Merak etmeyin; Denktaş Bey "öbür oda"da
Belki klasik sayılabilir ama bugün için tam ve gerçek anlamıyla Denktaş Bey’in aramızdan ayrılışını ifade eden bir cümleydi vefatını haber aldığım anda ilk aklımdan geçen:
Dünya Türklüğü büyük bir liderini kaybetti.
Varlığıyla ve son nefesine kadar sürdürdüğü destansı mücadelesiyle Kıbrıs’taki Türklüğün yılmaz cengaverinin aramızdan ayrılışını kabüllenmek bir anda pek kolay olmuyordu... Ama artık dünya Denktaş’sızdı... Allah’ın takdirine diyecek bir şey yoktu, ancak yine de içinizi “cız” ettiren bir yürek sızısına engel olmanız da imkansız... Tam o sırada ölüm hakkında Denktaş Bey’den yıllar önce duyduğum sözlerini hatırlıyorum:
1989 yılının Kasım ayıydı. Denktaş Bey, KKTC’nin Anadolu Ajansı durumundaki devlet ajansı TAK’ın (Türk Ajans Kıbrıs) kurucu müdürlerinden Kemal Aşık’ın cenaze töreninde konuşuyordu. Kıbrıs’ta çok sevilip sayılan Kemal Aşık’ın uzun yıllar Milli Kıbrıs davasına yaptığı önemli hizmetlerini anlattıktan sonra şöyle dedi:
“Kemal Bey, şimdi bir odadan öbür odaya geçti. Ölümle her şey bitmiyor. Herşey devam ediyor...”
Evet Denktaş Bey dünya değiştirmeyi, “bir odadan öbür odaya geçmek” diye tanımlamıştı. Kendi yaptığı bu tanımı hatırlayınca üzüntüm hafifledi ve “İnşallah geçtiği öbür odada huzur içinde olur” diye içimden geçirdim. Ancak son nefesinde bile Kıbrıs meselesiyle haşır neşir olduğunu öğrenince “öbür oda”daki mesaisinin de buradakinden pek farklı olmayacağını düşündüm.
***
Gerçekten de Denktaş Bey kelimenin tam anlamıyla 88 yıllık ömrünü milli Kıbrıs davasına adayıp tüketen ender bir insandır. Daha 21 yaşında aktif biçimde davasının mücadelesine girişen Denktaş Bey, zaman içinde Dr. Fazıl Küçük ve Faiz Kaymak gibi hürriyet mücahitlerinin açtığı bayrağı kavrayıp son nefesine kadar süren uzun bir koşuya çıkmıştır. Kıbrıs Türkü’nün geleceği için çıktığı bu koşuda bayrağı her adımda daha yükseklere taşıyarak mücadelesini bağımsız KKTC’yi ilan ederek taçlandırmıştır...
Tabi ki bu mücadele kolay olmamıştır. 1974 Barış Harekatı sonrasında özgürlüğüne kavuşan Kıbrıs Türklerinin haklı davasını dünyaya kabul ettirmekle geçen yıllarda, Denktaş Bey’in en büyük endişesi hep 1974 öncesine dönmekti. Rumları çok iyi tanıyordu, milli davadan verilecek tavizlerle varılacak bir anlaşmanın Kıbrıs Türklerini yine toplu mezarlara sürükleyeceğinden korkuyordu. Rumlarla yapılacak bir anlaşmada Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden, iki kesimlilikten ve siyasi eşitlikten asla vazgeçilemeyeceğinde direnmesinin tek sebebi buydu. Bu yüzden “uzlaşmaz” ilan edilmiş “Mister No” diye suçlanmıştı. Ama o milli Kıbrıs davasını her platformda bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam etti. Hayatı boyunca Kıbrıs davasıyla yatıp Kıbrıs davasıyla kalktı.
15 Kasım 1983’te ilan edilen KKTC’nin aradan geçen 28 yılda kök salıp, bütün kurum ve kuruluşlarıyla dim dik ayakta olduğunu görmüş olması dolayısıyla Denktaş Bey’i “muradına ermiş bir lider” saymak mümkündür. Bundan sonra onun uyarıları ışığında atılan adımların KKTC’yi sonsuza kadar yaşacatak bir yola sokacağı açıktır.
***
Şimdi artık “öbür oda”ya geçen Denktaş’ın “bu oda”dayken söyledikleri Kıbrıs Türkü’nün geleceği ve milli Kıbrıs davası açısından daha da büyük önem kazanmıştır. Denktaş’ın son nefesinde haykırdığı, “Burası bağımsız bir cumhuriyettir” sözleri bir siyasi vasiyet kabul edilmeli ve bundan sonra BM’de yürütülecek görüşmelerde geri adım atılmaz bir kırmızı çizgi olmalıdır.
Aslında Denktaş Bey geçen 15 Kasım’da KKTC’nin 28. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yayınladığı kutlama mesajında vasiyetini yapmıştı:
“15 Kasım; halkın azmini, hürriyete bağlılığını tescil eden bir gündür. İlerisi var, gerisi yoktur. Kıbrıs Türkü adada var olacaksa 15 Kasım’ı buna temel yapmalı. 15 Kasım, geçmişe bakma değil bundan sonraki mücadelenin planlanacağı bir durak noktası olmalı”
***
Son olarak dikkat çekmek isterim; belki şu an için henüz farkında değiller ama Kıbrıs Türk’ü ilerleyen günler ve yıllarda Rauf Denktaş’ın kendileri için ne ifade ettiğini daha iyi anlayıp idrak edecektir.
Allah rahmet eylesin, Türk milletinin
başı sağolsun...