MİT nereden nereye geldi?
Uyanık olmayı ve uyanık kalmayı anlatan Anadolu'da "su uyur düşman uyumaz" sözü vardır. Türkiye'nin hem suyu hem de düşmanı uyumadığına göre ülkeye yönelik çok yönlü ve çok boyutlu tehditler karşısında istihbarat teşkilatının iki kez uyanık olması şarttır. Türkiye'nin jeopolitiği her şeyden önce uyuşuk, sarsak, gevşek ve hantal bir yapıya izin vermiyor. Anadolu toprakları devletin teknik, istihbaratın ise dinamik ve proaktif olmasını zorunlu kılıyor.
Ülke içine yönelik istihbarat!
Türkiye'de iş başına gelen iktidarlar darbe korkusuyla ya da kendi projeleri gereği olarak bütün istihbarat faaliyetleri ülke içine yöneltmişlerdir.
İktidarlar uzun yıllar istihbarat teşkilatından, dış istihbarattan önce, içeride ne olup bittiğini, kimin ne yaptığını öğrenmek istemiş.
MİT de yapısını bu talebe göre şekillendirmiştir. Dış istihbarat faaliyetleri bu anlamda ikinci plana atılmıştır.
Dahası "çözüm süreci" adlı acizlik ve zafiyet sürecinde Oslo/İmralı/Kandil ile bağlantıların kuryeliği MİT'i ciddi biçimde meşgul etmiştir.
İktidarın bu zaafı Türkiye'ye yönelik dış kaynaklı yıkıcı/bölücü unsurların uzun süre işlerini rahatça görmelerine neden olmuştur.
Türkiye'de istikrarsızlık yaratmak amacıyla yapılan terör ve ekonomik sabotaj faaliyetlerin altında dış istihbarat unsurları vardır. Bu aktörler ülke içinde saldırı ve sabotajlarını gerçekleştirdikten sonra sınır dışına çekiliyor ve orada rahat bir biçimde operasyonlarına devam ediyorlardı.
Nitekim PKK'lı teröristler katliamlarını gerçekleştirdikten sonra ilk yaptıkları şey sınırın diğer yanına kaçmak olmaktadır. Çünkü orada kendilerini güvende hissediyorlardı.
Son gelişmeler MİT'in doğru hedefe kilitlendiği, amacına uygun operasyonların altına imza attığını göstermektedir.
Son zamanlarda MİT özellikle yurt dışında çok başarılı operasyonlara imza atmaktadır. Artık karşımızda Türkiye'ye yönelik hainane eylemler yapan ya da planlayan yabancı istihbarat unsurlarını dünyanın çeşitli yörelerinden paketleyip Türkiye getiren bir MİT var.
Başta FETÖ ve PKK olmak üzere, Türkiye'den kaçan teröristlerin peşinin bırakmayan MİT, dünyanın çeşitli yörelerinde bu teröristleri yakalayıp Türk yargısına teslim etmektedir.
Hainleri korku sardı!
Bu ülkede Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in kahvesine zehir konulmuştu. Yine bir başka Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in en mahrem yerlerde yaptığı konuşmalar medyaya sızdırılmıştı. Dışişleri Bakanlığı dinlenmiş ve ülkenin başbakanının ofisinde böcekler bulunmuştu. İstanbul'daki 1. Ordu karargâhından bavullar dolusu evraklar çıkarılmıştır.
Sonuçta 15 Temmuz'da CIA'nın yönetiminde FETÖ'ye darbe girişimi yaptırılmıştır. Türkiye için millî güvenlik sorunu haline gelen bu gelişmelerden MİT yeterince haberdar olamamış, olduysa da gereken karşı tedbirleri geliştirememiştir.
MİT'in nereden nereye geldiğini son zamanlarda yaptığı operasyonlardan anlamak mümkündür.
Bazı MİT operasyonları:
-Kosova'da gerçekleştirdiği operasyonla Türkiye'de aranan FETÖ/PDY'nin 6 üst düzey mensubu yakalayıp Türkiye'ye getirdi. Yine MİT, Gabon'da gerçekleştirdiği operasyonda 3 üst düzey FETÖ'cüyü Türkiye'ye getirdi.
-12.09.2018: Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde, 2013 yılında, 53 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıda, failleri yönlendiren ve Suriye istihbaratıyla irtibatı sağlayan Yusuf Nazik, MİT tarafından Suriye'nin Lazkiye kentinde yakalanarak, Türkiye'ye getirildi.
-14.09.2018: TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Afrin'e yönelik düzenlediği 'Zeytin Dalı Harekâtı'nda, Piyade Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ve Çavuş Mehmet Muratdağı'nı şehit eden terörist grup, jandarma ve MİT'in Suriye'de düzenlediği operasyonda yakalandı. MİT, kısa bir süre önce de PKK'nın Sincar sorumlusu İsmail Özden'i TSK'yla yaptığı iş birliği sonucunda düzenlenen bir operasyonla etkisiz hale getirdi.
Bunlar MİT'in amacı doğrultusunda faaliyet gösterdiğinde elde ettiği sonuçlardır.
Artık hainler nerede olurlarsa olsunlar güvende değil korku içindedir. Bu az bir şey değildir. Bu konuda inisiyatif alan bütün görevlileri kutluyoruz.