MHP, bu oyuna alet olur mu?
Numan Kurtulmuş, Cakarta'dan Yeni Anayasa konusunda mesajlar verdi. Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacının "olsa da olur olmasa da olur" bir konu olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek "Yeni Anayasa, Türkiye'nin bundan sonraki istikametinin düzgün bir şekilde devam edebilmesi için olmazsa olmaz bir şarttır" dedi.
Ben bu ifadelerden şunu anlıyorum:
AKP iktidarı, yolun sonuna gelmiş, duvara dayanmıştır. Bundan sonra AKP'nin iktidarda kalabilmesi, rejimi değiştirmesine bağlıdır. Rejimi değiştirirlerse artık seçimler de bir formaliteyi yerine getirmek gibi olacağından iktidarları, onların kurduğu yeni rejiminin yıkılmasına kadar sürer. Bu sebeple Yani Anayasa'yı olmazsa olmaz gibi gösteriyorlar.
***
Aslında halkın "Yeni Anayasa" diye bir talebi yoktur. Sadece PKK ve onun partisi olan HDP'ye oy verenler ile AKP'nin çekirdeğindeki ideolojik takıntıları bulunan grupların böyle bir talebi vardır.
"Yeni Anayasa talebini oluşturmak" için bizzat Tayyip Erdoğan'ın Saray'dan başlattığı propaganda atağına AKP'ye yakın meslek kuruluşları da destek veriyor. Aslında Tayyip Erdoğan'ın sözlerini tekrarlıyorlar.
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, ''Darbe zihinli insanların dayatmalarla, tek tip insan ve devlet modeli üzerinde durduğu, yeniliğe kapalı, fabrikasyon bir dayatma ürünü olan 82 model anayasanın, 61 model bir anayasanın artık miladı doldu diyoruz" diyor.
Yine Memur-Sen Genel Başkan Vekili Metin Memiş, "Türkiye'yi kuşatan 80 yıllık sömürü düzenini, böl, parçala, yönet politikalarını tarihe gömmeye kararlıyız" diyor.
Hepsi "90 yıllık enkaz" edebiyatı ile uyumlu! Cumhuriyetle mücadele ediyorlar!
Yoksa Kurtulmuş'un "Bu millet, kim anayasa yapma sorumluluğundan kaçıyorsa onu görür ve cezalandırır" varsayımının hiçbir geçerliliği yoktur. Aksine Kurtulmuş'un "bu" dediği Türk milleti, kendi adının silineceği bir anayasa hazırlayanları, bunu tartışanları affetmeyecek ve "bir dahaki seçimde" cezalandıracaktır!
***
Diğer taraftan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Devlet Bahçeli'nin bazı açıklamalarının "referanduma yeşil ışık" olarak yorumlandığının söylenmesi üzerine, "Bahçeli'nin ağzında bir bakla var, bu baklanın ucunu çıkardı. AKP'nin ihtiyaç duyduğu bir yerde bir yerlerden, karşıdan selektör yapıyor MHP, AKP'ye... İnşallah anladığımız gibi değildir. Her zaman olduğu gibi, tarih önünde bunun da hesabını verirler" deyince MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "MHP'nin hassasiyeti dört madde ve seçilmiş krallığa giden bir başkanlık sistemidir. Sayın Genel Başkanımızın kastettiği budur. AKP'nin ne yapmaya çalıştığını görmek istiyoruz, kararımızı ona göre vereceğiz o da şu anda flu, net değil" diyerek "Masadan kalkmayacağız" sözleriyle savunma yaptı!
Yalçın, "AKP'ye selektör falan yapmıyoruz. Konuşma çok net, açık. Böyle olduğu halde niye zorlama olarak diğer ifade tarzını, bakış açısını seçmeye çalışıyorlar?" dedi.
***
Ortada bir zorlama yok ama Bahçeli'nin referandum için AKP'ye yol göstermesi, bundan önceki politikalarını hatırlatıyor. Özgür Özel de 3 Kasım 2002 ve 1 Kasım 2015 öncesi Bahçeli'nin tutumunu anlattı zaten..
Bu politikalar AKP rejimine verilen en büyük destek değil midir?.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin bir gün öncesinden "MHP, Türkiye'nin toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak bir anayasa için yapılacak çalışmalara her zaman destek vermektedir. Ancak iktidar partisinin yeni anayasa örtüsü altında rejim değişikliği oyununa alet olmayacaktır" dedikten sonra Bahçeli, AKP'nin referandumu yapabilmesi için yol göstermedi mi?
Bu tutum, rejim değişikliği oyununa alet olmak değilse nedir?