MHP mebuslarına açık sorular!..

Geriye dönüp 7 Haziran 2015 gecesinden itibaren olup bitenlere tekrar dikkatle bakmazsak, zorla dayatılan rejim değişikliğini yeterince analiz edemeyiz.. Erdoğan ve AKP'nin tek başına iktidardan düştüğü ve nefes borusunun tıkandığı anda 2 "DB"li hayat öpücüğünün nasıl imdada yetiştiği malumunuz. Meclis Başkanlığına AKP dışında bir ismin seçilmesine engel olan Doktor Devlet Bahçeli, başta "Başbakan sen ol" açık teklifi dahil tüm koalisyon önerilerine kapı duvar olmuştu. MHP tabanı ve tüm kamuoyuna tutumunu izah edemeyen Bahçeli, terör örgütü PKK'nın sivil uzantısı HDP ile bir ortaklık yapamayacağı argümanına sığınmıştı. Oysa o Bahçeli, Meclis'teki Anayasa değişikliği komisyonuna MHP'li milletvekillerini vererek, temel yapı taşımız yeni Anayasa için HDP ile ortaklık yapmıştı. O komisyona MHP'nin katkı vermemesini hiç dilinin ucuna bile getirmemişti. O Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1. Meclis'te 23 Nisan kutlama töreninde bebek katili Abdullah Öcalan'ın avukatı DTP (bugünkü HDP) Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'a elini uzatarak, "Gel Hasip gel, Meclis'imizin renklerini tamamlayalım" demiş, muhabbetle toklaşmış, yanında ayrılan sandalyeye oturtmuştu. Hatırlamak ve inanmamakta hala ısrarcı olanlar Google arşivlerinde fotoğraflarını da bulabilir!..

Doktor Devlet Bahçeli, 7 Haziran sürecinde çok köşeye sıkışınca koalisyon (iktidar) formüllerine anlaşılamaz (!) direncini her zamanki metodu; yazılı açıklamayla izah etmeye çalışmıştı. 9 Temmuz 2015'de yaptığı uzuun açıklamadan sadece 2 paragraf;

" * AKP iktidarı geçmişiyle yüzleşmekten korkmamalı, adalet ve ahlak ölçüleri tekrar eski seviye ve prestijine taşınmalıdır. Toplumsal huzur ve milli gelecek açısından bunlar zorunluluktur. Dahası devlette arınma ve şeffaflaşmanın sağlanabilmesi Oslo'dan İmralı'ya kadar yapılan müzakerelerin, anlaşmaların ve verilen sözlerin eksiksiz açıklanmasına bağlıdır. AKP, gizli kapaklı yürüttüğü tüm pazarlıklar hakkında milletimize doyurucu bilgiler vermeli, terör örgütüne hangi vaat ve teminatları sunduğunu deklare etmelidir. Yıkım projesinden çözülme sürecine kadar Türkiye'yi köşeye sıkıştıran, milli birliğimizi ve tarihi haklarımızı köstekleyen karanlık ilişkiler hiçbir mazerete sığınmaksızın terk edilmelidir.

*Millet ve devlet hayatını çok ağır ve olumsuz bir şekilde abluka altına alan rüşvet ve yolsuzluk olaylarıyla etkin bir mücadele olmazsa olmaz bir ön şarttır.17-25 Aralık yakın dönemin en vahim yolsuzluklarının deşifre edildiği bir zaman aralığına tekabül etmektedir. Eğer siyasi yük ve dayatmalardan kurtulmuş bir adalet mekanizması telkin ve yönlendirmelere kapalı durarak çalışırsa Türkiye soluk alacak, hukuki hesaplaşma milli vicdanı rahatlatacaktır. Bu durum her partinin bahane uyduramayacağı kadar yalın ve yakın bir sorumluluğu olarak görülmelidir. Görevi ne olursa olsun, herkes hukuka uymak, helal-haram ayrımını manevi vecibelere uyarak yapmak durumundadır. Hiçbir devlet ya da hükümet görevlisi Anayasa'nın vermediği bir yetkiyi kullanamayacaktır. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Türkiye'nin idari ve siyasi sorumluluğunu üstlenmiş her şahıs yasa ve Anayasa'nın çizdiği sınırlarda hareket etme zorundadır. Türk milletinin seçilmiş krallara, sandıktan çıksa da bunu yanlış yorumlayıp otoriter ve dikta özlemi çeken kanun tanımazlara hem gönlü hem de zihni kapalıdır, kapalı duracaktır. Şüphesiz ki demokrasinin rotasından çıkması, anlam ve kaynaklarından kopması felaketin diğer yüzüdür."

Yukarıdaki satırları referans alarak ve şartları alt alta sıralayarak Bahçeli'ye tek soru sormak bile anlamsız!..Fakaat!.. Bugünden, Bakanlık paylaşımına girmiyorlarsa veya en azından bir kez daha mebus olurum hayali ile yanıp tutuşmuyorlarsa; MHP'nin hali hazırdaki Milletvekillerine soralım; "O günden bugüne ne değişti?"

Devamı var;

Terör örgütü ile koalisyon kurmamayı reddeden Bahçeli, FETÖ'nün siyasi ayaklarının ortaya çıkarılması için çağrı yapıyordu. Yenimahalle'nin hazırladığı ByLock'cu AKP'li milletvekilleri ve Bakanların listesini görmesine, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin asker kardeşi (tutuklu) Mehmet Dişli'nin hain darbe girişiminin kurmay kadrosunda olmasına ve hala Erdoğan ile Binali Yıldırım'ın kıllarını bile kıpırdatmamasına rağmen;

1- Ortak yapım sözde Anayasa değişikliğine "evet" demeyi nasıl içinize sindireceksiniz?

2- Bu Anayasa değişikliğine Bahçeli ile birlikte Meclis'te "evet" deyince terör örgütü ile ortalık etmiş olmayacak mısınız?..

3- Bir terör örgütü ile "çözüm" masasına oturan, diğer bir terör örgütünün siyasi uzantılarını yıllardır içinde bulunduran ve semirtip, büyüten bir yapı ile ilerde vaat edilen iktidar ortaklığını nasıl içinize sindireceksiniz?.. Bunu Türk dünyasına hangi "haklı Bahçeli" gerekçelerine sığınarak izah edeceksiniz?..

4- En azından, "Yargı şu FETÖ davalarını bitirsin, suçlular cezasını bulsun, hangi hain nereye yerleşmiş kim nerede yuvalanmış açık seçik ortaya çıksın biraz daha bekleyelim bakalım" da mı demeyeceksiniz?..

5- Türkiye bu ahval ve şerait içindeyken, Erdoğan-Bahçeli arasındaki fiili ortaklığı hukukileştirmeyi nasıl içinize sindireceksiniz?..

6- Bir terör örgütünün uzantılarından kaçarken diğeri ile birlikte oy kullanıp Türkiye Cumhuriyeti Devletini dinamitlemenin günahını hiç aklınıza getiriyor musunuz?..

7- Dedem Korkut'un, Bilge Kağan'ın, Atatürk'ün, Alparslan Türkeş'in ahrette yüzlerine nasıl bakacaksınız?.. "Bilge lider sanmıştık, Bahçeli bizi aldatmış meğer" deyip sıyrılabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?.. Ya, o şehitlerimizin tertemiz yüzlerine...

8- AKP'nin gelmiş geçmiş ve gelecekteki tüm günahlarına ortak olmaya hazır mısınız?

Not; Cumhurbaşkanı 2. yardımcılığı için; Binali Yıldırım tahmini yapanlara tavsiyem olur; aceleci olmayın. Sürprize hazır olun!..

Yazarın Diğer Yazıları