Milli Eğitime 2. Darbe!
Türkiye, 15 Temmuz sonrasında çetrefilli bir dönemden geçiyor. Türk Eğitim-Sen’in 8 bine yakın kamu görevlisiyle yaptığı anket, medyada çok ses getirmese de hayli önemli verileri ortaya koydu.
Ankette; 100 binin üzerinde kamu görevlisi açığa alınıp, 60 binin üzerinde kamu görevlisinin de ihraç edildiği vurgulanırken, bu sürecin memurları büyük bir psikolojik çöküşe sürüklediği anket verileriyle destekleniyor.
Ankete göre, her 10 çalışanın 9’unun mesai arkadaşı ya açığa alındı ya da ihraç edildi. Ankete katılan memurların %70’i açığa alınanlardan dolayı iş yükünün arttığını ifade ediyor. Ankette bir diğer ilginç veri ise, memurların mesai arkadaşların FETÖ’cü olduğuna inanmaması.
Açığa alınan/ihraç edilen mesai arkadaşınızın gerçekten örgüt üyesi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna “Evet” diyenlerin oranı yalnızca yüzde 7,1 olurken, arkadaşlarının gerçekten örgüt üyesi olduğunu düşünmeyenlerin oranı yüzde 92,9 oldu.
“Sıra Bana da Gelir mi” Korkusu
Katılımcı memurların yüzde 81,6’sı ise “Böyle giderse bir gün sıra bana da gelecek” endişesini taşıdığını ifade etti. Memurların yüzde 35,3’ü bu süreç kullanılarak çeşitli kaynaklardan tehdit aldıklarını belirtirken, tehditle karşılaşmadığını ifade edenlerin oranı ise yüzde 64,7 olarak belirlendi.
İşte memurların bile yarınlarından endişe ettikleri, sürecin ne şekilde ve nasıl yönetileceğinin tam olarak belli olmadığı bir dönemde, Milli Eğitim’in en önemli eğitim kurumlarına el atması kafaları karıştırıyor!
Proje Okulları Garabeti
Proje okulları adı altında Türkiye’nin en iyi liselerine açıktan bir operasyon yapılıyor. 19 Eylül’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın Valiliklere gönderdiği genelgeyle 155 lisenin “Proje okulu” olarak tanımlanması kararlaştırıldı. Ancak seçilen okullarının eğitim olarak Türkiye’nin en önde gelen liseleri olması dikkat çekiyor. Bornova Anadolu, İzmir Fen, İstanbul Vefa, Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler, Kadıköy Anadolu, Kabataş Erkek, İstanbul Erkek, Hüseyin Avni Akyol, Çankaya Fen Liseleri gibi güzide ve seçkin tüm liseler proje okuluna dönüştürüldü.
Bu okullardan mezun olan öğrencilerin çoğu Türkiye’nin en önemli üniversitelerinin, en yüksek puanlı bölümlerine yerleşiyor. Türkiye birincileri yine bu okullardan çıkıyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin gelecekteki vasıflı kadrolarının bu okullardan çıkması kuvvetle muhtemel gözüküyor.
Okulların yapısı incelendiğinde de; eğitimci kadrosunun kemikleştiği, yakın ilişkiler neticesinde okuldaki güven ortamının eğitim kalitesine artı değer olarak katkı sağladığı anlaşılıyor. Bu okulların bir diğer özelliği de FETÖ’cülerin, iktidara yakın sendikaların çok fazla giremediği okullar olmaları.
Şimdi bu okulların eğitim kadrosu baştan aşağıya değişiyor. Hem de hiçbir mantıklı gerekçe sunulmadan. Milli Eğitim’in yayınladığı genelgeye göre okullarda 8 yılını tamamlamış eğitimciler başka okullara tayin ediliyor. Toplam bin 187 öğretmen başka okullara gidecek.
Öğrenciler, veliler ise isyanda… Sevdikleri, saydıkları ve belki de geleceklerinin teminatı olacak öğretmenleri, garip bir genelge ile başka yerlere savruluyor. Okulların yapısı açıktan değiştiriliyor.
Asıl mesele bundan sonra başlıyor! Boşalan kadrolara hangi sendikalılar nasıl ve ne şekilde yerleştirilecek!
Mülakatla Öğretmen Alımı
Bir diğer garabet de öğretmen alımlarında yaşanıyor. FETÖ’cülerden boşalan kadrolara mülakatla öğretmen alımı yapılıyor. KPSS’den 90 alan, mülakatta sorulan isorularla 30 alıp atanamazken, KPSS’den 60 alıp, mülakatı 95’le geçen bir anda öğretmen yapılabiliyor.
Mülakatta sorulan sorular geçtiğimiz günlerde gündeme gelmişti, “Reis denince aklınıza kim geliyor”, “Amin alayları nedir”, “Gezi olayları sırasında ne hissettiniz”, “Darbe gecesi neredeydiniz” gibi ilginç sorular geliyor.
Türkiye’nin en seçkin okullarının eğitim kadrolarını ters-düz edip, yoruma açık mülakatlarla kadro oluşturanlar Milli Eğitim’e ikinci darbeyi vuruyorlar. İlk darbe ise eğitimin “Milli” olmaktan çıkarılmasıydı!