Mustafa Akıncı boşa kürek çekiyor
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, yeniden seçilebilmek amacıyla müzakere sürecini ve çökmüş-bitmiş federasyon çözüm modelini canlı tutmaya çalışmakta. Müzakereleri bahane edip Kıbrıs Türkü'nden yeniden görev talep edecek. Halbuki cumhurbaşkanı olarak performansından ve siyasetinden Kıbrıs Türkü memnun değil. Akıncı, Nisan ayındaki seçimde ilk turda sandıktan çıkamayacak evinin yolunu tutacaktır.
Crans Montana'da çöken federasyon görüşmelerinin ardından, aynı parametrelerde müzakerelere dönülmeyeceğini söylemesine, aynı konuları görüşerek değişik sonuçlar alınmasının mümkün olamayacağını bildirmesine rağmen, Akıncı çark etmiştir ve başarısızlığa neden olan BM parametrelerine sarılmıştır. Neymiş bu parametrelerle siyasi eşitliğimiz ve kararlara etkin katılımımız BM tarafından teminat altına alınmışmış… Akıncı, bilindiği üzere 1960 Ortaklık Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türklerinin karar almadaki basit çoğunluğa dayalı sayısını 1 tek üyenin olumlu oyuna indirgeyerek, sulandırmış içini boşaltmıştır. Hangi siyasi eşitlik? Hangi etkin katılım?
Anastasiadis, geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, kafasındaki federasyonu bir kez daha tekrarlamıştır. Anastasiadis, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, ilgili Güvenlik Konseyi Kararlarında belirtildiği gibi, iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik içeren federasyona dönüşümü…" diyerek net bir şekilde nasıl bir federasyon istediğini bir kez daha ortaya koymuştur... Buna göre, sözde azınlık olan Kıbrıs Türkleri Rum çoğunluğun hegemonyasına girecek, vatandaş olarak bireysel eşitlikleri anayasa ile teminat altına alınacak ve Rum'a yamalanacaklar, yok olup gidecekler. Ayrı bir halk olduğumuzu ve Kıbrıs'ta en az Rumlar kadar hakkımız olduğunu Rum kesinlikle kabul etmemektedir. Rum'un bu federasyon senaryosunda devletimiz KKTC yoktur, ayrı egemenlik hakkımız yoktur, ayrı bir halk olduğumuz ve self determinasyon hakkımız olduğu gerçeği yoktur. Yine Rum'un anlayışına göre, bu düzende garantilere de gerek kalmayacaktır. Akıncı ve etrafındaki Rum sevici federasyoncular, Rum'un bu iğrenç planını bile bile ısrarla federasyon isteyecek kadar gaflet içerisindedirler.
Anastasiadis, defalarca Kıbrıs Türkleri ile paylaşacak hiçbirşeyleri olmadığını söylemiştir. Rum çok nettir ve ne istediğini bilmektedir.
Türk tarafı olarak bizim bu şartlarda ve zaten defalarca çökmüş federasyon peşinde koşmamız ne kadar doğrudur? Akıncı maalesef umut tacirliği yaparak, halkından gerçekleri gizleyerek ama sadece ve sadece kendi koltuğunu ve geleceğini düşünerek hareket etmektedir.
Düşmanlık ve silahlanma sürüyor
Mevcut şartlarda, Kıbrıs sorununun çözülemeyeceğini söylemek doğru olacaktır. Rum tarafında da sorunun çözülemeyeceğine inananlar vardır. Bunların başında da Türk düşmanı Başpiskopos II. Hrisostomos gelmektedir. Hrisostomos'un anlaşma olamayacağına dair fikri çok başka ve saçma nedenlere dayanmaktadır.
Başpiskopos II. Hrisostomos, yaptığı açıklamada, Kıbrıs sorunu için endişelenmediğini, çünkü çözümün hiçbir zaman olmayacağını belirtirken, Türkiye'nin tüm Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'in hakimiyetini ele geçirmek istemesinin, diğer ülkelerin menfaatine olmadığını ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu gerçekleştiremeyeceğini öne sürmüştür.
II. Hrisostomos, Anastasiadis'e, "Birçok kez Kıbrıs sorununun çözülmeyeceğini ve bugüne kadar hiçbir liderin sorunu çözemediğini söylediğini" dile getirirken, Anastasiadis'ten iki şey yapmasını istediğini, bunlardan birinin ekonomiyi desteklemek, diğerinin de Rum Milli Muhafız Ordusu'nu (RMMO) çağdaş silah sistemleriyle donatmak olduğunu ifade etti.
Geçtiğimiz 1 Ekim günü Rum tarafında sözde Bağımsızlık günü kutlamalarındaki geçit töreninde RMMO'nun en son teknoloji silahlarla yaptığı şovu federasyoncuların ve Rumla ortaklık kurmak isteyenlerin, Akıncı'nın ve etrafındaki Rum sevicilerin görmesini isterdim… Rum'un adada ortaklık, barış, birleşme istemediği açıktır. Müzakere maskaralığından biran önce kurtulmalı ve 2 devlete dayalı çözüm olabilecekse enerjimizi buna harcamalıyız. Yok bu da olmadı, biran önce KKTC'nin tanınması için seferberlik ilan ederek gereklerini yerine getirmeliyiz.
Başsağlığı
Türkiye sevdalısı, KKTC sevdalısı, Atatürkçü vatansever Türk Silahlı Kuvvetlerimizde üstün hizmetlerde bulunmuş olan Soner Polat Amiralimizi kaybettik. FETÖ kahpelerinin kurgusu Ergenekon ve Balyoz entrikalarının hedefi olan Polat Amiralimiz, esaret günlerinde yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak maalesef aramızdan ayrıldı. Mavi Vatan kavramının yaygınlaşması ve toplumsal kabul görmesinde büyük etkisi olmuş rahmetli Polat Amiral'imize Allahtan rahmet dilerken, ailesine ve sevenlerine, Büyük Türk Milleti'ne başsağlığı diliyorum…