Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Millî refleksler nasıl yumuşar?

İnsanların davranışlarında uyulacak ölçü ve kuralların kaybolması, onları, yönlendirilmeye uygun hale sokar.

Davranış ve ilişkilerdeki ölçü ve kural kaybı bireylerin ufkunun hem aşırı bir biçimde genişletilmesine hem de aşırı bir daralmaya neden olabilir. Her iki durum da anomi ve yabancılaşma yaratır.

Kırmız çizgileri olmayan, inancı sarsılmış bireyler çok daha kolay yönetilirler.

Seçeceği ya da yöneleceği değerler konusunda ölçü ve ilkeyi kaybedenler her anlamda tereddüt illetinin girdabına düşerler. Tereddüt içinde olan toplumun bireyleri de kullanılmaya uygun haldedir. Bu tür toplumlarda insanların millî filtreleri ya yoktur ya da yeterince etkili değildir. Bu insanların tercihlerini kimliklerinden kaynaklanan özellikleri yönetmez.

Bu durum, küresel yönlendiriciler için bulunmaz bir fırsattır. Onlar da derhal geleneksel ve süreklilik arz eden sosyokültürel millî/yerel kıvamındaki değerleri devre dışı bırakarak bu değerlerin yerine geçici değerler ikame ederler.

Küresel bağlamda millî kültürlerin popüler kültür karşısında her geçen gün mevzi kaybetmesi, bu devasa gayretlerin sonucudur.

Yine klasik ve sürekli millî heyecan yaratan değerlerin yerine geçici ve uçucu heyecan üreten süreçler de bu bağlamda devreye sokulur. Genellikle sözü edilen popüler değerler ya da geçici heyecanlar popüler sanatçılar vasıtasıyla küresel kitlelere sunulur.

Amaç müsait insanı ortaya çıkarmaktır. Bunun yolu da gün bulup gün yiyen, günlük sevip günlük terk eden, güncel inanç sahibi kimliklilerin popüler mekanizmalar tarafından yüceltilmesidir.

Bu tür bir kimlik hiç bir değere kesinlik, keskinlik, süreklilik atfetmez. Her an elden çıkarılabilir değerler edinir. Esas olan her devrin ve her dönemin adamı olmaktır. Kullanıma müsait insan tipi böyle oluşur.

Sınırları yıkmak!

Pepsi'nin sözcüsü Ken Ross, "Alkolsüz içki satışında heyecana ihtiyaç vardır" diyerek hiç kimsenin Michael Jackson kadar heyecan yaratamayacağını iddia etmektedir.

Los Angeles'li TV yapımcısı ve yazar Bridget Byrne de asıl sırrın sanatçının özenle hazırlanmış görünüşünde olduğunu söylemektedir: "Ne genç ne yaşlı, ne siyah ne beyaz, ne erkek, ne kadın... pazarlama için kusursuz logo". Bu durum pazarlama açısından kusursuzluk yaratırken milli ve yerel algılardaki erkeklik/kadınlık, siyahlık/beyazlık, gençlik/yaşlılık arasındaki sınırı da yıkmaktadır.

Sınırsızlık aynı zamanda sinirsizlik de getirir. Yani asabiyet şuuru yıkar.

Böylece her şeye aç ve açık bir kimlik ön plana çıkar. O artık ne odur ne de budur yerine göre hem odur hem de budur.

Böylece bir anlamda eylem ile söylem, karşıtlık ile yandaşlık, ihanet ve vatanseverlik arasındaki duvarlar da yıkılmış olur. Bu durumun kalıplaşması kesinlik, açıklık ve direkt ilişkilerde sorunlar yaratır.

Bireyler böylece karşı olduklarını sandıkları bir çok değeri kendi bünyelerinde ya da midelerinde konuk etmekte sakınca görmezler.

İdeallerini yiyerek tatmin olanlar!

Yerel ve millî kimlikten kaynaklanan direncin kırılmasında tüketim odaklı yönlendirmeler büyük başarı sağlar. Bir yandan midesel faaliyetler için zihinsel faaliyetler durdurulur diğer yandan iyi yaşamanın baş düşmanı olarak millî, sınırlayıcı ve yerel değerler suçlanır.

Kitlelere, kendi ideallerini yiyerek ancak tatmin olabilecekleri propaganda edilir.

Bu durumda tüketici odaklı hareket popüler kültürün ideolojik arka planına yerleşir, popüler kültür de kitle tüketimini özendirir. İnsanlar ideallerini yiyerek tatmin olan Frankeştaynlara döner.

Sosyal mimari profesörü Perlmutter'in "aşırı ulusal ve hatta milliyetçi" kültürün ilacı olarak uluslar üstü rock festivalleri gibi yollarla "kültürel olayların evrenselleştirilmesi"ni önermesi bu bağlamda anlamsız değildir.

Bu süreç Türkiye'de millî reflekslerin nasıl yumuşatıldığını izah eder niteliktedir.

Yazarın Diğer Yazıları