MHP ve milli direncin yok edilmesi...
MHP, Türk Milliyetçiliği olan kendi politikasını cumhuriyetin kuruluş yıllarında olduğu gibi yeniden devlet politikası yapmak isteyenlerin gönül verdiği, dışarıdan dayatılmış politikaları devlet politikası yapmak isteyenlere fırsat vermemesi, direnmesi, alternatif ve hedef göstermesi gereken bir siyasi partidir.
MHP, toplumsal muhalefete önderlik etseydi, yüzde 51’i de geçerek tek başına iktidar olurdu. Fakat bunun yerine MHP, son zamanlarda iktidara destek olmaya, muhalefete muhalefet etmeye başladı. Bunun sonu, partinin AKP’ye karışarak eriyip gitmesidir..
***
Biz her zaman toplumsal muhalefetin öncülüğünü MHP’nin üstlenmesi gerektiğini söyledik.. Fakat Bahçeli döneminde hiçbir muhalif hareketin öncülüğünde MHP’yi göremedik. MHP’nin diğer partiler karşısında en büyük üstünlüğü gençliğiydi. Toplumsal muhalefetin bütün ağırlığını taşıyan gençliktir. MHP, en büyük gençlik kitlesine sahipken, kendi gençliğini kaybetti. Bir defa, yaşı ilerleyenler, artık MHP’yi desteklemekten vazgeçti. Yerlerine yeni nesiller yetiştirilmedi. Üniversitelerde ülkücü hakimiyeti vardı. Şimdi birçok üniversitede ülkücüler parmakla gösterilecek sayılara düştü..
Neden acaba? Çünkü Türkiye’nin bütün milli direnç odakları yok edilirken, TSK’ya bile Amerikan operasyonları yapılırken, ülkücülerin hedef alınmaması mümkün değildi. Fakat ülkücülere operasyonu yapan Amerika değil, MHP oldu. Ülkü Ocakları’ndan artık eskisi gibi gençlik yetiştirilmez oldu. Altı aydır Ülkü Ocakları’nın genel başkanı bile yok!
Tabiat boşluk kaldırmaz. Ülkücülerin bıraktığı boşluğu, bütün üniversitelerde Türkiye Gençlik Birliği doldurmaya başladı. Toplumsal muhalefetin öncülüğünü de bu gençler yapmaya başladı. Takdir edilmeleri gerekir.
***
Türkiye’nin varlığına yönelik en büyük tehdit, iktidardan gelmektedir. İktidar partisi artık 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi milli bayramları bile hedef alabilmektedir.
Ankara’daki Cumhuriyet mitingini TGB’den önce MHP’nin veya Ülkü Ocakları’nın düzenlemesi beklenirdi. Neden? Çünkü milliyetçilik iddiasında olan parti MHP’dir.. Gerçi Devlet Bahçeli, bir ara partinin adını da değiştirmek istemiştir ama halkın MHP’den beklediği bir direnç odağı olması idi..
Yine MHP, toplumsal muhalefet alanını boş bırakınca, toplumsal direnci Bursaspor taraftarı olan Teksas grubu örneğinde olduğu gibi, başka gruplar üstlenmeye başladı. İyi niyetli ama siyasi bir disiplinden yoksun olan bu gruplar, Türk-Kürt çatışmasına varabilecek her türlü hataya açıktır..
***
Şimdi Koray Aydın, MHP’nin genel başkanı olduğu takdirde toplumsal muhalefetin öncüsü olacağını söylüyor. İşte MHP’nin yapması gereken budur.
Koray Aydın, “Göz göre göre Türkiye elimizin altından kayıyor. Bütün bölge şekilleniyor, bölgeyle beraber Türkiye de şekilleniyor, yani biz buna kayıtsız kalamayız. MHP bu şartlarda rol almayacak da ne zaman alacak? Anayasa geliyor Türkiye’nin gündemine. Türk’ün adını anayasadan çıkarma girişimleri var. Biz buna evet diyebilir miyiz, bunu kabul edebilir miyiz, Ötüken’de Türk olan, Söğüt’te Türk olan bir milletin adının Anayasa’dan çıkarılma girişimi karşısında bir şeyler yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Meydanlara inip milleti uyaracağız” diyor.
Biz vaktiyle bunları söylediğimizde hakkımızda bir sürü tezvirat yapıldı. Ülkücüleri sokağa dökmek istiyormuşum.. Bunlara göre vatan elden giderken sokağa bile çıkmamak gerekiyordu..
***
İşte iktidarın Cumhuriyet düşmanlığına son örnek Başbakanlık’tan:
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, Facebook sayfasında bir çizgi video paylaştı. “Kemalizm Gerçeği” başlıklı videoya göre okula güle oynaya giren bir grup çocuk, okulun arka kapısından fabrikalardaki yürüyen bantlar üzerinde tek tip ve asık suratlı olarak çıkıyor..
Oysa asık suratlı olanlar, tek tip olanlar bu zihniyetin sahipleridir. Dini gruplar içinde yetiştirdikleri gençlere bakın. Hepsi tornadan çıkmış gibi değil midir? Hepsi asık suratlı değil midir? Hepsinin dilinde aynı söylem yok mudur? Bunlardan birini sokakta görseniz hangi gruptan oldukları bile anlaşılmaz mı?
Türk gençliği bu duruma düşürülürken, MHP’nin meydanı boş bırakması, Türkiye’nin direncini yok etmeye yönelik bilinçli bir operasyondur görüşündeyim.. Koray Aydın kazanırsa, sözünü tutmasını bekleriz..