Mevzubahis vatansa, ne yapmalı?..
Herkesin öfkesini kusacağı, herkesin karnındaki hançeri çıkaracağı, herkesin hesaplaşma içerisine gireceği ve herkesin kendi çıkarı uğruna taarruza geçeceği bir karanlık dönem işte tam da bu günlerde yaşanıyor...
Yalnızca merhamet-iyi niyet değil, aklıselim de geride kalıyor ve her şeyin önüne geçen "hırs", en hızlı biçimde her şeyi kirletiyor - hırpalıyor- yıpratıyor bu zamanlarda...
İşte o zaman da doğrular gerçeği bulmanın peşinde sürekli darbe alırken, dezenformasyon -yalan- ikiyüzlülük iyice öne çıkıyor, ülkenin -milletin- vatanın çıkarları uçuruma yuvarlanıyor ve kendince sinsi dertleri olanlar taarruza devam ediyor... Hiç kuşkunuz olmasın, memleket yaralanıyor...
"AKP oy kaybediyor diye savaş başlatıldı, Erdoğan Suriye üzerinden güçlenmeye çalışıyor, terörle mücadele siyasete malzeme yapılıyor" şeklinde her kesimden yükselen eleştiriler haklı mı haksız mı bunu elbette zaman gösterecek...
Ancak madalyonun diğer yüzünde; ülkenin sadece terörizm tarafından değil, daha düne kadar terörün bütün unsurlarını kullanan ve Trump'ın, "PKK yanımızda savaşsın diye onlara çok para verdik" diye itiraf ettiği ilişkiler tarafından kuşatıldığını gösteren emperyalist kanıtlar da var...
İşte asıl bu kuşatma üzerinde durmak ve iç siyasette de bir çatışma konusu haline getirilen "Barış Pınarı Harekatı"nı yıpratan yaklaşımlara odaklanmak gerekiyor...
Kim-neyin peşinde ve perde gerisinde aslında neler oluyor acaba?..
Gözardı edilen tehditler!..
Dünya ülkelerinin tuzu kuru... Avrupa'sından Türk Cumhuriyetleri'ne, Afrika'dan Asya'nın bir kesimine kadar dünya ülkeleri kendi halinde- huzurla yaşarken, Orta Doğu'nun ezeli kaderi kan ve kaos, çevresindeki ateş sarmalıyla birlikte en çok Türkiye'yi vuruyor...
PKK-IŞİD-El Kaide ve türevleri, yani terörün yıllardır namlusunu indirmeyen, öfkesini eksiltmeyen şiddeti Türkiye'yi vurmaya devam ediyor...
Irak'taki savaş nasıl El Kaide ve PKK'nın Türkiye'ye karşı taarruzlarını yoğunlaştırdıysa, son 8 yıldır da Suriye'deki kaostan kaynaklanan şiddet Türkiye'yi diken üstünde tutuyor...
İşte bu yüzden ekonomimiz vuruluyor, huzurumuz darbeleniyor, gelecekle ilgili planlarımız yara alıyor ve en çok da, masumlar öldüğü için, topyekün yaşamımız karartılıyor...
Oysa yanıbaşımızda bir kanlı gerçek şiddetini- öfkesini savururken, sağcı- solcu dinlemediği için, terör bütün memleketin sorunu...
Ve bu kangrenleşmiş sorunla mücadele edilirken de bütün milletin "sağ"ı- "sol"u bir tarafa bırakarak, aynı duyarlılıkla, serinkanlı durması ve devletin bir sonuç almasını beklemesi gerekiyor...
Çünkü gazetelerden sosyal medyaya kadar yansıyanlara bakarsanız, AKP ile muhalifleri arasındaki çatışma Barış Pınarı Harekatı'nın başlamasıyla birlikte ne yazık ki duraksamazken, öfkesini kusmaktan çekinmeyenler iki önemli gerçeği gözardı ediyor;
Bir; Terör sınırın yanıbaşında yuvalanmış ve bütün Türkiye için tehlike... Yani, El Kaide, PKK ve türevlerinden gelecek bir bombanın hedefinin kim olacağını kimse kestiremez...
İki; Bu gerçek çok daha yaşamsal, Türk askeri canı pahasına sınırı geçerek terörle mücadele etmişken, toplumun bütün katmanlarının duyarlı olması gerekiyor...
Çünkü mesela artık AKP iktidarı değil, ülkenin geleceği ve milletin huzuru meselesidir...
Teröre karşı kenetlenmek...
Evet; AKP "açılım" çabaları sırasında PKK ile masaya oturarak, hatta ona hareket alanı da kazandırarak büyük hatalar yaptı...
Evet; AKP Esad'a sırtını dönerek IŞİD ve benzeri grupların Türkiye'ye sızmasını önleyemedi...
Üstelik bu dehşet verici gafletten ve hatalardan dolayı yüzlerce masum insan öldü, ne yazık ki yüzlerce asker ve polis de şehit oldu...
Ancak tüm bu gaflet siyaseti devletin yaşamsal bir operasyonu sürerken, memleket diken üstündeyken amansızca eleştirileri haklı çıkartmıyor...
Hiç kuşkusuz hem CHP hem de İYİ Parti, Barış Pınarı Harekatı devam ederken, sıkıntı yaratmayacak bir yaklaşımla duyarlı davrandı, ihtiyatlı durdu ve devletin operasyonunu destekleyerek örnek bir siyaset sergiledi...
Çünkü sınır ötesindeki terör unsurlarına karşı yapılan operasyonda önemli sonuçlar alınırken, yurtiçindeki cılız tepkilerin ardından sözde uygar dünyadan yoğunlaşan tepkiler, terörün yıpratıcılığı kadar Türkiye'yi sarsmayı hedefliyor...
İşte Amerika'nın ısrarla gündeme getirdiği "yaptırım" tehdidi, ABD başkanının çılgınca tweetleri ve ekonomiyi yerle bir etme çabaları Türkiye'nin aslında ne kadar da yalnız bir ülke olduğunu göstermeye yetiyor...
Erdoğan'a, Trump tarafından gönderilen ve aşağılayıcı bir üslupla yazılan mektup bile başlı başına Türkiye'yi yöneten bir siyaset anlayışını değil, direkt vatanın ve milletin onurunu hedef alırken, yazının başından itibaren dikkat çekmeye çalıştığımız duyarlılık beklentisi daha da yaşamsal bir önem kazanıyor...
Evet; savaşlar kötü, istemiyorum... Evet, "Yurtta sulh cihanda sulh" ama konu "terör"se Türkiye gerçekten sıkıntı da...
İşte terörün hortlattığı bir ezeli sıkıntıyı açmak için TSK'nın Suriye operasyonu sürerken; yalnızca PKK/ IŞİD/El Kaide ve türevlerinin tehdidi değil, bu tehdidin arkasında duran ve daha da yıkıcı olmayı hedefleyen bir küresel baskı, siyasi ayrılıkları -hırsları bir tarafa bırakmayı- kenetlenmeyi zorunlu kılıyor...
Adı "savaş" ya da "terörle mücadele" olsun; hiç bir tarafta masumlar ölmesin ama kimse de dış kaynaklı terörün ne kadar masum cana kıydığını ve huzuru yıllardır nasıl bozduğunu unutmasın...
Velhasıl Doğulusu-Batılısıyla, "mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır" diye düşünen her vatanseverin "terör"e karşı yürütülen bir operasyondaki yaşamsal duruşunun alternatifi olmamalıdır...