MHP ve CHP'nin ekonomi politikası
Belki size şaşırtıcı gelebilir ama son 25 yılda Türkiye’de ekonominin en iyi olduğu dönem Necmettin Erbakan’ın dönemidir.
Geçtigimiz hafta açıklanan borçlanma istatistikleri sayesinde en az borçlanmayı Erbakan Hoca’nın yaptığı ve uyguladığı politika ile kısacık sürede de olsa ekonomik verilerin iyileştiği ortaya çıktı.
Aslında ekonomi ile ilgilenen, rakamları okuyan hemen hemen herkes az çok o dönemdeki ekonomik başarıyı çok iyi bilir. Ama Hoca’nın bazı adamları rahat durmadığı için o dönem BALANS AYARI ile kısa sürede hükümeti bırakmıştır.
O dönem Hoca’nın rahat durmayan adamları arasında Recep Tayyip Erdoğan da vardır.
Aradan yıllar geçti ve Recep Tayyip Erdoğan iktidar oldu.
Erdoğan’ın ikinci kez ezici bir oy almasında en büyük etki ekonomi olmuştur.
Dünyadaki likitide bolluğu ve sıcak paranın Türkiye’ye akması ülkede sanal bir ekonomik iyileşme sağladı. Döviz düştü, TL değer kazandı. En büyük sorun olan cari açık, sıcak para girişinden dolayı sorun çıkartmadı. Halk, bankaların yabancılara satılmasından sonra çok rahat borçlandı ve hemen arkasından AKP, tıpkı bir dönem Turgut Özal’ın ANAP’ının yaptığı gibi korku ekonomisi ile ikinci kez iktidara geldi.
AKP’nin ikinci kez meclise gelmesinde en büyük etki, halkın üzerinde yarattığı korku ekonomisi olmuştur.
Şu an vatandaşın bankalara toplam 65 milyar dolar borcu vardır.
Yani anlayacağınız yüzde 49’umuz borçluyuz.
AKP’nin son seçimde aldığı yüzde 47 oy da bu rakama çok yakın. Ekonomik krizden korkan bu kesim, sandıkta mühürü zorunlu olarak lambaya basmıştır.
Halk halen korkuyor. Çünkü kerametin AKP’de olduğuna inanıyor.
Bu da AKP’yi şimdilik zafer sarhoşu yapıyor.
Şu güne kadar gelişen siyasi irade hep ekonomi ile oluşmuştur. Bunu net bir şekilde görüyoruz.
Son seçimlerde CHP’nin başarısız olmasında da en büyük etken, ortaya mantıklı
bir ekonomi projesi koymamasıdır.
CHP, bugüne kadar hep Cumhuriyet ve demokrasi söylemleri ile meydanlara çıktı.
Kadrosunda iyi ekonomistler olmasına rağmen hiçbir zaman onları ön plana çıkartmadı. Bu da partisinin ciddi anlamda oy kaybetmesine neden oldu. Çünkü vatandaş, AKP’nin yarattığı korku politikasına alternatif bulamadı. Meclise giren bir başka parti olan MHP de CHP’den farksız aslında.
MHP de siyasi geçmişinde ortaya bir proje atamamıştır. Özellikle iktidar ortağı olduğu dönemde, imkanı varken kendine özgün, dahası Türkiye’ye has bir ekonomi modeli yaratmadı.
Bugünden sonra iktidara hazırlanan bir siyasi parti, öncelikle ekonomi ile ilgili yeni ve farklı bir proje yaratmalı.
Erbakan Hoca’nın yıllardır üzerinde çalıştığı ancak bir türlü ciddiye alınmayan projesini takdir etmek lazım.
Bu takdiri yıllar sonra istatistik ilmi de ortaya koyuyor.
Özal’ın yüzde 16’lara düştüğü seçim öncesi TV’deki şu konuşması asla unutulamaz:
“Semra hanıma çekip gidelim dedim”
İşte bu cümle, Özal’ın ANAP’ını bir dönem daha Meclis’e taşıdı. Turgut Özal’ı da Köşk’e.
Burada dikkat çekmek istediğim, Tayyip Erdoğan’ın da tıpkı Özal gibi davrandığı.
Türkiye en büyük borçlanmayı Özal döneminde yaptı.
Bugün Tayyip Erdoğan, Özal dönemini 50’ye katladı. Özal da halkı bankalara borçlandırmayı severdi.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının da en büyük hobisi, vatandaşı bankaların kredilerine itmek.
Önce halkı aç bırak, sonra borçla karnını doyur.
Sonrası?
Korkut ve oyları topla.
İşte AKP gerçeği ve korku politikası.