Mutfak yangını sandığı da kül eder
Önemli araştırma şirketlerinden ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu'nun fikir değiştirdiğini gözlemledik. Daha çok kısa süre önce İYİ Parti'yi baraj altı bırakan Uslu, son değerlendirmesinde farklı laflar etti; "MHP ve Ak Parti'nin küskünleri İYİ Parti'yi barajın üstünde tutmaya yeter". CNNTÜRK'teki tartışmada bir başka araştırmacı Hakan Bayrakçı ise ilk günden beri aynı şeyleri söylemekte; "Meral Akşener ve arkadaşlarının baraj sıkıntısı olmaz".
Kudüs'le başlayan konuşmaların son bölümünde seçimler ele alındı. Bu konu daha fazla ilgi topladı. Anlamakta zorlandığım, rüşvet iddialarının nasıl olup da oylara etki etmeyeceği. Bu mümkün değil. FETÖ'den tutuklananların, işinden atılanların sayısı ortada. Bunlara Ak Parti'nin küskünlerini ve yakınlarını eklersek ortaya en az 2 milyon seçmen çıkıyor. Bunlar iktidar için kayıp değil mi? Yine İbrahim Uslu'ya göre genç seçmenlerin gelişi açığı kapatacak. Oysa, yine onun şirketi ANAR'ın araştırmalarına göre İstanbul ve Ankara başta büyükşehirlerin oy kaybında ana neden "gençlerin küskünlüğü". Uslu'nun çelişkisi ortada.
Erken seçim
ANDY-AR'ın patronu Faruk Acar, iddialı bir laf etti ve erken seçimin tekrar gündeme alındığını söyledi. Sadece yerel seçimin zamanında yapılacağını, başkanlık ve milletvekillerinin bir arada 2018 Ekim'inde yapılmasının planlandığına işaret etti.
En önemli tespiti ise, mevcut sıraya göre sandığa gidilirse Ak Parti için tehlike var şeklindeydi. Hele İstanbul ve Ankara'dan en az birinin kaybı halinde neler olabileceğini endişeyle anlattı. Bahsettiği "domino etkisi". Yani Erdoğan'ın yüzde 50+1'de zorlanacağının uyarısında bulundu.
Duygu birliği
Gündem Özel'deki tüm katılımcıların birleştiği nokta "projelerin artık oy getirmediği" idi. Bedrettin Dalan'dan başlanıp bugüne kadarki örnekler sıralandı.
Bu durumda partilerin göstereceği başkan adaylarının kişiliği ön plana çıkıyor. Halkın sevdiği, onlarla kaynaşan isimlerin devri açıldı. Seçmenle "duygu birliği" sağlayanların sandıktan çıkacakları ayan beyan ortada.
Hasan Akgün olayı
Bölgemden bir örnek vermek istiyorum. Büyükçekmece'de ikamet ediyorum. Buraya taşındığım günden beri aynı okul ve aynı sınıfta oyumu kullanıyorum. Fazla uzatmaya gerek yok; "Hasan Akgün"e. Anavatan'la başlayan başkanlığı bugün CHP çatısı altında devam etmekte. Buradaki seçmenler genel seçimde, parlamentoda tuttuğu oluşuma oy kullanır. Sıra belediye başkanlığına geldi mi Akgün mutlaka kazanır.
Merkezden yanlış müdahale olmazsa, önümüzdeki seçim de aynı sonucun çıkacağından kuşkum yok. Akgün'ün değişmeyen sloganlarına dikkatinizi çekerim. Tamamı sevgiden yana. En popüleri ise "Büyükçekmece'm, benim büyük ailem". İşte size "duygu birliği". Gelir kaynaklarını da kestiler. Organize Sanayi Bölgesi'ni koparıp, Esenyurt'a bağlamalarına rağmen hizmetler aksamıyor. Üstelik Büyükşehir ilk önce Büyükçekmece'nin suyunu ve elektriğini keser. Başkan bütün engellemelere rağmen çalışmasını sürdürür. Demek ki tüm partiler yerel seçimlerde adaylarını belirlerken Hasan Akgün'ü rol model almalılar.
Unutmadan önemli bir konuyu daha yazayım. Büyükçekmece Belediyesi'ndeki müfettişler artık demirbaşa kaydedildi. Hepsinin ellerinde birer lup açık arayıp duruyorlar!
***
Esas kriz kapıda
"O konu seçmeni etkilemez", "Bu da tesir etmez" kurusıkıları arasında esas yangını gören pek az. Mutfaktaki yangın her geçen gün büyüyor. Kilosu 23 liraya galeta, 525 gram niteliksiz peyniri 20.45 liraya satan Migros'tan söz etmeyeceğim. Onlara "Allah ıslah etsin" demekle yetineceğim. BİM ve A 101 gibi ucuz ve çok şubeli marketleri baz alacağım. Üstüne üstlük sahipleri Ak Partili. Onlar da ölçüyü kaçırdılar. Süt ürünlerinin etiketleri her hafta değişiyor. Daha iki ay önce 350 gramı 7.95 lira olan ürünler bugün 12.50 lira. Bakliyat aynı durumda. Geçen sene kilosu 4.95 lira olan nohut bu yıl 8.95. En önemli ihtiyaç maddesi sıvı çiçek yağdaki artış yüzde 40'ı geçti. Zeytinyağını hiç sormayın. Adeta roket yakıtı.
Gurur duyanlar!
Bunlar iktidarın sonunu belirleyecek en önemli unsurlar. İşçi ve memurun durumu malum. Emeklinin üç ayda bir ilaca yapılan zamlarla beli bükük. Ulaşımda zam üstüne zam. Akaryakıt ve doğal gazın faturaları meydanda.
Krizin büyüğü ise kapıda. New York'tan çıkacak "milyar dolarlık tazminatı" akla getirmek dahi istemiyorum.
Garibanın güçlükle yürüttüğü arabasına yapılan vergi zamları, Özal'ın "Orta direk" dediklerini de bitirdi. Bütün bunların müsebbipleri nasıl ortaya çıkıp oy isteyecekler? Hâlâ birileri "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan atıyorsa demek ki tuzları kuru...
...
DÜZELTME: Musa Öğün'ün TRT Genel Müdürlüğü döneminde "sen" diyen spikere verdiği ekrana çıkmama cezasının tarihini yanlış yazmışım. Doğrusu 1971 yılı olacaktı. Nazik mesajıyla uyarıda bulunan Mustafa İlanbey'e teşekkür ediyorum.