancak bu müebbet ile yargılanıp cezalandırılması anlamına gelmemeli. Evet masum değiller. İlerleyen yaşları, bozulan sağlıkları yüzünden en azından tutuksuz yargılanmaları gerekir. İtirafçıların bırakıldığını biliyoruz. İtiraf edecek bir şeyi olmayan pişmanlığını beyan ediyorsa ki, Nazlı Ilıcak bunu her duruşmada söylüyor. Kaldı ki O'nun da "aldanma" hakkı vardır. Erdoğan aldatıldığını defalarca söyleyip, Allah'tan af dilemedi mi? Nazlı Ilıcak da aldatıldığını, geç uyandığını ve çok pişman olduğunu vurguladığına göre bir an önce tahliye edilmesi gerekmez mi?
