MB döviz rezervi işe yarar mı?
Dış ve iç sorunlar üst üste gelince gözler Merkez Bankası döviz rezervlerine çevrildi. Hükümet ve Merkez Bankası da güven vermek ve olası bir paniği önlemek için sık sık MB döviz rezervlerinin yeterli olduğunu tekrarlamaya başladı.
Gerçekten, merkez bankaları, ekonomiyi iç ve dış şoklara karşı korumak, dış borç ödemelerini kısa vadeli sermaye çıkışlarını karşılamak için ve aynı zamanda içte ve dışta güven vermek için döviz rezervi tutar.
Ekim ayı itibariyle Merkez Bankası net rezervi 134 milyar dolardır. Bu rezervin 21.5 milyar doları altındır.
Merkez Bankası, döviz kurlarında artışı önlemek için, yılbaşına kadar 3 milyar dolar, yılbaşından sonra ise ocak ayında 3 milyar dolar satacağını ilan etti.
MB döviz rezervleri IMF’nin öngördüğü yeterlilik kriterlerini karşılamaktadır.
IMF kriterlerine göre rezervler en az üç aylık ithalatı karşılamalıdır... Bizim aylık olarak ortalama ithalatımız 20 milyar dolardır. Dolayısıyla rezervler üç aylık ithalatın iki katıdır. Bana göre bugünkü küresel sorunlar karşısında, MB rezervlerinin bir yıllık ithalatı karşılayacak kadar olması gerekir.
Yine IMF’ye göre, kısa vadeli dış borçların döviz rezervlerine oranı en az 1 olmalıdır: Merkez Bankası’nın açıkladığı, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku 125.5 milyar dolardır ve döviz rezervlerinin altındadır. Yani IMF kriterine fazlasıyla uyuyor.
Ne var ki Türkiye’nin özel durumunda, kısa vadeli yabancı sermayenin payı yüksektir. Merkez Bankası’nın uluslararası yatırım pozisyonu tablosuna göre Ekim ayı itibariyle yabancının portföy yatırımları toplamı 183.3 milyar dolardır.
Bu portföy yatırımlarının dağılımı ise şöyledir:
Borsadan hisse senetleri 63.3
Hükümete ait bono ve tahviller 95.5
Bankalara ait bono ve tahviller 19.5
Diğer sektörler bono ve tahvilleri 5.0
Toplam portföy yatırımları 183.3
Portföy yatırımları da kısa vadeli borç sayılır. Ne var ki, portföy yatırımlarının tamamı istese de toplu olarak yurt dışına çıkamaz. Çünkü eğer yabancılar elindeki hisse senetlerini ve bonoları birden satmak isterse, bunların fiyatları aşırı derecede düşer. Satmak yerine bir kısmı beklemeyi tercih eder. Bununla birlikte sıcak para çıkışları her zaman panik yaratır ve krize yol açar.
Öte yandan kurların artmasına baskı yapan farklı göstergeler de var...
TL faizleri eksi olduğu için, dövize yöneliş var. TÜİK’in hesapladığına göre Kasımdan Kasıma mevduata verilen son bir yıllık brüt reel faizi oranı yüzde -1.10’dur. Eğer faiz geliri üstündeki yüzde 16 vergi stopajını da hesaplarsak, bir yıllık mevduatın net reel faiz geliri yüzde -1.39 olur. Yani tasarruf sahibi elinde TL tutarsa veya parasını mevduata yatırırsa parası eriyor. Bunun için dövize yöneliyor.
Kısa vadeli dış borçlar çevrilemezse, sorun çıkar...
Türkiye’nin 125.5 milyar dolar tutan kısa vadeli dış borçlarının vadesi bir yıl veya daha kısadır. Bu borçlar yeni dış borçlarla çevriliyor. Eğer Türkiye’de siyasi ve ekonomik sorunlar tırmanırsa, bu borçların yenilenmesi riske girer. Ya faiz oranları yani dış borç maliyeti çok artar. Veya Türkiye kısa vadeli dış borçlarını çeviremez. Döviz rezervlerinin bu borçlara tahsisi de düşünülemez. Çünkü 2013 cari işlemler açığı da 60 milyar dolara çıkacak ve yabancı sermaye girişi de düşecektir.
Özet olarak, döviz rezervim var diye mevcut politikalara devam etmek, yanlışın katmerlisi demektir.