Milletin mesajı, "Demokrasi kazandı mı"?
Mahalli seçimler yapıldı, ama tartışmalar sürüyor. Sonuçlar 2 gün sonra kesinleşebildi. Halbuki, 22 Temmuz seçimleri yarım saat içinde belli olmuştu. Bu farklılık neden kaynaklanıyor, bilemiyoruz. Seçimlere önce demokrasimiz açısından bakalım. 1946 yılından beri sandığa gidiyoruz. Sağlıklı bir seçim yaptığımızı, maalesef söyleyemiyoruz. Çünkü en başta seçmen listeleri, güvenilir değil. Hani savaşı kaybeden general harp divanında idamla yargılanırken, “Haklı sebeplerim var, öncelikle barutum yoktu” deyince, mahkeme gerisini sayma diyerek beratına karar vermiş. Durum biraz buna benziyor. Nitekim; 22 Temmuz’da “hane esasına göre” sayım yapıldığı için, nüfusumuz 3 milyon eksik çıkmıştı. Şimdi, aradan 20 ay geçti, yine “hane esasına göre” tespit yapıldı, seçmen sayısı 6 milyon arttı. Bu çelişkinin izahını yapan yok. Hangisine inanacağız? Yoksa ikisi de yanlış mı? Belli değil. Yine; listelere bakıyoruz, boş arsalara aparman varmış gibi seçmen yazılmış, mezarlıktaki ölülere seçmen kartı çıkarılmış. Parmak boyasından rahatsızlığın sebebi ne, niçin kaldırıldı? Vatandaşlık numarası neden şart koşuldu anlaşılamadı. Sandıklar kaçırıldı, çöplüklerde kullanılmış gerçek oylar bulundu. Ölümle sonuçlanan çatışmalar oldu.
Seçim yarışı eşit şartlarda geçmedi. Devletin imkanları, kabul edilemez boyutlarda kullanıldı. Fakir-fukara fonu; ekmeğe muhtaç milyonlara değil; buzdolabı, çamaşır-bulaşık makinesi gibi refaha dönük malzeme dağıtımına harcandı. Para ve gıda dağıtımı oy hesabına göre yapıldı. Bütün resmi açılışlar seçim dönemine rastlatıldı. Seçmen tehdit edildi.
Çok önemli diğer bir husus da, seçmen kütüklerinin idare tarafından düzenlemesidir. İdare taraftır, bunun için TÜİK ve nüfus gibi daireler liste hazırlayamaz. Demokrasilerde bu görev, hakim teminatı altında çalışan ilçe seçim kurullarına aittir. Buna uyulmamıştır. Yine tartışmalarda demokrasinin, tehlikeli bir şekilde çarpıtıldığı görüldü. Bilindiği gibi çağdaş hukuk devletinde demokrasi; bireylerin eşitliğine dayanır. Irksal, dilsel, dinsel kimliklerin eşitliği gibi bir fanatizm kabul edilmez. Demokratik devletlerde millet, eşit bireylerden oluşur, devleti de millet inşa eder. Hiçbir demokrasi, milletin içinde var olan bazı grupların bütünden ayrılıp, millete karşı kullanılmasını kabul etmez. Çünkü bu, ülkeleri ve insanlığı kaosa sürükleyecek hastalıklı bir oyundan başka bir şey değildir. Kısaca demokrasi, milletlerin rejimidir. Etnik grupların değil.
Bunun için “Demokrasi kazandı” diyenleri, dünyanın bu gerçeğine göre değerlendirmeli, aynı safta görmemeli. Bölücülerin “demokrasi kazandı” yaygaralarının, iç çatışmaya zemin ve kılıf hazırlamaktan, millete ve demokrasiye ihanetten başka anlamı olamaz.
Sonuç
Her şeye rağmen seçim sonuçları hayırlı olmuştur. İyi incelendiğinde görülecektir ki; Türk Milleti hem iktidara, hem de muhalefete ciddi uyarılarda bulunmuştur. İktidara; ekonomi batıyor acil çare bul. Dış politikada; (Ermenistan- Bölücülük/terör-Irak; Kuzeydeki Barzani kukla yönetimi/Türkmenler ve Kerkük-Kıbrıs-Patrikhane başta) verilen tavizler ülkeyi felakete sürüklüyor uyan. Devlet ve millet içinde kavga, yolsuzluk, kibir, öfke birliğimizi-dirliğimizi bozuyor, bunları gör, tehlikeli yanlıştan dön.
Kısaca, “verdiğim avansı kötüye kullandın”, külahını önüne koy düşün.
Bu mesaja karşılık Erdoğan ne diyor? Bakalım; “Hizip, kavim siyasetini ittik belki de bedeli bu oldu.” Hayret, 7 yıldır yaptıkları “hizip, kavim siyaseti” değilmiş. Böyleyse vay halimize. Bu kafa nasıl düzelir?
Peki Başbakan yardımcısı Cemil Çiçek ne diyor? Bakalım; “Türkiye’nin belirli bir bölgesinde DTP’den başka parti kalmadı. Iğdır’ı da aldılar, yani Ermenistan sınırındalar.”
Teşekkürler sayın Çiçek.
Ya muhalefete verilen mesaj nasıl? Bakalım; Kontrollü bir destek veriyorum. Tembellikten kurtul, ayağa kalk, canlan ve çok daha fazla çalış. Türkiye çok zor günlere gidiyor. Hazırlan.
Bakalım, bu mesajları kim ne kadar alacak?
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhunu, Türk Milleti’nin sevgi seli içinde, “Sonsuzluğun Sahibine” yolcu ettik. Makamı cennet, Milletimizin başı sağ olsun.