Musa mı, “USA” mı?
Kimseye “Sen Firavunsun” diyemeyiz. Lâkin biri tutar, “Ben Musa’yım” derse, “Hayır sen o değilsin” dememiz daha kolaydır. “Niye?” diye soracak olursanız, Cenap Şahabettin’in dediği gibi, “Karga adını değiştirse bile, sesinden tanınır!” da ondan.
Evet, tabii ki delîlimiz var.
Diplomat, düşünür ve öğretim üyesi Robert Briffault, “Müspet ilim, İslâm Medeniyetinin modern dünyaya en muazzam hizmet ve yardımı olmuştur. Avrupa’nın gelişmesinde hiçbir safha yoktur ki, onda İslâm kültürünün kesin tesirinin izi görülmesin” der. R.V.C.Bodley dahi, “Rönesans’ı İslâm medeniyetine borçluyuz” diyerek İslâm’ın ve tabii Müslümanların hakkını teslim ederken, biri tutar, “Müslüman mucit olamaz, ona ‘ara eleman olmak’ düşer” derse işte o kişiyi yanında tutan bir “Amir” asla Musa değildir. Musa aleyhisselam hiç İslâm’a laf söyletir mi?
***
Yine bir kişi, “Musa” olduğunu imâ ediyor, Mısır’da, Suriye’de yaşananları görmezlikten gelenlere ikiyüzlülüklerini çarpa çarpa yol alıyor ve fakat ne Libya’da olanlara, ne Irak’ta yaşananlara iki çift laf edemiyorsa...
Libya ve Irak’ta olanların arkasında da ABD ve onun “Stratejik ortağı” olarak bizzat kendisi varsa o kişi Musa değil herhalde “USA” dır ve belki de, “Biz ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanıyız, bu proje inşallah hayata geçer ve Irak’taki ABD askerleri inşallah en az zayiatla ülkelerine dönerler” duasında bulunmuş ise o kişi Musa olmaya mı yakındır USA olmaya mı?
Mesele nîsyan ile mâlul olan akılların kafalarını karıştırarak nemalanmak ise bu da Musa’lığa yakışmaz. Çünkü her peygamber gibi Musa(a) da “kafa karıştırma” değil, karışık kafaları nurlandırmakla yükümlüdür, yükümlü idi...
***
Lafı uzatmanın hiç gereği yok. Çünkü ülke yönetmek ve uluslararası ilişkiler lafla değil, akıl, birikim, askerî güç, dirayet, ufuk ötesini okuyabilme, topyekûn millet iradesi ve ekonomik bağımsızlıkla başarılabiliyor. Siz yukarıdaki maddeleri Türkiye’ye uyguladığınızda hangisinin kemaliyle mevcut olduğunu söyleyebilirsiniz?
Milleti kendi eliyle %50-%50 ikiye bölen bir kişi daha ülkesini yönetmeyi becerememiş demektir ki, bu kişi tutsun dünyada kendi sözünü geçirebilen bir kişi olsun. Ama, o öyle sanıyor ve çevresindekiler de,
“Sen dünya liderisin” diyormuş... Keşke... Keşke...
Gel gör ki “Dünya liderinin ülkesi” PKK karşısında yalnız..
AB karşısında sahipsiz...
Suriye bahsinde arkadan itilip bırakılmış..
İsrail, Ermenistan ve Kıbrıs Rum kesimi karşısında bir başına bırakılmış bir ülke ise...
Ve hele bütün bunlar; bu ülke lideri, hemen her konuda ömrü boyunca bugün kendisini yalnız bırakanların yanında yer almış olmasına rağmen bu halde ise...
Söyleyin Allah aşkına bu “dünya liderliği” bir halüsinasyon değildir de, nedir?
Musa ile halüsinasyon yan yana gelir mi hiç?