Milletime şikayet ediyorum?

Hep söyler hep yazarım, "Millet iradesi" diye diye siyaset yapan iktidar, milletin iradesine de, ferasetine de güvenmiyor..

Hep 'Güvenen' rolünde ama vallahi de inanmıyor, billahi de inanmıyor..

Bu kadar çok 'Millî irade' demesinin nedeni, kazandığı seçimler.. Kendi kazandığı sürece 'Millî irade', riske girdiğinde, alavere-dalavere.. Bakınız Haziran 2015 seçimleri..

***

Kazanmadıkları ya da kazanamayacakları hiçbir seçim meşru değil abiler için.. Dolayısıyla, edebiyatını yaptıkları millî irade, onlar için yalnızca bir araç, bir reklam sloganı.. Tıpkı demokrasi gibi..

Bakın aşağıdaki satırlar, AKP iktidarının ve ondan beslenenlerin ruh halini, her şeyden önemlisi 'millî iradeye' bakışlarını nasıl güzel yansıtıyor.. Lafa geldi mi millî irade ve demokrasi şampiyonu zihniyetten süzülen sözlere bakın;

-Teorik bir ihtimal olarak söylüyorum.. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilip, AK Parti-MHP ittifakındaki milletvekili sayısı 300'ün altında kalırsa.. Tabii ki en kısa zamanda, yeniden bir erken seçimle karşı karşıya kalırız..

Ne yapacak Tayyip Erdoğan, davul kendi boynunda, tokmak muhalefetin elinde olan bir tabloda kendisini feda mı edecek?

***

Lafa bak.. Millî iradeye saygıya bak.. Demokrasi anlayışına bak..

Ne olacaktı beyim? Millet bunu istediyse ne olacaktı?

De ki seçimden böyle bir sonuç çıktı.. Millî irade buna karar verdi..

Yine mi bombalar patlayacak?

Yine mi hendekler kazılacak?

Yine mi tezgâhlar kurulacak?

Yine mi 'Millî iradenin' tercihi yok sayılacak?

***

Bu oyunun adı demokrasi olmaktan çıkalı çok oldu zaten de, gözümüzün içine baka baka, dalga geçer gibi, milletin tercihine hakaret eder gibi konuşmanın, yazmanın anlamı ne?

Böylesine nobran, böylesine pervasız bir anlayışın, Türkiye gibi bir ülkede, bırakın iktidarda olmasını, demokratik yarışa girmesi bile bence ciddi sorun..

***

Millet millet diyerek milletin belini büken zihniyet, millî irade diye diye, bu kıymete hakaret etmeye devam ediyor..

Millet nasıl isterse öyle olacak.. Sizden gayrı buna itiraz eden de yok iyi mi?

Sizi büyük milletime şikayet ediyorum.. Kimi mi?

Sizi.. Sahte demokratlar, sizi..

***

Hesaba bakıram, Hacca gidirem...

Ekonomiyi tane tane ve anlayabildiğim dilden anlatabilen bir meslektaşımdır Sami Altınkaya.. Ziyarete geldi, uzun bir aradan sonra sohbet imkanı bulduk..

Hem onun, hem de bir başka ekonomi ve finans uzmanı dostumuzun anlattıklarını, öngörülerini burada paylaşmak bile istemem..

Ama ekonominin durumuna dair, geçen hafta Erzurum'da bir müteahhitle yaptığı sohbetten notlar aktardı Sami, onu paylaşayım.. Sormuş Dadaş müteahhide;

-Piyasalar nasıl?

Cevap tebessüm ettirir cinsten ama, ince bir kitap yazsan ancak bu kadar anlatabilirsin;

-Banka hesabıma bakıram, Hacca gidirem. Cüzdana bakıram, zekata muhtaç..

Dokuz kelimede ekonomi ve piyasaların özetini böyle yapmış abimiz..

Kime sorsam bu anlama gelecek sözler ediyor..

***

Evet sıkıntılı günler bizi bekliyor, anlıyorum.. Ama sorunumuz ne biliyor musunuz?

Ülkedeki güven sorunu.. İş dünyası da, yabancı sermaye de ülkemizin getirildiği tabloda kendini güvende hissetmiyor.. Güvende hissetmeyen sermaye de kolunu kıpırdatmıyor..

Dolayısıyla, Türkiye'nin yaklaşmakta olan sıkıntıyı atlatabilmek için, demokrasiye, hukuk ve adalet konusunda da güvene ihtiyacı var..

Önümüz seçim.. Ya bunun ne demek olduğunu anlayıp, millî irade mührüyle önlem alacağız, ya da ağır bedel ödeyeceğiz..

İşin kazancı da bizim, çıkabilecek ağır faturası da..

Öyle görünüyor ki Türkiye bu kez, AKP iktidarının sloganı için, yani 'İstikrar' için, slogan sahibini kenara almak, dinlendirmek zorunda..

Olur da bunu yapmazsa, herkes ne demek istediğimi anlamak için fazla beklemeyecek..

Üzgünüm ama tablo bu..

***

İyi ki varsınız...

İki buçuk yıl süren bir mücadele Yüksek Seçim Kurulu'nda bir başka noktaya evrildi..

Meral Akşener, bir değil, üç değil, beş değil sayısız cephede verdiği mücadelenin sonunda artık Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmaya aday..

Bir siyasetçi büyüğüm, hep "Siyasetçinin bir öyküsü olmalı" der..

Buyrun.. Öykü ne ki, uzun metraj film olacak yaşanmışlıklar var orta yerde..

Siyaset gibi erkek dünyasında, bir kadının böylesi bir mücadelesi, anneme, eşime, kız kardeşime, kızıma, kadınlarımıza olan güvenimi tazeliyor..

Şiirdeki gibi, "Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra" gelmiyor belki ama kavgada biz erkeklerden öndeler.. Kadınlarımıza şapka çıkarın..

///////////////////////////////////////

DÖRDÜNCÜ YAZI

++

3 Mayıs kutlu olsun...

+++

'3 Mayıs Türkçülük Günü'nünüz kutlu olsun efendim..

Basit bir kutlama değil bu.. Beş bin yıllık bir tarihi selamlıyorsunuz..

Dün "Kürşad'ın narasıyla Tanrı Dağı'ndan inerek", milleti için her şeyden vazgeçenler, bugün de, aynı ruhla ve yine milletleri için her şey iyi olsun diye, her şeyden vazgeçiyor..

Selamınıza bunu da iliştirin lütfen..

Yazarın Diğer Yazıları